0.8

296 45 22
                                    

22.11.2023

###



Kim Jennie,

''Ay benim güzel kızım gelmiş, hoşgelmiş! Yüzünü gören cennetlik artık Jennie, nerelerdeydin bakalım?''

Yuta'nın ve ailesinin evine -aslında malikane demek daha doğru olur da, neyse- girip, annesi Hikari ile -Yuta'nın annesi; kırklı yaşlarının ortalarında olmasına rağmen benden daha dinç duruyordu. Bir de eklenen deli doluluk olunca ona ilk adıyla seslenmem gerektiğini üstüne basa basa söylemişti.- karşılaştığım gibi, kendimi kadının sımsıcacık kollarında buluvermiştim. Yuta'nın annesi Hikari, beni çok sever ve tüm samimiyetini bana gösterirdi. Üniversitenin ilk yıllarında, okula tam gittiğim milattan önceki zamanlardan bahsediyorum, Yuta aracılığı ile bana yemekler gönderir ve sağlıklı beslenmem için benden daha çok efor sarf ederdi.

''İş güç okul derken gelemedim yanına,'' dedim kadına sımsıkı sarılırken. Hikari, her zaman alımlı, güzel görünür; hoş, mis gibi kokardı. Bakımlı saçlarının güzel kokusu burnuma gelince gülmeden edemedim. ''Beni affedersin artık Hikari'ciğim...''

Hikari, ''Seni serseri seni,'' derken benden ayrılmış ve iki elimi birden tutarak şöyle bir baştan aşağıya iyice süzmüştü beni. ''Bana bak bakayım, sen bir ışıldıyorsun parlıyorsun. Yüzüne gözüne renk gelmiş, harelerin ışık ışık olmuş. Neler oluyor bakalım?''

Yuh Hikari'ciğim.

Geleli on dakika olmadı, nereden anladın bende birtakım şeylerin olduğunu?

Anneler hisseder Jennie'ciğim...

Aman ben nereden bileyim annelerin neyi hissedip hissetmeyeceklerini? Sanki bir tecrübem var bununla ilgili?

Tam cevap verecektim ki, annesinin ilgisinin bende olmasını kıskanan Yuta, ''Anne durum tespitini içeride yapalım mı?'' diye araya girdi. İlgi budalası olan Yuta, gözlerini kısmış, ellerini göğsünde birleştirmiş, ritmik hareketlerle yere vururken; bakışları bizdeydi. ''Çünkü ayakta dikilmekten fenalık geçireceğim de!''

''Aman bu da,'' derken Hikari, ellerimi bırakmış ama benden ayrılmadan koluma girmiş; malikanelerinin, evet bunu derken ciddiydim ve demeye de devam edecektim, yemek salonuna benimle beraber yürümeye başlamıştı. ''İki ayakta durdu diye şikayet şikayet! Hiç bana benzememiş, huysuz babasına benzemiş!''

Ben, Hikari'nin dediklerine gülerken, Yuta, ''SENİ DUYUYORUM ANNE!'' diye bağırmıştı arkamızdan. ''BABAMA HUYSUZ DEME!''

''Duyarsan duy canım,'' dedi Hikari ve kolumdan çıkmadan beni yemek salonuna götürdü. ''Jennie'ciğim, geçen geldiğin gibi kuş kadar yemeni istemiyorum, hep tabağını dolu göreceğim, tamam mı canım?''

Yemek salonunun girişinde Hikari ile kollarımı ayırıp, ''Buna söz veremem,'' diye geçiştirdim. ''Beni biliyorsun, fazla yiyemem.''

Hikari, işaret parmağını tehditkar şekilde sallayıp yemek salonuna doğru ilerlerken, arkamızda kalan Yuta yanıma geldi ve elini omzuma atarak beni de beraberinde yürütmeye başladı. Geniş yemek masasının başında Bay Nakamoto ve onun sağının ikinci sandalyesinde oturan Yuta'nın küçük erkek kardeşi, kendisi bana epey hayrandı, Shotaro vardı.

hazel haze |taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin