Kral sarayına geldiklerinde uzun koridorları geride bırakmışlardı. Riki'nin odasını da geçtiklerinden Heeseung hafif ürpermişti.
"Korkmana gerek yok, şuan biraz karanlık duruyor ama o oda uzun süredir seni bekliyor yakında aydınlatmalar eklenir."
Omegasının endişesine karşılık verdiği cevap biraz daha olsun rahatlatmıştı onu. Amacı asla onu korkutmak ya da kendinden uzaklaştırmak değildi ki böyle bir şeyi kendisi de istemezdi ne kadar inkar etse de kendini ona mecbur hissediyor, omeganın her zaman yanında olmasını istiyordu. İstediği tek şey onun üzerinde baskın olduğunu bilmesiydi.
Heeseung, deltanın cevabına sadece başını sallamış ve kendini ona inandırmıştı. Ona koşulsuz bir güveni vardı belki de eşi olduğu için öyle hissediyordu. Kendisine gelen en ufak zarar deltayı da etkileyecekti. Kralın zarar görmesi tahtta sorunlara neden olabilirdi.
Odaya girdiklerinde karşılarında Riki'nin odasında olduğu gibi boydan boya büyük camlar karşıladı onları. Odanın şekli genel olarak bir dikdörtgeni anımsattığından kısa kenarda kalan kısımda duvara dayanmış büyük yatağı yatağın ayak ucundan biraz öte de geniş bir kanepe, kanepenin önünde de odanın ısınabilmesi için şömine vardı. Şöminenin sağında da kış ayları için bir askılık bırakılmıştı. Yatağın bir köşesi cama değdiğinden kıyafet dolabını taş duvarlara yaslamışlardı. Komodini de baş ucunda duruyordu.
Heeseung, odanın dizaynını genel olarak Riki'nin odasına benzetmiş ve beğenmişti fazlalık hiçbir şey yoktu. Ne eksik ne fazla olması gerektiği gibiydi. Riki yatağın yanında ki baş ucu çekmecesine giderken konuştu.
"Baş ucu çekmecene baskılayıcı ilaçlar bırakmalarını istemiştim. İlaçtan ziyade çay içmeni istiyorum aslında ama burada çayı kaynatamazsın ve acilen ilaç alman gerekirse de odanda bulunsun diye bıraktırdım."
"Anladım teşekkür ederim. "
Heeseung ne yaparsa yapsın Ona çekiliyordu ve bundan nefret ediyordu. Tereddüt ederek de olsa bir iki adım öne adımladı ve ellerini kaldıracak gibi oldu sonra korkarak geri çekildi. Riki onu anlamış ve hafif gülerek onu kendine çekmiş kollarını boynuna dolamasına olanak sağlamıştı.
"Benden ne istiyorsan alabilirsin Heeseung, bunun için çekinmene hiç gerek yok. İstersen öp istersen sarıl istersen beni kullan bunlar için sana bir şey demem asla."
Omeganın bir şey demesini beklemiş ama bir cevap alamadığında ise kendisi devam etmişti delta.
"Kurdun ihtiyaç duyuyor olabilir ve bu çok normal henüz çok yeni olduğumuzdan kurtlarımız birbirine alışmak istiyor ve bizi buna itiyor."
Heeseung, deltanın feromonlarının yayıldığı yerden, boynundan, derin derin nefesler alıp kendini rahatlatırken sordu.
"Sende mi aynı şeyleri hissediyorsun delta?"
Delta sakince kollarının ondan ayrılmasını sağlamış ellerini belinde birleştirirken yüzyüze bakmalarını sağlamıştı. Omegası ona alttan tatlı tatlı bakarken burnunun ucuna minik bir öpücük bırakmışıtı. Heeseung bu davranışı ile utanmış başını yeniden boyun girintisine gömmüştü deltanın.
"Evet tabii ki de aynı şekilde hissediyorum bende. Kurtlarımızın birbirine ihtiyacı var ve ayrıca sen nasıl hissediyorsan bende öyle hissediyorum."
Başını yasladığı yerden kaldıran Heeseung, deltanın gözlerine bakmış tebessüm ederek bir buse bırakmıştı dudaklarına.
Aynı zamanda sarayın bir yerlerinde
Jay, majestelerinin özel misafirlerini yani Sunoo ve Sunghoon çiftini misafirlerin konakladıkları büyük odalara kadar götürmüş daha sonra yerleşmeleri için onları yalnız bırakmıştı. Koridordan geçerken herhangi bir askere Sunghoon ve eşi için yeni asker tayin etmesini aynı zamanda birer yardımcı yollanmasını söylemişti. Asker Jay'in önünde saygı ile eğilirken o Jake'i arıyordu. Odasında olacağını düşünüyordu bu yüzden ilk iş odasına gidecekti eğer orada bulamazsa da hekimler odasına bakmayı düşünüyordu.
Odasının kapısını tıklattı, içeriden ses gelmediğinde başını içeriye yavaşça uzattı. Gözleri odayı turlarken Jake'i göremedi. Bu sefer ayakları hekim odasının yolunu tuttu. Hekim odası günün bu saatlerinde boş olurdu. Tahmin ettiği gibi de olmuş Jake'i tek başına bir şeyler karıştırırken bulmuştu. Ya Jay içeri çok sessiz girmişti ya da Jake çok fazla odaklanmıştı elindeki işe, ya da ikisi birdendi bilinmez fark etmemişti Jay'in geldiğini.
Jay dikkatini dağıtmamaya özen göstererek sessizce yaklaştı ona yanına kadar geldiğinde beline doladı kollarını. Jake irkilerek yerinde sıçramış korku dolu gözler ile arkasını dönmüştü hemen.
"Sakin ol benim hayatım"
Jake'in onu görmesi ile korku dolu ifadesi gitmiş daha sevecen bir hâle dönmüştü.
"Korkuttun beni."
Jay ona kısa bir öpücük verirken Jake'in bu sevgi dolu öpücük ile bile kendinden geçeceğini biliyordu.
"Sana benden başka kimse dokunamaz ki."
Jake başını öne eğip kıkırdarken yüzüne bakmamaya çalışıyordu eğer ki bakarsa daha çok güleceğini bildiğinden. Elleri yakasında Jay ile oynarken birden aklına bir şey gelmişcesine kaldırdı kafasını ve onun ile gözgöze geldi.
"Jay, benim sana bir şey demem gerekiyor."
"Dinliyorum."
"Benim kızgınlığım yaklaştı."
#######################
Asla bölüm yazma isteği yok içimde uzun zaman oldu gibi hissederek yazdım bu bölümü asla da içime sinmiyor ne yazdıysam
Siz beğeniyorsunuzdur umarım 😔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Omegaverse | Heeki
FanfictionEğer iki eş birbirini bulursa onlar hiç istemese de kaderleri onları bir araya getirirdi. Birbirlerinden nefret etmeleri anlamsızdı. Kader çoktan onlar için yeniden yazılıyordu. Yan shipler || SunSun ve JayKe