Herkese selamlar. Nasılsınız?
Günün üçüncü bölümünü yayımlıyorum. Final bölümünü hâlâ yazamadım. Bir kaç işim çıktı ama şimdi yazmaya gidiyorum ve muhtemelen uyumadan önce yayımlayacağım. Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin. Bu akşam Yarım'a veda ediyoruz... İyi okumalar! 🥀
💔
Bugün okuldan kaydımı almaya gelmiştik. Az önce ailemle birlikte müdürün odasındaydım ama şu an merdivenleri çıkıyordum. Ayşegül'ü görmek istiyordum.
"Zeycan!" diye bağırdığını duydum birisinin. Arkamı döndüğümde Alican'ı gördüm.
"Efendim, Alican?" dedim gülümseyerek. Bana doğru gelen adımları bir anda durdu. Bir şey oldu diye endişelenerek hemen yanına gittim.
"Ne oldu? İyi misin?" diye sorduğumda başını aşağı yukarı salladı. "İyiyim." dedi ve gülümsedi. Daha doğrusu 32 diş sırıttı. "Çok iyiyim ama bir haber duydum. Okuldan kaydını aldırıyorsun?" diye sorduğunda hüzünle başımı salladım.
"Bazı olaylar yaşandı. Sende biliyorsundur. Hâlâ devam ediyor ve ben rahatsız oluyorum. Bu söylentileri sustursak bile herkes arkamdan yine konuşacak biliyorum. Yeni bir okula giderek yeni bir hayata başlamak istiyorum."
"Senin suçlu olmadığını biliyorum. Hepsini o İzzet denen şeref-" diyeceği sırada sustu. "Özür dilerim, ağzımdan kaçtı ama neyse. İşte o çocuk uydurdu bunları. Senin öyle kız olmadığın belli zaten." dediğinde gülümsedim. En azından bazı kişiler gerçekten beni tanımıştı.
"Teşekkür ederim böyle düşündüğün için." dediğimde gülümsedi. Elini cebine attığında ne yaptığını anlamak ister gibi kaşlarımı çatarak ona baktım. Telefonunu çıkartıp bana uzattı. "Numaranı yaz. Bir şey olursa haber verirsin veya arada konuşuruz. Tabi istersen." dediğinde bir kaç saniye düşündüm. Ayşegül dışında pek arkadaşım yoktu ve arkadaşımın olmasını isterdim. Bu yüzden telefonunu alarak numaramı kaydettim. "Kız kardeşimin numarasını vereceğim. Onunla da konuşmak istersen konuşursun. Bugün okula gelmedi ama olsun, ben ona haber veririm." dediğinde kız kardeşinin kim olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. "Sana yardımı geldiğimde yanımda olan o kız benim kardeşim." dedi.
"Gerçekten mi? Hiç bilmiyordum." dediğimde gülümseyerek başını 'sorun yok' der gibi salladı.
"O zaman ben sınıf arkadaşımı görmeye gideyim olur mu? Sonra telefonda konuşuruz. Görüşürüz." dediğimde, "Tamamdır, kendine iyi bak. Görüşmeliyiz." dedi. Gülümseyerek onun yanından uzaklaştım ve sınıfa girdim. Boş ders olduğu için herkes bir işle meşguldü.
"Ne oldu? Ailen konuştu mu?" diye sordu Ayşegül. Başımı salladım. "Hâlâ konuşuyorlar. Koridorda Alican'ı gördüm, numaramı istedi sonra konuşuruz diye. Arkadaşım olduğu için mutluyum." dediğimde imalı şekilde gülümsedi.
"Hm hm, arkadaş." dedi dilinin altında. Bir şey diyeceğim sırada aklıma gelenle bir anda ona döndüm.
"Geçen sefer kantinde Alican'ın yanında olan kız var ya, onunla kardeşlermiş." dediğimde Ayşegül hiç şaşırmadı.
"Ben biliyorum zaten." dediğinde kaşlarım çatıldı. "Nereden biliyorsun?" diye sordum.
"Sen teneffüste dışarı çıkmadığın için bilmiyorsun ama ben dışarı çıktığım zamanlarda onları görüyordum. Abi kardeş olduklarını biliyorum." dediğinde başımı salladım.
"Başka okula gidince yeni arkadaş görüp beni unutma. Her gün telefonla konuşalım. Bazen de buluşuruz." dediğinde ona sarıldım. Ailemden sonra iyi ki var dediğim insandı.
"Olur." dedim sadece. Sarılmaya devam ettim. Ayşegül ise ellerini saçıma koydu. Saçlarımı okşamaya başladığında huzurlu olduğumu hissettim. İzzet'i görmemiştim ama görmekte istemiyordum.
Sınıf kapısına vurduktan bir kaç saniye sonra kapıyı açan kişiye çevirdim bakışlarımı. Benim gibi çocuklar sınıf kapısının önünde duran İzzet'e çevirdi bakışlarını. Burada ne işi vardı?
Sınıfa girdi. Bana doğru gelmeye başladı. Sıramın yanında durdu. Bir kaç saniye gözlerimin içine baktı. Gözlerinde hüzün ve öfke vardı. Bakışlarını çeken ilk ben olduğumda İzzet de hemen başını yana çevirdi ve başka kimseye bakmadan sınıftan koşar adımlarla çıktı. Ve ben onunla ilk kez konuşabileceğim anımı mahvettim. Ama bunun için pişman değildim. Onunla hiçbir zaman konuşmamıştım. Artık konuşmakta istemiyordum. O bu kadar korkak insanken onun gözlerine bakmak, onunla konuşmak vakit kaybıydı. Artık o benim sevdiğim çocuk değildi, o benim için yabancıydı. Yolda yanımdan geçen tanımadığım o insanlarla aynıydı. Bana bu kadar yabancıydı. Hep öyle kalacaktı. Son kez onu bugün görmüştüm. Son kez.
💔
Son kez gördük İzzet'i. Şakasız son kez gördük İzzet'i. :)
Ayşegül, İzzet ve Zeycan olayını anlamadı ama Alican ve Zeycan olayını anladı nsknsonsksbzkb
Alican ve Zeycan'ı bir arada görmek isteyenler.
İzzet ve Zeycan'ı bir arada görmek isteyenler. (Olmayacak ama yine de isteyenler varsa söylesin.)
Çok konuşmayacağım. Final bölümünü yazmaya gidiyorum. Bu akşam final bölümünü de yayımlayarak Yarım'a veda ediyorum, ediyoruz. Onlardan ayrılmak benim için zor değil. Ama sizin için belki de öyle bir sonla onlardan ayrılmak zor olacak... Final bölümünde görüşürüz. :)
Bölüm nasıldı?
İzzet hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ayşegül ve Zeycan arkadaşlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Final nasıl olacak sizce?
Alican ve kardeşi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sorularıma cevap vermeyi unutmayın, lütfen. Düşünceleriniz her zaman benim için çok önemli. Yorumlarınızı ve oylarınızı hikayemden eksik etmeyin. Hikayemin sizin desteğinize ihtiyacı var, unutmayın. Tüm destekleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum. Sizleri çok ama çok fazla seviyorum, kendinize çok iyi bakın. Gelecek bölümde görüşmek üzere! 🩹
Allah'a emanetsiniz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım
القصة القصيرةYarım kalan sevgilere, karşılıksız sanılan aşklara ve platonik seven kişilere ithafen.. Gerçekten de dokunmadan veya tanımadan sevmek diye bir şey varsa eğer bu dünyada, ben bunun kanıtı olabilirdim. Tanımadım, dokunmadım, sevdim ama sevgim kalbimd...