5. Yaşayan Ölülerin Süresi

171 16 0
                                    

Keyifli okumalar efendim...

Bir kelebek ağrısıydı, vakit dardı, mevsim hicazdı... yetişmem gereken bir ölüm, kaçmam gereken bir hayat vardı çünkü sükut narindi.

Birhan Keskin

Ölüm günü bugünmüş.

"O değil, ben yaptım." Sert ve robotik bir erkek sesi duyunca gözlerimi sımsıkı kapattım, sanki tüm kötülükler bitecek umuduyla yummuştum ama bitmezdi. Bu Karaltı olduğuna eminim ama neden Toygar'ın karşısına çıkmıştı? Ellerim titremeye başlayınca burnumdan derin nefes almaya başladım, burnuma banyonun deterjan kokuları, Toygar'ın sıktığı güzel parfümü ama benim midemi bulandıran kokusu ve Karaltı gelince etrafa yayılan kanalizasyon kokusu geliyordu.

Toygar'ın karşısına niye çıktın Karaltı diye sormak istiyorum ama cevap veren bulunmaz.

Onu bunu bilmem ama bu ölüm işi artık sarpa sarmıştı. Öldürse de bende kendi cehenneminden kurtulup yaptıklarımın yüzünden yanacağım ateşi görseydim.

"Sen kimsin?" Dediğinde Toygar, gözlerimi hafifçe aralayıp etrafıma baktığımda Toygar'ın sırtını bana dönük olduğunu gördüm. Hiç ışık yayılmadığından dolayı etrafımda hiçbir şeyi görmüyordum. Ellerimle cebimde unuttuğum bir şey var mı diye kurcaladığım da pantolonum arka kısmında kendi telefonum elime geldi. Telefonumun flaş ışığını açıp izleyebilirdim, hay aklımla çok yaşayayım. Elime telefonumu alıp hemen flaş ışığını açıp kolumu havaya kaldırarak ışık görevini tamamladım. Ben kalçamı lavaboya yaslamış izlerken, iki adamda bana çok yakındı ve kalbim ikisine de yakın olmaktan dolayı şiddetle çarpıyordu.

Karaltı Toygar'ın yakasından tutup banyonun dışına doğru sürüklerken ben de onlar gittikten sonra banyonun kapısının kasasına kolumu yaslayıp izlemeye koyuldum. Karaltı'yı daha önceden de görmüştüm ama bu kadar detaylı incelememiştim. Çin Seddi gibi geniş omuzlar, üstüne giymiş olduğu siyah uzun kollu tişört bile ona dar geldiğinden büyük kol pazularını saklayamamış ve karın kasları bile çıplak olmamasına rağmen belli oluyordu. Şöyle boydan baktığımda ise benden yaklaşık yirmi santim uzundu, ben 1,78 boyundaydım tahmini o da 1,98 boylarındaydı. Altına giymiş olduğu siyah geniş kargo pantolon, ayaklarında ise siyah spor ayakkabı, ayaklarından yüzüne doğru boydan süzerken yüzünde siyah deri maskesi vardı ama bu maske sadece gözlerini ve dudak uzuvları açıktı. Ela gözlü ömür hırsızının dudakları oldukça kalın, soluk pembeydi. Yüzünden bedenine doğru gözlerim usulca inerken ellerinde siyah ve beyaz rengin aynı anda bulunan eldiven ve eldivenin üst kısmının ortasında bal porsuğu simgesi olan deri eldiven vardı.

Onu böyle görünce açıkçası nutkum tutuldu.

Karaltı da Karaltı'ymış diyordu insan onu görünce, dudaklarımın alt kısmını bu bedene bakınca ısırmaya başladım.

Sağımdan bir melek kulağıma "O bir katil, aklına sahip çık." Derken, soldaki melek kulağıma "Neler geçiyor aklımdan tövbe tövbe." Diye soldaki melek bile benim aklımdan geçene tövbe ediyordu.

Neden bu iki melek anlaşmış gibi konuşuyordu? Bir daha böyle vücut mu göreceğim? İzleyeceğim tabii. Sıkıntılı nefes vererek aklımda ortak konuşan melekleri silip Karaltı'ya baktım. Karaltı Toygar'ın gömleğini sıkıca kavrayıp duvara sırtını büyük bir hızla yasladığında Toygar sırtı acıdığından dolayı büyük bir kahkaha fırlattı. Karaltı bu kahkahaya karşılık olarak dişlerini sıkıp gıcırdatırken, bir elini Toygar'ın yakasından usulca indirip yumruk yaptı ve Toygar'ın otuz ikilik yüzüne indirdi, bebeksi yüzü sola doğru savrulurken Karalı yüzünü doğrultup sol tarafına da yumruk indirdi. Toygar'ın ağzından akan salyası yumruğun şoku ile duvar kâğıtlarına geldi.

FERİMAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin