0.2

455 60 39
                                    

12.10.2023


[][][][][]


Kim Jennie, 


''Ay! Kendim yapmışım diye demiyorum ama on numara olmuş tadı! Resmen on parmağımda on marifet! Hem de ömrü hayatımda daha ilk kez mutfağa girmeme rağmen! Var ya, ben bu işi çözdüm bence, sen ne dersin Teğmen?''

Oldukça düşük bütçeli pikniğimizin ortalarında doğru takılırken, bir çatal aldığım çilekli turtayla beraber kendime olan övgülerimi daha fazla tutamamıştım içimde. Ciddi anlamda mutfağa ilk kez girişimdi ve buna rağmen oldukça başarılı bir iş çıkartmıştım. Ah, yani, bu konularda hiç mütevazı olamayacağım, elime neye atsam bir şekilde becerir ve ne iyiyse onu çıkartırdım. Eh, elbette benden beklenildiği gibi bunun da altından başarıyla kalkmıştım.

Ben bunun tadını aldım ya, daha hiçbir güç beni mutfaktan çıkartamazdı.

Eh, her işin altından kalkmak gibi bir özelliğim olduğu gibi, tuttuğum işi bırakmayıp bokunu çıkartma tarzında kötü bir özelliği daha vardı. Büyük ihtimalle önümüzdeki iki ay boyunca akşam yemeklerini yapmaya mutfağa koşacak, gördüğüm ilk zorlukta da -el kesilmesi, yemeğin tadının kötü olması gibi- bir daha mutfağın kapısından orasından geçmeyecektim. Her işe elimi atmak huyumun, bir getirisi de çabucak sıkılmam olmalıydı.

Teğmen Taehyung, benim yaptığım turtadan bir çatal aldı ve kibarlığına kibarlık katarak ağzına götürdü. Pekala, bir adamın, daha dün tanıdığım bir adamın, böyle sapık gibi yemek yemesini izlemek ne kadar etik ve doğruydu emin değildim ama yapabileceğim pek bir şey yoktu. Teğmen Taehyung; boyuyla posuyla, yüzünün heykelliği ile, geniş omuzlarıyla ve şu an üstünde duran dünyanın en basit kombinini, düz asker yeşili tişört, siyah polar ve siyah eşofman, mükemmel göstermesiyle; fazla izlenebilir duruyordu. Örtünün küçüklüğünden midir nedir, yakın oturduğumuzdan onun yüzünün güzelliğini daha çok görebiliyordum; onda fazlasıyla dikkat çeken şey ilk başta o ela gözleriydi bence. Sanki hiç konuşmasa, sadece bana baksa bile bir şeyler anlatırmış gibi duruyordu. Ardından dudakları... dudakları kare şeklindeydi ve onu gülerken yakaladığım iki saniyelik anlarda bile tebessümün, Teğmen'e ne kadar çok yakıştığını fark edebilmiştim. Bunlar dışında... sanki yüzünün güzelliğini gölgelemek yerine, kusursuzluğunun son adımı olan siyah noktaları...

Ay, bir tık fazla mı bakmıştım ben?

Bir tık derken? dedi içimdeki sinir bozucu ses. Alt dudağını ısırmaya üç kaldı kızım, hala bir tık mı diyorsun cidden?

Uf, durum fena öyleyse!

Acil durum çağrısı!

Hemen bakmayı kes!

Yoksa daha da durumu toparlayamazsın, kızım!

Bence hiçbir problem yoktu ya, dedi içimdeki o her halta burnunu sokan ses. Ne oluyormuş bakıyorsak? O da Taylor Swift kliplerindeki gibi handsome as hell adam olmayıverseydi?

Yuh ama artık ya!

İlk defa mı yakışıklı adam görüyorum yahu ben?

Onun gibi yakışıklısını mı... evet?

Kendi kendime girdiğim düşüncelerden çıkıp boğazımı temizledim. Pekala, burada böyle düşünüp durursam fena tökezleyecektim ve bu, şu an istediğim son şey bile değildi, hani hiç istemediğim bir şeydi.

hazel haze |taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin