-1.Kitap Final-

79 125 0
                                    


Tüm hazırlıklar tamamdı. Birkaç dakika sonrasında yeni bir maceraya atılmaya hazırlanan Alpagut, Umay ve alpler için gitme vaktiydi. Umay çadırında giydiklerini süzüyordu. Siyah deriden yapılmış dizlerinin altında biten bir çift çizme, üzerinde toprak rengi bir pantolon giymişti.

Pantolonunun üzerinde ise diğer giydiği kaftana göre daha kısa olan, uçları dizlerinde biten, ketenden yapılmış hissi veren turkuaz mavi bir gömleği çizmeleri ile aynı renk olan deri zırhı altında parlıyordu sanki.

Saçlarını özgür bırakıp aralarına örgüler eklemişti. Örgülerinin kimisine gene gömleği ile aynı renk olan ipler takarak maviyi saçlarına da bulandıran Umay şimdi kollarına deri bileklikleri geçirmiş, ipleri ile onları sıkıştırıyordu.

"Umay" sesi ile arkasını döndüğünde Aşpartma genç kızı baştan aşağı süzdü. Aşpartma'nın gözlerindeki ışıltıyı gören Umay kollarını iki yana açarak "Olmuş mu? Şimdi bir Türüt katunu oldum mu?" dediğinde Aşpartma kafasını gayri ihtiyarı salladı.

"Olmuş, olmuş da bir şey eksiktir."dedi ve Umay'ın solundan geçti. Gözleri ile bir şeyi aradı. Saniyesinde aradığını bulduğunda o yöne döndü ve deri başlığı eline aldı. Ortasında yuvarlak kesimli bir deri parçası vardı. Sonrasında o deri parçasının içi kesilmişti ve o kısımda mavi ipler rastgele karşıya geçirilmişti. Böylece fileyi andıran bir görünüm ortaya çıkmıştı. Bu fileyi andıran görüntüsü ile ortadaki yuvarlak deri, biri üsten biri alttan geçen birer parmak enindeki deri şeritlere sabitlenmişti.

Aşpartma başlığı, ortadaki yuvarlağın anlının ortasına geldiğine emin olduktan sonra, Umay'ın kafasına takıp arkadan iplerini sıkıştırıp küçük bir düğüm attı.

"İmdi hazırsın gayrı." dedi. Sonrasında "De hayde gidelim" dedi. Umay kafa salladı. "Sen çık ben geliyorum." Diyerek Aşpartma'nın kendinden önce çıkmasını sağladıktan sonra yattığı yer yatağına doğru ilerleyip yastığının altına koyduğu kılıcı aldı. Kahverengi kınında uyuyan kılıcın yuvarlak kancalarına takılı iplerini de beline bağladıktan sonra hazırdı.

Aşpartma dışarı çıktığında Alpagut hemen önünü kesti. "Umay nerededir?" dedi. Aşpartma birkaç adım atıp Alpagut'a yaklaştı. "İmdi gelir tiginim. Urbasını giyer." diyerek açıklama yaparken Tonga geldi. Önce selam verip sonrasında Aşpartma'yı süzdü. Evdeşini kısacık süzmeden sonra Alpagut'a dönerek,

"Biz hazırız." dediğinde Umay yüksek sayılabilecek bir ses tonu ile "Ben de hazırım." dedi. Alpagut sebepsizce kafasını Umay'a çevirdiğinde dondu kaldı. Gözlerindeki ateş iyice harlanırken Alpagut yutkundu önce. Bu katun ne etmişti kendine? Sanki Alpagut'un yüreği yeterince yanmazdı bu katuna. Sanki aklını yeterince çalmazdı da böyle giyinmişti.

Umay onlara doğru ilerlemeye başladığında gelen Umay değildi Alpagut için. Üreğinin katunu, yolunun yoldaşıydı. Ölene kadar ocağı tüttürsün diye ağan ettiği çadırının begümüydü Umay. Bir bakışı ile içini ferahlatacağı evdeşiydi sanki gelen.

Alpagut kendini kaybetmiş, aklını yitirmişken Umay nihayet yanlarına geldi ve sağ yumruğunu göğsünün üzerine koydu.

"Tigin'im." Dediğinde Alpagut ilk başta ne dediğini idrak edemese de kendini hemen toparlamak zorundaydı. Hafifçe öksürüp kendine geldikten sonra "Umay katun da gayrı hazır olduğuna göre gitme vaktidir." dedi ve Tonga'yı yolladı.

Tonga ve Aşpartma iki adım geride kalırken Alpagut ve Umay yan yana atlarına ilerledi. Hemen çıkışta bekletilen atlara ilerlerken Alpagut Umay'a baktı yeniden.

"O urba içinde tam Türüt gibi görünürsün. Gayrı bu toprakların kızı olduğun bellidir."

"Bu toprakların kızı olmadığıma şüphen mi vardı tiginim?" diyerek cevap verdikten sonra atına ilerledi. Alpagut cevabını geciktirmedi ama sadece kendisinin duyacağı şekilde konuştu.

Umay : Başlangıç (1) -Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin