10 gün geçmişti. Robin hâla eve uğramamıştı. Artık bunun bana kırgın olmasından daha farklı bişey olduğunu düşünüyordum. Çünkü Robin ve ben nasıl desem kardeş gibiydik. Bana bi kaç gün kırgın kalsa ardından mutlaka barışırdı. Hayatında değer verdiği nadir insanlardan biriydim. Onun için endişelenmeye başlamıştım. Ama tedirgindim. Daha fazla bu duruma dayanamayacağımın farkındaydım. Cinny Gaspub'gitmeyi düşünüyordum. Eve uğramamış olsa da işe artık gitmiş olmalıydı. Hızlı Br hamleyle pantolonumu giydim. Paltomu alıp çıktım evden. Onun benimle meselesi her ne ise bunu yüz yüze konuşup çözecektim. Onun hakkında umduğum şey bana hâla kızgın olmasıydı. Cinny Gaspub'a geldiğimde Robin her zamanki gibi ortalıkta gözükmüyordu. Az ilerde Chris'i gördüm.
+Hey Chris bakar mısın?
diye seslendim. Elindeki tepsiyi servanta bırakıp yanıma geldi. Üzgün bir şekilde bana bakarak;
+Robin işten kovuldu. Lois hanım onu daha fazla idare edemeyeceğini belirtti. Çok üzgünüm engel olamadım.
Dedi. Şaşkın bi şekilde ona baktım.
+ Nasıl yani Robin hâla işe gelmedi mi?
Diye sordum. Şaşkın ve korkulu gözlerle bana bakarak
- Eve gelmedi mi hiç?
Diye sordu. Duraksadım. Cevap veremedim. Robin günlerdir kayıptı yani. Bi yere mi gitmişti. Bişey mi olmuştu? Panikliyordum. Yakın dostum günlerdir kayıp olabilir miydi? Lois'in odasına uğramak istedim. Kendimi üzgün hissettiğim de onun hayali beni neşelendiriyordu. Onu görmek ve ona Robin hakkında endişelendiğimi anlatmak istiyordum. Güçlü duruşuyla beni sakinleştirip, yumuşak bi ses tonuyla bana fikir vereceğinden yardım edeceğinden emindim. Üst kata doğru merdivenlere yöneldiğimde bi personel durdurdu beni.
- Üzgünüm bayım üst kat kullanıma kapalı. Dilerseniz sizi alt kattaki bi masaya alabilirim.
Diyerek alt kattaki masaları işaret etti. + Dinleyin. Müşteri değilim. Lois hanımı görmem gerek.
Medet umarak ona baktım.
- Mağlesef bayım. Lois hanım şuan burada değil. Dilerseniz alt katta onu bekleyebilirsiniz.
Diyerek yanıtladı. Ne zaman geleceği hakkında bi fikrim yoktu. Beklemek aptalca geliyordu. Belkide tüm gün uğramayacaktı. Umutsuzdum. Eve geçtim. Her zamanki gibi bira eşliğinde radyo dinleyerek sakinleşmeye çalışıyordum. Radyoda çalan şarkı ise Jeanny. Gerçekten iç açıcı bi şarkı. Bi mayfa üyesinin bi kıza aşık olduktan sonra sevgilisinin isteği üzerine mafyalığı bırakması, diğer üyelerin ise intikam için kızı öldürmesini konu alan bi parça. Tedirginliğim şarkıyı dinledikce artmaya başlıyordu. Robin neredeydi? Ne yapıyordu? Bişey mi olmuştu? Yoksa kendi isteği ile mi gitmişti? Kendi isteği ile gitse en azından bana bi veda mektubu bırakır diye düşünmeye başlamıştım. Görünürde bi mektup yoktu. Odasına girmeme çok kızacağını biliyordum ama bana mektup bıraktıysa bakmadığım bi odası kalmıştı. Kesinlikle odasındaydı. Odası tam Robin'den beklediğim gibiydi. Aşırı düzenli...
Yatağına oturdum. Tam baş ucuna denk gelen yerde eski bi çekmecesi vardı. Kulpu kırık olmasına rağmen iş gören bi çekmeceydi. İçine baktığımda günlüğü dikkatimi çekti. Hızlıca sayfalarını karıştırdığımda çatı katı adlı bi başlık dikkatimi çekti. Kaldığımız evin çatı katından bahsediyordu. Bi kaç sayfa sonrasında ise "Lois! O korkunç bi kadın bundan eminim" yazıyordu. Hadi ama Robin ruj süren birinden korkacak halin yok. Acaba Lois ona mobbing mi uyguluyordu? bilirsiniz katı kurallar, fazladan mesai ve ek iş vermeler. Klasik çalışma hayatı ama Robin bundan korkacak kadar masum biriydi. Aklıma takılan diger bir şey ise evin çatı katı. İlk taşındığımızdan beri kilitliydi. Buranın ucuz olmasının sebebi de burayı tutarken sözleşmede oranın asla açılmayacak olmasını kabul etmemizdi. Robin oranın içini nereden biliyordu. Belkide Robin de roman yazmak istiyor ama beceremiyordu. Çatı katının içini merak edip bunu roman konusu yapmış olabilirdi. Bunu anlamın tek yolu vardı. Çatı katına çıkıp bakmak. Odama geçtim yatağımın yanındaki eşya kutusunu kurcaladım. Sonunda el fenerimi bulmuştum. Doğruca çatı katına çıktım. Kapısı açıktı. Hadi amaa buranın anahtarı kimsede yoktu ki. İçeriyi incelediğim de yerdeki melek kolyesi dikkatimi çekti. Hadi ama Robin Jessica'yı buraya getirmiş olamazsın. Burası bi escortun bile gelmeyi kabul etmeyeceği, örümcek ağları ve böceklerle dolu olan, rutubetli bi yer. Biraz daha etrafı inceledikten sonra melek kolyesini de yanıma alarak odama geçtim. Aklım karma karışıktı. Robin'in bi kuralı çiğneyip burayı açması gayet şaşırtıcı bi durumdu. Melek kolyesiyle Robin'in kaybolmasının bi bağı olabilir miydi? Hadi ama Jeff sen bi dedektif değilsin, bu da bi roman değil. Muhtemelen yıllar öncesinden kalma bi kolye. Eski ev sahibinin eşi yada lanet olası bi kadının kolyesidir.
Bunları düşünürken yorgunluktan uyuyakalmıştım. Tembel bedenim yürümeye ve geç uyumaya alışık değil. Bi kaç gün geçmişti. Aklım hâla melek kolyesindeydi. Ev sahibi, çatı katını boşaltırken melek kolyesini bırakmış olsa onunda üstünde örümcek ağı olurdu. Demekki daha sonrasında bırakılmış yada düşürülmüş bi kolyeydi. Çalışma masama geçmiştim ama romanımda asla ilerleme kaydedemiyorum. Aklımda melek kolyesi vardı. Sürekli jessicanındır diyerek kendimi rahatlatıyordum. Jessica Robin'in sevdiği tek kadındı. Eğer birini eve getirecekse hatta kuralı çigneyecek kadar gizleyecekse bu kesinlikle Jessica olmalıydı. Emin olmak için Jessica'ya sormaya karar verdim. Hem belki Robin'de onda kalıyor olabilirdi. Roman yazmaktan delirip olayları abartmış olabilirdim. Jessica' nın kapısını çaldım. Jessica uykulu gözlerle bana bakıyordu.
+Selam jessica biraz vaktin var mı?
-Aa jeff hoşgeldin tabiki. İçeri geçmek ister misin? Bi kahve için vaktin var mı.
+Ah teşekkür ederim Jessica. sana birşey sormak istiyordum daha öncesi hiç melek kolyesi taktın mı?
Diye sordum. Uykulu bi insana pat diye soru sormak tam benlik hareketti. Anlamadığını belli eden garip bi bakış attı. Durumu düzeltmeye çalışarak;
+Ah jess üzgünüm biraz yorgunum. Evde bi melek kolyesi buldum. Robinin hayatındaki tek kadın sensin biliyorsun. Acaba sen bize ziyarete gelmiş ve o sırada kolyeni evde düşürmüş olabilir misin?
Dedim. Jessica sinirlenmişti belli etmemeye çalışarak konuşmaya başladı.
-Jeff Robin'le bir süre önce ayrıldık biliyorsun. Onunla görüşmüyorum böyle bi ihtimal yok. Büyük ihtimalle sana anlatmadığı, eve davet ettiği başka bir kadının kolyesidir.
Dedi. Kıskandığı her türlü belliydi. Robinin ondan başkasıyla olamayacağını biliyordu. Ama kolyenin onunda aklına takıldığı açıkca belliydi. Ah Robin bana çok kızacaktı. Ama onu merak ediyordum ve öğrenmem gerekiyordu üzgünüm Robin. Jessica ile vedalaşıp eve döndüm. Kafam iyice karışmıştı. Robin başka bir kadınla çatı katında. İmkansızdı. Düşüncelerden sıyrılıp biraz rahatlamak istedim. Biramı, alıp televizyon karşısına geçtim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇATI KATI
Mystery / ThrillerBu jeff'in hikayesi. Jeff Amerika'nın Amala eyaletinde arkadaşıyla yaşayan hayatını roman yazarak devam ettiren sıradan bir şizofreni hastası. Onun bu kitaba konu olmasını sağlayan şey ise beraber yaşadığı arkadaşı Robin'in gizemli bi şekilde ortada...