Ne yani o gece, Ayaz'la son bakışmamızı mı yaşamıştık biz? Nasıl yani, o olmadan bu evde mi yaşayacaktım? Bu geceyi de mi Ayaz olmadan bitirecektim?
Duştan çıktıktan hemen sonra üzerimi giyinip saçlarımı kurulamıştım, saçlarımı taramak için tarağımı elime alınca aynada uzun uzun kendime baktım. Saçlarım uzamıştı, eskisi kadar mide ağrılarıma rastlamıyordum. İlaçlarımı düzenli kullanıyordum ve her geçen gün bu konuda daha da iyi oluyordum. Ayaz Dinçer sayesinde.
Ayaz'a karşı en büyük nankörlüğü ben mi yapmıştım? Tarağımı olduğu gibi bırakıp saçlarımı geriye doğru toparlayıp bu düşünceler içerisinden çıkmaya çalışıyordum. Beceremiyordum.
Ayaz ile bir gelecek? Annemin söyledikleri art arda kafamda ikilemeye devam ederken çaresizce gözlerimi kapayıverdim. Ayaz suçlu olduğu kadar da fedakâr bir insandı. Aklım almıyordu bir türlü, hiç görmediği benle nasıl evlenmek istedi, ne huyumu bilirdi ne de suyumu.
Kapının küçük bir tıklatılma sesiyle boğuk bir cevap çıkmıştı ağızımdan. "Gel." Kapının gıcırtısıyla gözlerimi kapıya dikmiştim.
"Ayaz." Ayaz gözlerini benden kaçırmıştı. Eline bir valiz alıp kıyafetlerini bırakmaya başlayınca dayanamayıp ne yaptığını sordum.
"Ayaz ne yapıyorsun?" Cevap vermemişti. Bir süre başında beklemiştim.
"İş için şehir dışına çıkmam gerekiyor Ada, birkaç güne gelirim."
Birkaç güne mi?
E ben ne olacağım?
"E ben ne yapacağım Ayaz?" Ayaz alaycı tavırlarıyla valizin fermuarını kapatırken onunla gelmek istediğimi söyledim. Bu söylediğime ben de çok şaşırmıştım ama burada kalmak istemiyordum.
"Annenin yanında kal Ada, ben işlerimi halledip geleceğim." İnatçı çocuklar gibi Ayaz'a baktım.
"Ada sen benden nefret etmiyor musun? Ne işin var senin benimle?"
"Ayaz ben öyle konuşmak istemedim. Biraz sinirliydim ve ağzımdan birden öyle kelimeler çıktı."
"Özür dilerim." Ayaz saçlarını düzleyerek elini ensesine dayadı ve başını eğdi.
"Sen bana karşı her zaman öyle oldun Ada, hiçbir zaman benimle iyi olmayı düşünmedin sen." Kendimden nefret ediyor ve deli gibi pişmanlık yaşıyordum.
"Ayaz." Usulca Ayaz'a yaklaştım. Aklımdan geçen her bir kelimeyi Ayaz'a söylemek için derin bir nefes aldım. Annemin söyledikleri aklıma o kadar çok yatışmıştı ki, yani Ayaz'a karşı yakın olmak istiyor muydum, istemiyor muydum belli değildi. Ayaz'ın bana acımadığını kendime bir türlü inandıramıyordum.
"Birlikte gidelim." Ayaz derin bir nefes alarak yatağın üzerine oturdu. Onun da aklı henüz toparlanmış değildi, nasıl onun cümleleri benim aklımda dolanıyorsa benim de cümlelerim onun aklında dolanıyordu bundan emindim.
"Ada ben senin oyuncağın mıyım?"
"Hayır tabii ki Ayaz, neden öyle düşünüyorsun?" Ayaz emin olamamışçasına gözlerini gözlerime devirdi.
"İyi gel." Ayaz'ın böyle söylemesi vur dedik öldürdün lafını yansıtmıştı bende. Gidecek miydim şimdi? E Ada sen dedin zaten.
"Hazırlan hadi Ada!" Üzerimde ki şokun etkisini attım, başımı salladım ve valizimi alıp birkaç kıyafetimi içine bıraktım.
"Annenin yanına git istersen Ada, ben kıyafetlerini hallettiririm." Gülümsedim ve odadan çıkar çıkmaz kalan şaşırmama devam ettim. Olduğum yerde ellerimi yüzümle buluşturdum ve biraz düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZUK RUHLAR
Fantasy"Her şeyin iki çift mavi gözle başladığı bu hikayede biz yokuz artık." dedi Ada uçsuz bucaksız denize bakarak... Uçurumdan kendini bırakmadan hemen önce...