Hana
Bugün hiç Jiwoo'yu görmedim. Napıyo acaba. İş bahanesiyle yanımamı çağırsam. Bencee Noah'ya vermesi için bir belge hazırlarım. Sonra Jiwoo'yu çağırırım ve onu görürüm. Ve belkide biraz sohbet ederizJiwoo
-Merhaba Bayan Hana, Noah bey size bunları getirmemi istedi.-Bende tam seni çağıracaktım. Ben de bir kaç belge hazırladım. Onları Noah'ya verir misin?
-Tabikide, hemen götüreyim.
-Hızlı olmana gerek yok. Acelesi yok. Bence yorulmuşsundur dinlen biraz.
-Olur siz nasıl isterseniz.
-Ee ne içersin Jiwoo?
-Siz ne içerseniz bana fark etmiyor.
-Hadi ama çekinmene gerek yok. Her türlü canın bir şey istiyordur. Ben kendime ice latte alıcam sen ne içiceksin?
-Bende ice latte içeyim o zaman.
-Ee Noah ile işler nasıl gidiyor? İyi anlaşabildiniz mi bari?
-Yani sayılır. Aslında keşke sizi seçseymişim diye düşündüm. Aramızda kalsın ama Noah bey nedense biraz garip geldi.
-Ona bey falan deme banada bayan ve efendim demene gerek yok. Ayrıca en başından hata yaptın onu seçmemeliydin. Kendine dikkat et Jiwoo. Kendini korumaya çalış.
-Ne?? Neden ki ne alaka şimdii???
Tam o sırada Lily odaya içecekleri getirmeye geldi. Lily'yi tanımışsınızdır. Ayrıca benim ortaokul arkadaşım. Onunla hiç anlaşamıyordum. Burdada beni rezil etmez umarım. Zaten sabah yaptıkları ortadaydı. Bu işin peşini bırakmicam
-Aa merhaba efendim içeceklerinizi getirdim.
-Hoş geldin Lily masaya bırakabilirsin
-Aaa Jiwoo görmeyeli ne kadar güzelleşmişsin
-Teşekkür ederim Lily. Sende çok güzek bir kız olmuşsun.
-Tanışıyor musunuz?? (sert bir ses tonuyla)
-Jiwoo ile ortaokul arkadaşıyız. Beni hiç sevmezdi. Ama şuan bakıyorumda hâlâ aynı. Aynı nefret ve kıskançlık bakışlarıyla bana bakıyor.
Ahh düşündüğüm gibi saçmalamaya başladı. Onu hemen durdurmam gerek.
-Lily bunlar burada konuşulacak şeyler değil. Ayrıca karşımızda patronumuz var. Sencede daha saygılı olman gerekmiyormu?
-Lily içecekleri bıraktığına göre çıkabilirsin. İşinin başına.
-Tabi nasıl emrederseniz ama sakın unutmayın bizim aramız bu kız benim sevgilimi ayartmaya çalıştığı için bozuldu. Kendinize dikkat edin derim.
-Ya sen ne saçmalıyorsun??? Senin sevgilin gelip benimle birkikte olmaya çalıştı?? Burda suçlu ben miyim??
Sesimi fazla yükseltmiştim ve ayağa fırlamıştım. Oda sessizliğe bürünmüştü. Daha sonra gözlerimi kapatıp ellerimi sıktım. Her an işten kovula bilirdim. Ama Hana bir anda "Lily hemen bu odadan defol rezilsin" diye bağırdı. Beni savunması garip gelmişti ama mutlu olmuştum.
-Bayan Ha- pardon Hana ben şimdi gideyim. Noah beni bekliyordur. Gene gelirim
-İçeciğini almayı unutma tatlı-
Hana
Ahh nasıl olurda ona tatlım derim hemen kıvırtmam lazım.
-Ee tatlı, tatlıda ister misin??-Yok çok sağol ben gideyim.
Neydi bu şimdi anladımı umarım anlamamıştır. Ben neden bu kadar aptalım. Şimdi yine gidicek Noah'nın yanına. Tam da konunun ortasında geldi Lily'de.
