Herkese selamlar! Nasılsınız?
Kısa ama kırıcı bir bölüm ile geldim. Her zamanki gibi...
Artık kurgunun yarısına geldik. Bölümler kısa, bölümlerin sayısı az olacaktı. Bunu en başından söylemiştim. Olayları yarıladık diyebiliriz. Daha bir kaç olay var, onlarda olacak ve bu hikâyeye veda edeceğiz. Bu hikâyeye veda etmek beni hiç üzmüyor. Aksine iyi hissettiriyor. Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen. İyi okumalar!
💔
Saçımı at kuyruğu yaparak sınıftan dışarı çıktım. Yine Çarşamba günüydü. Beden dersine iniyordum. Bu sefer kendi sınıfımızın yanında olan merdivenden değilde, İzzet'in sınıfının yanında olan merdivenden inmek için uzun koridoru yürümeye başladım. İzzet'in sınıfının önüne geldiğimde bir anda kapı açıldı. Yüzünde hiçbir mimik olmayan İzzet başını yerden kaldırıp bana bakmadı. Bana bakmamasına alışmıştım. Bu sorun değildi. Sorun iyi olmamasıydı. Üzgün gibiydi. Onun yanından geçip giderken nasıl olduğunu soramamak kalbime ağır geldi ama belli etmeden önüme bakmaya devam ettim. Merdivenlerden aşağı inerken İzzet'in yavaş adımlarla merdivene doğru ilerlediğini hissettim. Arkamda İzzet'in olduğunu sesinden anlayabiliyordum. Arkadaşıyla konuşuyordu.
"Tamam konuştuğumuz gibi yaparız." diyerek sustu İzzet. Merdivenlerden inmeye devam ederken kızların gözünün üzerimizde olduğunu hissediyordum. İzzet son zamanlar kendine çok dikkat ediyordu ve bu yüzden daha yakışıklı olmuştu. Eskiden de gözümde herkesten farklı bi' yakışıklılığı, güzelliği vardı ama kendine dikkat ettiği için daha da yakışıklı olmuştu. Kızların gözü sürekli İzzet'in üzerindeydi ve bu durum beni çok rahatsız ediyordu. Onu kıskanıyordum.
"Sevgililer mi?" diye sordu bir kız yanındaki arkadaşına. Arkadaşı bilmiyorum der gibi omuzlarını aşağı yukarı hareket ettirdi. Başka bir kaç kız ve erkek bize doğru baktı. Bize.
"On birinci sınıf olarak dokuzuncu sinifte okuyan bir kızla mı sevgili yani?" diye dalga geçti bir kız. Benden bir iki yaş büyüktü.
"Ne oluyor lan?" diye sordu bir erkek. Sonra ise sırıttı.
"Pedofili İzzet." diye dalga geçti başka bir çocuk. Bu lafları duymasına dayanamayarak biraz hızlı yürümeye başladım. İzzet'in yanından uzaklaştım.
Oturma alanına gelip ellerimle yüzümü kapattım. Bir kaç dakika sonra kendime geldiğimi hissederek ellerimi yüzümden çektim. Sahaya baktığımda maça başladıklarını gördüm. Onları izlemeye başladım. İzzet gol attığında yine sevindim, top ona çarptığında kendi vücuduma çarpmış gibi gözlerim doldu, böyle böyle oyun bitti. Yerde uzanan İzzet'i izlediğimde gülümsedim. Çocuk gibiydi. Onların takımı kazanmıştı ve bu yüzden mutluydu ama çok yorulmuştu, oyun bittiği an kendini yere atmıştı. Kendisini yere attığı zaman kendi kalkardı. Başkasının elini tutarak kalkmayı tercih etmezdi.
"Yardım edeyim mi?" diye sordu sınıf arkadaşı. Onu izlemeye daldığım için bir an farketmeden düşüncelerimi sesli söyledim.
"O kendi kalkacak, başkasının yardımıyla kalkmayı sevmez." dediğimde İzzet bana bakıp gülümsedi. Arkadaşının ona uzattığı ele dikkat etmeden kendi ayağa kalktı. Oturma alanının aşağı kısmında oturan arkadaşlarının yanına gitti. Yardım etmeyi teklif eden arkadaşı sanırım benim dediğimi duymamıştı.
"Sana ne dediklerini duydun mu? Tüm okul seni konuşuyor." dedi sınıfından bir çocuk. İzzet güldü.
"Benim dokuzuncu sınıfta okuyan kızla ne işim olabilir? Merdivenleri iniyordu, bende onun arkasından iniyordum. Bunda ne var? Gerçekten komikmiş. Ben ve dokuzuncu sınıftan biriyle sevgili olmak." diyerek kahkaha attığında kalbimin parçalara ayrıldığını hissettim. Belki de o gözlerle bana bakmasaydı, bana öyle güzel şekilde iki kez gülmeseydi, bu kadar kırgın hissetmezdim ama şu an kalbimin parçalara ayrıldığını hissediyordum. Gözlerim dolduğunda hemen yerimden kalktım. Hiç kimse beni farketmeden oturma alanından uzaklaştım, dışarıya çıkacağım an tekrar onlara taraf döndüm. İzzet'in bana pişman olmuş gözlerle baktığını gördüğümde gözlerim daha da doldu. Neden böyle yapmıştı? Neden kalbimi bu kadar kırmıştı?
💔
Kırıcısın, İzzet. Çok kırıcısın.
Bu daha İzzet'in yaptıklarının başlangıcı. Korkak olduğu kadar kırıcı birisi İzzet. Onu yazarken çok sinirleniyorum.
En çok Zeycan'a üzülüyorum. Gerçek hayattan yazıyorum bu hikâyeyi ama gerçek hayatta bile böyle bir olay yaşanmamıştı bildiğim kadarıyla. Bazı şeyleri değiştirdim hikâye için. Daha kalp kıran bir hikâye yazdım...
Bölüm nasıldı?
İzzet hakkında düşünceleriniz ne yönde değişti?
Hikâyenin sonu nasıl olacak sizce?
Zeycan hakkında düşünceleriniz neler? Onu seviyor musunuz?
Olayların devamı nasıl olur sizce?
Sorularıma cevap vermeyi unutmayın, lütfen. Düşünceleriniz her zaman benim için çok önemli. Yorumlarınızı ve oylarınızı hikayemden eksik etmeyin. Hikayemin sizin desteğinize ihtiyacı var, unutmayın. Tüm destekleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum. Sizleri çok ama çok fazla seviyorum, kendinize çok iyi bakın. Gelecek bölümde görüşmek üzere! 🩹
Allah'a emanetsiniz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım
Short StoryYarım kalan sevgilere, karşılıksız sanılan aşklara ve platonik seven kişilere ithafen.. Gerçekten de dokunmadan veya tanımadan sevmek diye bir şey varsa eğer bu dünyada, ben bunun kanıtı olabilirdim. Tanımadım, dokunmadım, sevdim ama sevgim kalbimd...