Alarmın yüksek sesiyle istemeden yataktan sıçramıştım. Alarmın sesi çok rahatsız edici olmalıydı ki sasha da uyanmış ben ayılmaya çalışırken şaşkın şaşkın beni izliyordu. Yataktan kalkmayı başarınca ona döndüm.
+Gelecek misin?
-Nereye?
+Maça, firatların maçı varmış bugün.
-Gelmeyeceğim ben
Diyip yorganına sarılmış ve arkasına dönmüştü.
+Nasıl gelmeyeceğim. Sen gelmezsen ben kalpten giderim orada. Ayrıca tek başima tribünde mi bekleyeceğim?
-Ne yapıyorsan yap. Dün yaptıklarını unutmadım Barış. Konuşmuyorum diye unuttuğumu sanma.
Sashanın yatağına yaklaştım ve yatağın kenarına oturdum. Omzunu sarsmaya başladığımda o ise benden kurtulmaya çalışıyordu.
+Baby... Hadi bak kalk gidelim. Otele geldiğimizde sana her şeyi anlatacağım söz veriyorum.
-Barış hadi bırak beni. Git hazırlan yoksa geç kalacaksın. Bende gelmeyeceğim ki aklın başına gelsin. Bundan sonra bana haber vermeden bir şey yaparsan daha kötü olur ona göre.
+Uff tamam be tamam. Gelmezsen gelme. Orada kalpten gidince mezarım başında çok ağlarsın.
-Tövbe de lan.
Komedinin üstünde duran telefonu elime aldım. Ekranı açtığımda gördüğüm saat yüzünden telaşlanmiştım. Otobüsün kalkmasına yirmi dakika vardı ve ben daha hazırlanmamiştım. Sashanın yatağından kalkıp telefonu geri yerine bıraktım. Gardırobuma koştum. Ne giyeceğimi bile bilmiyordum. Elime geçen siyah pantolonlardan birini aldım. Siyah sweatlerden birini de alip hızla lavaboya girdim. Üstümü giyinmeye başladım. Umarım geç kalmazdım. Firatin oraya tek gitmesini istemiyordum. Arkadaşları vardı tabiki ama ona geleceğimi söylemiştim. Enerjisinin yerine gelmesi için resim de yapmıştık resimden daha çok birbirimizi boyasakta... Ama olsun yinede onun morali yerine gelmişti ve tekrardan düşmesini istemezdim. Maçlara iyi çıkmazsa performansını kesinlikle etkiliyordu. İşim bittiğinde hızlı adımlarla lavabodan çıktım. Tekrar gardırobuma gidip en alt çekmecemi açtım. Siyah çoraplardan birini alıp ayaklarıma geçirdim. Çekmecede gözüme kestirdiğim parfümler ise bir iki fiş sıkmış ve tekrar yerine bırakmıştım. Aynada son kez saçımıda düzelttim. Artık hazırdım. Son bir kez sashaya döndüm.
+Sashaa
-Hm
Uykulu sesiyle büründügü yorganın ardından cevap verince devam ettim.
+Cidden gelmeyecek misin ?
-Gelmeyeceğim. Hadi sen git sırığına kış kış.
+Şu adama ne zaman sırık demekten vazgeçeceksin.
-Hiçbir zaman. Çünkü gerçekten tam bir sırık.
+Neyse ben çıkıyorum yoksa geç kalacağım.
-Haydi bayy.
+Görüşürüz.
Hızlı adımlarımla otobüsün içine girdiğimde çoğu kişinin yerlerinde olduğunu farkettim. Ve bu kişilerden biri fırattı. Yerime geçmem için kenara çekildiğinde gülümseyerek yerime oturdum.
+Günaydın.
-Günaydın. Geç kaldınız sanırım Barış bey.
+Yo sen erken geldin bence.
Alayına karşılık şakayla cevap verince ondan bir gülümseme kazanmıştım. Çok geçmeden otobüs hareket etmişti ve maçın oynanacağı yere hızlıca varmiştık. Otobüsten indiğimizde ben tribünlere geçmiştim. Fırat ve takım arkadaşları ise bildiğim kadarıyla soyunma odasına geçmişti. Tribünlerde rastgele bir yere oturdum ve beklemeye başladım. Keşke sashada gelseydi diyordum içimden şimdiden. Zaten tek başıma bir yerleri gezmek, bir yerlere gitmek nefret ettiğim şeylerdendi. Beklerken yanımdaki koltukta hareketlenmeler hissedip kafamı çevirmemle bana gülümseyen bir adam gördüm. Biraz daha bakınca tanidik gelmişti. Bana elini uzatmasıyla tek kaşımı kaldırmıştım. Kimdi ki bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-FIRBAR
FanfictionAşk tanımsız bir kavramdır. Ne zaman oldu, nasıl oldu bilemezsin.