Joon
Öğle yemeği için kafeye indim. Fakat giderken Noah'yı gördüm yanında Lily vardı.-Olamaz bu sürtük burdadamı karşımıza çıktı. Jiwoo'ya suç atmaktan başka bir şey yapmicak.
Daha sonra Noah, Lily'yi kolundan tutup tuvalete doğru sürükledi. Merak edip peşlerinden gittim. Noah ve Lily tuvalete girdiler. Kapıya doğru yaklaştığımda...-Lily hadi hızlı soyun seni mi beklicem.
-2 dk beklesen olmuyo mu?? Daha sabah yapmadık mı ne bu hızın??
-Lily, Jiwoo beni çok azdırıyor. Onlada bir şey yapamicağıma göre sana ihtiyaç duyuyorum.
-Ona aşık mı oldun?
-Evet sen bana aşıksın biliyorum ama seni sadece ihtiyaçlarım için kullanıyorum. Sana aşık falan değilim. Sadece vücudunu seviyorum.
-İğrençsin ama benimle birkikte olman çok hoşuma gidiyor.
Lily sözünü bitirmeden inlemeye başladı. Daha fazla bu iğrençliğe şait olmak istemiyordum ve geri dönüp kafeye giderken bir anda kapı açıldı.
-Hey Joon napıyorsun orada?
-Tuvaletteydim efendim.
-Birşey duydun mu?
-Hayır ne gibi birşey?
-Bilmem sordum öyle.
-Gitmem gerek efendim.
Diyip koşarak geri kafeye yöneldim. Miğdem o kadar bulanıyoki kusucak gibi oldum. Kardeşim hakkında nasıl böyle düşünebilir aklım almıyor. Gerçekten düşündüğümden daha iğrenç ona nasıl aşık oldum o kadar pişmanımki. Umarım ona olan sevgim biter.
Hana
-Ah Jiwoo seni görmem iyi oldu. Bugün bir akşam yemeğine ne dersin. Şirketteki çoğu kadın çalışan gelicek. Sende geliyorsun değil mi?-Tabi olur gelirim saat kaçta ve nerede?
-Sen saat 9'da hazır ol ben arabamla seni alıcağım. Mekan biraz uzak.
-Tamam akşama hazır olurum.
Jiwoo
-Jiwoo nereye gidiyorsun ne bu hazırlık?
-Abi şirketteki kadın çalışanlar ve Hana ile birlikte bir akşam yemeğine gidiyoruz. Onun için hazırlandım.
-Sadece kadınlar mı?
-Evett gidebilirim değil mi??
-Tabikide sana karışamam Jiwoo.
Saat 9 olmuştu ve kapıya çıktım. Hana lüks arabasının önünde bana bakıyordu. Beni ayağımdan gözlerime kadar süzdü. Daha sonra beni arabaya çağırdı.
-Ne kadar güzel olmuşsun Jiwoo
-Teşekkür ederim sen de öylesin Hana
-Abin birşey demedi değil mi?
-Hayır bana pek karışmıyor bu tarz konularda.
-Sevindiim.
-Bugün olanlar için özür dilerim.
-Nolduki bugün?
-Hatırlamıyor musun? Lily ve saçmalıklarını.
-He omu umursamadım bile. Özür dilemene gerek yok. Seni çok kısa bir sürede tanıdım ve öyle biri olmadığını anladım. O yüzden sende umursama ve rahatla.
-Bugün Lily'de orada olucak değil mi?
-Hayır Jiwoo. Özür dilemeliyim diye düşünüyorum. Ama bugün o restoranda ikimizden başka kimse olmicak.
-Bu ne demek oluyor?
-Sadece seninle bir yemeğe çıkmak istedim. Sana direk söyleseydim kabul etmicektin. Bende pembe bir yalan söyledim. Sıkıntı yok değil mi?
-Sorun yok ama bir daha direk söylesen iyi olur.
-Ne bir daha direk söylesem benimle birlikte gelicek misin?
-Patronum beni davet edicek ve ben kabul etmicem. Asla yapamam.
-O zaman süper seninle çok eğlenicez Jiwoo.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Coincidence Love
Romance2 kardeş çalışmak için geldikleri şirkette patronlarına aşık olur...