3.BÖLÜMDURGUN DENİZLERDE BOĞULMAK
"Gerçeği şimdilik göremiyordu ama ihaneti sezecekti. Kandığın o tatlı ninniler Helen, daldığın gaflet uykusunda ömrüne binlerce dikiş dikti."
🎶
Yiğit Seferoğlu-Uğruna Savaşlar Verilmiş GibisinSaçlarımın şimdikinden daha dalgalı ve belime kadar uzun olduğu zamanlardı. Henüz ilkokula gidiyor olduğumu hatırlıyordum. Şu an ki tek dostumun, Verda'nın benimle olmasını sağlamıştı o yıllar.
Saçları sürekli kabarık gezen, etek veya elbise nedir bilmeyen, ön dişi eksik olan o kız çocuğuydu Verda. Karşı sınıfımızdaydı. Bizden büyük bir grup serseri oğlan çocuğunun sürekli onun kıyafetleriyle ve saçıyla dalga geçtiğini, onun ise bütün hırçınlığıyla karşılık verdiğini ve asla altta kalmadığını hatırlıyordum.
Pek tabii o yaşlarda bu hırçınlığı, oğlanların onla daha fazla uğraşmasına neden olmuştu. Bu yüzden Verda zamanla içine kapanmış, onunla uğraşanlara karşılık vermemeye başlamıştı. Bütün okulun eğlence malzemesi haline geldiğinde ise artık işler istenmeyen boyutlara taşınmıştı.
Dersten tuvalete gitmek için çıktığım bir gün, lavabonun önünde Verda'yı sıkıştıran üst dönemlerden bir grup görmüştüm. Öndeki çocuklardan biri Verda'yı ittiriyor, o zamanlar anlamını bilmesem de uslu çocukların ağzına yakışmayacak kelimeler olduğunu bildiğim sözleri söylüyordu. Büyükannem böyle kelimelerden hiç hoşlanmaz ve dedem ne zaman benim yanımda söylerse onu mutlaka uyarırdı. Verda'nın gördüğü bu muamele, hiç belli etmesem de merhametli olan tarafıma doğru gelmemişti.
Yanlarına gidip bütün dik başlılığım ve o zamanlardan geldiği belli olan kibirli tavırlarımla Verda'yı bırakmalarını söylemiştim. Bırakmamışlardı. Üstelik onla beraber beni de hırpalamışlardı. Yere düştüğüm için okul kıyafetim kirlenmiş, kollarımda ve yüzümde hafif çizikler oluşmuştu. Verda'nın hali ise benden çok daha kötüydü.
O gün okulun zengin ve şımarık kızı bütün okulu ayağa kaldırmıştı. Okul müdürümün ve öğretmenimin geçiştirici cevaplarını kabul etmiyor, annemin derhal okula gelmesine dair direktifler veriyordum. Okul müdürünün yüzündeki korkulu ve telaşlı ifadeyi bugün dahi unutmamıştım. Karen soyadından herkes gibi o da korkuyor, ailemin okula yaptığı düzenli bağışların kesilmesinden endişeleniyordu.
Ailemin zenginliğinin ve gücünün küçük bir kız çocuğu olsam da farkındaydım. Okuldaki çoğu çocuğa göre hep daha fazla imkânım oluyordu. En iyisine ve en güzeline hiç zorlanmadan sahip oluyordum. Müdürümüzün yapılacak etkinliklerde gerekecek bütçeyi hesaplayıp annemin sekreterine mail atmasının yettiğini biliyor, okuldaki varlığımın müdür için ne anlama geldiğini anlayabiliyordum.
Annem, ayakkabılarının topuklarını sertçe zemine vurarak hışımla müdür odasına girmişti. Hemen beni oturttukları yerden ayağa kalkıp yanına koşmuştum. Üstümün başımın halini gördüğünde ilk önce endişeyle kaşları havalanmış, iyi olduğuma kanaat getirdiğinde ise öfkeyle çatılmıştı. Nora Karen, küçük kızına bunu yapanların bu okulda okumaya devam etmesine izin vermeyeceğini açık bir dille belirtmişti. Ya o kızını okuldan alıp okulun itibarını yerle bir ederdi ya da kızına bunu yapanlar okuldan gönderilirdi. Müdürümüzün tercih yapması uzun sürmemişti. Çocukların aileleriyle konuşup hepsini tek tek okuldan göndermişlerdi.
Verda ise o günden sonra bana olan borcunu ödemek istediğini söyleyip peşimden ayrılmamıştı. İlk başlarda fazla cana yakın tavırları hoşuma gitmediği için onu tersliyor olsam da kısa sürede varlığına alışmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİRVENİN SAVAŞI
Teen Fiction"Zirveye çıkmak için yalan olana dek yalanlar söylersin, zirvede tutunabilmek için de bunların bedelini teker teker ödersin." Asil Karen, geceyi hiç olmaması gereken bir yerde geçirmiş ve sabahında arkasına bakmadan kaçmak istemişti. Aylar öncesi ça...