2. GERÇEK BİR HELEN -2.KISIM-

193 14 0
                                    

İlk dans?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



İlk dans?

Kısa sayılmayacak bir süre boyunca yaşadığım gerçekliği kabul etmek istemedim. Çünkü çok değil az önce, dakikalar önce reddetmiş olduğum teklifiyle bu kez herkesin önünde karşıma geçen Cesur, beni dansa... Pardon. İlk dansa davet ediyordu.

Boğazımdan derin bir yutkunma geçti. Kalbim fazladan mesai yapıp göğüs kafesimi terk etmiş ve bütün vücudumda atmaya başlamıştı.

Bu aptal şu an ne halt ediyordu!

Bana doğru uzattığı elinde donup kalan bakışlarım yüzüne çıktı. Fakat onun gözleri bende değil, karşımda oturan ve onu arka masaya zımbalamak ister gibi bakışlar atan dedemdeydi.

Bir kez daha yutkundum.

Kocaman olmuş gözlerimle ve kalkan kaşlarımla dedeme bakıyordum. Aciz bir kanıtlama çabası içerisindeydim. "Yemin ederim!" diyordum sanki. "Yemin ederim bana uzatılan o ele, en az senin kadar şaşkınım."

Dedemle karşılıklı geçirdiğimiz şoklara rağmen Cesur hala elektrik direği gibi tepemde dikiliyordu. Bu yüzden farkındaydım ki artık dudaklarımı aralamaktan kaçamayacağım bir andaydım.

En sahtesinden soğuk bir gülümseme kondurdum dudaklarıma. Elimi kibarca havaya kaldırdım. Dişlerimin arasından, "Bu gece dans etmeyi düşünmüyorum—" derken sözlerim yarım kalmıştı.

"Nazikçe edilmiş bir dans teklifini reddetmek yakışık kalmaz Asil." dedi büyükannem.

Kaşlarım çatıldı. Şaşkınlıkla büyükanneme döndüm.

Ne demek yakışık kalmazdı?

Onun yaptığı kalıyordu da benimki mi kalmayacaktı? Bile isteğe beni zor durumda bırakıyor, ailemden çekindiğimi ona alenen söylemiş olmama rağmen, sınırlarımda gezinmeye devam ediyordu. Ailelerimizin arasındaki soğuk savaşı az önce küçümsemişken burada karşıma geçmiş bana karşı neyin savaşını veriyordu?

Dedemden çektiği bakışlarını ona destek vermiş olan büyükanneme çevirdi. Ufak bir tebessümle memnuniyetini gösterdi. En sonunda bakışlarını asıl muhatabına, yani bana çevirmek aklına geldi. Hala bana doğru uzatıyor olduğu elindeki parmaklarını zarifçe kıpırdattı. Aslında bu zarafet dolu salon beyefendisi kimliğinin arkasından tut şu elimi artık, diyordu bana.

Göz devirdim. Ardından ne olacaksa olsun düşüncesiyle sağ elimi avcunun içine bırakıp ayaklandım.

"Dansı aç ve eve git Asil." dedi dedem, ilk defa konuşmuştu. Bana değil Cesur'a bakıyordu. Şu andan itibaren bir şeylere sebep olduğumu değil, bir şeylerin ortasında kaldığımı düşünüyordum. Mevzu ben değildim, dedeme verdiğim onayın hemen ardından beni dans pistine ilerleten Cesur'un kullandığı bir piyondum sadece.

O öyle sansındı. Eğer istediği gerçekten bir savaşsa, alacaktı.

Bütün bakışlar üzerimizdeydi. Vaha ile Verda, orkestranın yanında durmuş şaşkınlıkla bizi izliyorlardı. Verda'ya Cesur'u yalnız konuşmaya çağırmamın açıklamasını nasıl yapacağımı bilmiyorken üstüne bir de bu eklenmişti.

ZİRVENİN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin