BÖLÜM 13

959 45 19
                                    

İYİ OKUMALAR ♡

Tam 1,5 saat boyunca yolculuk yaptık aslında eğlenceli geçti tabi Doruk ve Mert ' in soğuk ve saçma espirilerini saymazsak . Geldiğimiz yer baya büyük bir orman burda yaptığım sakarlıkları yapmassam başıma bir şey gelmez diye umuyorum! ...

Ben ve Nehir aynı çadırda kalıcaz Mert ve Doruk da aynı çadırda Emre ise o kas yığını arkadaşlarından biri ile kalır heralde . Yarım saat çadır kurma çabamızdan sonra kendimizi savaştan çıkmıscasına çadırlara attık , gerçekten yorulmuştuk tabi insan beceriksiz olmasın .

Başımızda ki rehber hocamızın anlattığına göre akşam biraz odun topladıktan sonra kamp ateşi yakıp etrafında toplanıcaktık yani aslında şu kampta yapılan klişelerden biri ama eğlenceli olur. Biraz oturduktan sonra üstümü değiştirdim . Altıma kot şortumu üstüme kırmızılı kısa t-shirt ve hava hafif serin diye krem hırkamı aldım ( multideki) . Saçlarımı da doğal haline bırakıp çadırdan çıktım Nehir de gelince birlikte diğerlerinin yanına gittik . Doruk ve Mert bize uzaktan el sallıyorlardı bunlar gerçekten iyi değil ama neyse hızlı adımlarla yanlarına gittik selamlaştıktan sonra Doruk bişeyler anlatmaya başladı ben de etrafa bakmaya başladım . Tabiki de Emre' yi aramıyorum !! saçmalamayınn ben ve Emre ' ye bakmak çok saçma neyse bu gün de çarpılmassam iyi. Yandan birinin kolumu çekiştirmesi ile kendime geldim . Mert ' e sorar bakışlar attığımda ki kesin beceremedim bunun üzerine kafama bir tane vurdu ama acıdı yaa.

Elif :" Ne vuruyosun ya kafa bu kafa hayvan gibi kasların var ."

Mert:: "Bak bide hala konuşuyor ne etrafı gözetliyosun sen he söyle ..."

Mert ile o olaydan sonra çok farklı olmuştuk yani hala korumacı tavrı vardı bi abi gibi ama bazen abartıyordu yinede iyi biri abim olduğunu hissediyorum bazen bu şapşal yüzünden .

Elif :"Ya ne bakcam etrafa bakıyorum öylesine hem senin bana vurduğunu değiştirmez ."

Mert bunun üzerine beni kolunun altına alıp başımı omzuna koymamı sağladı salak çoçuk beni sinir ediyo ama tatlı işte biz böyle dururken hocaların konuşması üzerine dikkatler onlara çevrildi. Odun toplamamız gerektiğini ve çok fazlada uzaklaşmamamız gerektiğinden bahsetti . Gruplar halinde olucaktık biz Nehir ile seçilmiştik . Ormanın içinde Nehir ile yürümeye başladık hava karanlık olduğu için Fenerler ile geziyorduk . " HAYIR yani anlamıyorum ne odunu bu saatte bide kolej olucak alsaydin yani para ile " ben böyle söylenirken Nehir bir yere odaklanmış bakıyordu bu karanlıkta ne gördüyse artık .

Elif : "Sen Nehir hanim nereye bakıyorsun öyle dik dik söyle hemen ??"

Nehir : "Ya şurda çok taş bir çocuk var ben ona bakmaya gidicem."
Dedi heyecanlı bir şekilde .

Elif : "He Nehir taş çocuk var o ağaç falandir hadi gel gidelim ."
Dedim bu salak beni bu karanlıkta burda bırakamazdı ben karanlıktan korkan bir varlığım sonuçta .

Nehir : "Bak canım arkadaşım talip bu kaçmaz önüme taş koymayı kes lütfen hadi ben gittim "dedi.Ve gerçekten de gitti yani ben şimdi tek mi kaldım .

Olduğum yerde salak salak duruyodum sonra kamp alanına dönmek için yürümeye başladım ama gittikçe ağaçlar atıyordu yani sıklaşmaya başladı gök yüzü gözükmüyordu etrafı aydınlatan sadece elimdeki Fener'den çıkan küçük ışıkdi buda korkmama sebep oluyordu . Gittikçe gidiyordum sürekli yolumu değiştirmeme rağmen hala ayni yerdeydim sanki Telefonum da çekmiyordu sesler de çıkınca korkudan bir ağacın yanına gitmeye başladım en azından oturup bekleye bilirdim . Sabah başıma bir şey açmam diye umarken akşam kayboluyorum çok zeki bir kızım tebrik edin Beni.

Bir Platoniğin GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin