BÖLÜM 2: SON NEFES ANI!

5K 191 20
                                    

İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Yeni bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

(ESMA)

"SON NEFES ANI!"

Hırçın ve nefretle yağan bir yağmur zamanı doğdum, zalimce ve öfkeyle yanan bir ateş zamanı öldüm.

Bir sonbahar sabahında, annemin acı dolu çığlıklarıyla gelmiştim dünyaya. Gürleyen gökyüzü annemin acısına ve haykırışlarına eşlik etmiş tüm gece boyunca. Ne zamanki sesim yankılanmış küçük köy evinin duvarları arasında, işte o vakit gökyüzü nefretini unutup, saf yağmuru bırakmış yeryüzüne.

Babam, oturup gözyaşı dökmüş bir evlat sahibi olduğu için. Annem ise daha üzerimden yıkanmayan kanlarla sarıp sarmalamış beni. Ben, aileme huzuru getirmiş bir bebektim. Lâkin huzur, bilmediğimiz bir sebeple yanan öfkeli ateşin içinde yok olmuştu.

'En çok korktuğun şey nedir?' diye sorsa şimdi biri bana, kuşkusuzca 'ateş' derdim. Tabi diyebilseydim! Ateşin bir şeyleri yok etmesi için yakması gerekmezdi, varlığı dahi yeterdi yok etmeye. Ben, ateşle yok olan bir insanım. Nefes alırım lâkin aldığım her nefeste ruhumun ebedi varlığına kavuşmasını beklerim. Gün gelir ve bizim sayılı olduğunu bildiğimiz bu nefeslerin sonuncusunu da sebebi fark etmez bir şekilde verilirdi. İşte bende son nefes anımı beklemekteyim.

Ateşin aldıklarını, toprağın geri vermesi için...

Yüzüme vuran saçlarımın hafif acısıyla, yüzümü buruşturdum. Bulunduğum tepe, ilçeyi kuş bakışı görmemi sağlayan bir yerdi ve burası benim için nefes alacağım tek yerdi. Esen sert rüzgâr ve gökyüzünü çevreleyen kara bulutlar, eve dönme vaktinin geldiğinin işaretiydi. Sıkıntılı bir nefes verdim ve yavaşça ayağı kalktım. Ayaklarımı örten elbisemin uzun eteği, rüzgârın etkisiyle savrulup duruyordu. Uzun siyah saçlarım ise yüzüme çarptıkça, yüzümde kaşınma hissi yaratıyordu.

Çıplak ayaklarım adımlarını yavaşça atmaya başlamışken, ayağımın üzerine bastığı kuru toprak hafifçe nemlenmeye başlamıştı. Yüzüme değen bir damla ile yağmurun başladığını fark ettim. Ayaklarım hızlanmışken, elimde tuttuğum mavi yazmayı hızla başıma sardım ve saçlarımı örttüm.

Tepeden koşar adım indim ve ilçe sokaklarından çamura bulanarak geçtim. Dizlerime kadar çamur olduğum için yavaş koşmak zorunda kalıyordum. Kırmızı elbisem ıslaklığıyla üzerime yapışmış ve önümdeki yolu çabucak bitirmem konusunda beni telkin etmeye başlamıştı.

İlçe küçük olduğu için eve varmam uzun bir zamanımı almamıştı. Evin tahtadan yapılmış geniş kapısını hızla açtım ve tek katlı evin avlusuna girdim. Teyzemin beni bu halde görmesinden korkarak, küçük ahıra koştum. Alçak ve dökük kapıyı açıp kendimi ahıra attığımda, içerideki dört koyunun garip bakışlarına esir oldum. Elimde olmadan gülümsedim ve derin bir nefes aldım. Kapıya yaslandım ve oturup, yağmurun dinmesini bekledim kısa bir vakit. Yağmurun dinmesiyle ayaklarımı çamurdan yıkar ve hızla eve girip üzerimi değiştiririm diye düşündüm.

Geç kaldığım için teyzemden yiyeceğim azarı düşündükçe, yüzüm asılıyordu. Hele ki bu halde yakalanırsam, o zaman ahır bile saklanmama yetmezdi öfkesinden kaçmak için.

AHRAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin