2. Bölüm -Utanç

154 21 57
                                    

Hellooo🥳

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba.
Biliyorum bu bölümü fazla olmayan ama benim için koocamann olan okurlarım beklediler. Çoook beklediler.

Belirli yerleri kafanızda editleyerek okuyabilirsiniz. Öyle daha iyi oluyor.

Ben bu bölümü yazarken şarkı dinledim. Bölümle belki alakası olmayabilir fakat şarkı çok hoşuma gitti.

Kıraç - Endamın Yeter

Çok üzgünüm. 2. Bölüm bu kadar geç gelmemeliydi evet. Amaaa bence şimdi bölümü okumaya geçelim. Bölüm sonunda görüşürüz!

😘

Hatırlamıştım. Gerçekten de onları hatırlamıştım. Fakat şimdi nasıl bir samimiyette bulunsam şaşırıyorum çünkü küçüklüğümde ne kadar yakın olduğumuzu veya ne kadar samimi olduğumuzu hatırlamıyorum.

Ya çok yakın davrandığımda uzaklaşırlarsa? Ki ben zaten öyle kolay kolay insan içine giremezdim. Öncelikle bulunduğum ortama uyum sağlayıp insanlarını sevmem gerekti. Kendimi ortama ait hissetmeliydim ki sıcak bakabileyim.

Birde şöyle bir sorunum var daha doğrusu sorunumuz. Biz birbirimizi tanımıyorduk. Tamam belki çocukluk arkadaşıyız falan ama yani şimdi o çocukken tanıdığım insanların değişmediği ne malum? Sanırım bundan korkmaya başladım.

Sizi daha tam hatırlamıyorum ama lütfen değişmemiş olun.

Yusuf beni sırtımdan tutarak onlara doğru itmeye başladı.

Bu ileri zeka ne yapmaya çalışıyor?

Yusuf kulağıma eğildiğinde gözlerimi onlardan çekip yere sabitledim. Dediği şeye odaklanmaya çalışıyordum fakat karşımda kollarını iki yana açmış bana bakan Çağla ile dikkatim dağılmıştı.

Bir dakika, bir dakika. NE!?

Umarım kendisine ve diğerlerine sarılmamı beklemiyordur. Çünkü ben daha az önce ne yapsam diye düşünüp beynimin etini yiyordum.

Yusuf kulağımın dibinde beni itmeye çalışırken bir şeyler geveliyordu. Dikkatimi ona verdim, hayır vermeye çalıştım.

"Ceylin, hadisene kızım seni bekliyor Çağla."

Bir kaç dakika öylece Çağla'ya baktım. Bu sırada da Yusuf arkamdan beni adım artırmaya teşvik ediyordu. Onları hatırlamıştım ama hemen samimiyete girmeye ne gerek vardı. Hem tam hatırlanmak denmezdi ki buna sadece bir anımı hatırlatmıştım.

Ama önümde öylece kollarını açıp bekleyen kız karşısında ne yapacağımı bilmez bir hâl almıştım.

Benim bu tereddütümü dibimdeki Yusuf değil de gözlerimin en derinlerine bakan Barlas Ekin anlamıştı.

Barlas Ekin demek çok uzun, Barlas yeterliydi.

Barlas'ın "Tamam çağla şuan belli ki yorgun ve bizi daha tam tanımadı. Bence sarılmak için biraz daha bekleyebilirsin. Hı, olmaz mı?" demesi ile rahata kavuşmuştum. Bu sözleri sarf ederken bir yandan da Çağla'nın kollarını indirmeye çalışıyordu.

Ama Çağla ellerini ne indirdi ne de bir şey söyledi. Tamam onlar Yusuf'la sarılıp koklaşmış olabilirlerdi ama bende ki tereddütü görmemiş olamazdı. Hayır yani belki ben temastan hoşlanmıyorum, hiçmi düşün müyordu? Onu, onlarla tokalaşmadan önce düşünücektin akıllım.

Haklı. Gerçekten haklı.

Çağla bir adım bana atmış ve konuşmaya başlamıştı. Ve evet, kolları hâlâ havadaydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Şakayık BuketiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin