Multimedya: Değmesin Ellerimiz ~ Model
Bölümü şarkı eşliğinde okuyun...
Kulaklıkla dinlemeniz tavsiye edilir...
Çağan beni ayağa kaldırınca ona ters ters baktım ama onun umrunda değil gibi gözüküyordu.
Bana iyice yaklaştı. Tam o an ne yapacağını anlayıp geri çekildim. Çünkü eğer beni öperse ona karşı koyamazdım.
O an aklıma şu şarkı geldi:
Biz hiç beceremedik,
Sevmeyide terketmeyide.
Aşk kokan dudakların karşısında,
Direnmeyide.Benim acı çektiğim kadar onun da çekmesi gerekiyordu. İyice ondan uzaklaşıp sesimi yükselterek konuştum.
"Sen ne yapmaya çalışıyorsun?!"
"Naz-"
"Bana Naz deme, demeee!"
"Peki Tuana demem. Ama n'olur beni bir dinle."
"Hayır Çağan hayır."
"Ne yapacaksın şimdi?"
"Can'ın iyi olduğundan emin olduktan sonra eve gideceğim. Seni daha fazla görmek istemiyorum."
Yalan. Çok istiyorum bir kere. Ama onun bunu bilmesine gerek yoktu.
"Peki Can iyi. Şimdi gidebilirsin."
Kırılmış mıydı? Evet kırılmıştı. Ama ben daha çok kırılmıştım.
Hemen Can'ın yanına gittim. Biraz onunla konuştuktan sonra eve gideceğimi söyleyip çıkıyordum ki Can seslendi.
"Tuana, lütfen Çağan'ı dinle. Bilmediğin şeyler var. Sonra pişman olursun."
"Bir ara belki dinlerim."
Deyip çıktım. Hemen bir taksiye binip eve gittim.
Eve geldiğimde Leya'yı arayıp olanları anlattım. Hemen yanıma geldi.
Leya gelince Çağan olayını da anlattım. Sırf Çağan'ı dinlemedim diye biraz kızdı. Sonrada beraber akşam yemeği yaptık.
Yemek yapmak bizim kafa dağıtma şeklimizdi. Akşam olunca tekrar Can'ın yanına, hastaneye, gittim. Can'ı ertesi gün taburcu ettiler.
1 hafta boyunca düzenli onun yanına gittim. Artık ayaklanmıştı. Bir şeyi kalmamıştı. Bu 1 hafta boyunca hep Çağan'ı görmüş ama yüzüne dahi bakmamıştım.
Sabah yüzüme gelen ışıklar ile uyandım. Hızlıca bir duş aldım. Tam odadan çıkacakken telefonuma bildirim geldi. Telefonuma bakınca yazanın Çağan olduğunu gördüm.
Hemen mesaj sayfasına girip mesajı okudum.
"Günaydın Tuana. Seni saat 16.00'da almaya geleceğim. Artık konuşmamız lazım. İtiraz istemiyorum. Sana her şeyi anlatacağım. Sonra seçim senin."
Bu mesajın üzerine kısa bir cevap yazdım. Evet artık gerçekten konuşmamız lazımdı.
"Tamam bekliyorum."
Leya'nın yanına indim. Kahvaltı yaptık. Leya'ya Çağan'ın mesajını anlattım. O da kabul etti. Hatta Çağan'ı affetmemi istiyordu. Ama önce gerçekten onu dinlemem sonra ise bir seçim yapmam lazımdı.
Saat 15.20'de hazırlanmaya başladım. Siyah kot pantolon üzerine beyaz bir tişört giydim. Tişörtün üzerine kırmızı bir oduncu gömleği giydim. Saçlarımı at kuyruğu yapıp odadan çıktım.
"Leya ben çıkıyorum. Görüşürüz."
"Görüşürüz kuzum. Dediklerimi unutma. Bir de birazdan Yağız gelip beni alacak. Döndüğünde evde olmayabilirim."
"Tamam. İyi eğlenceler."
Deyip çıktım. O da gelmiş beni bekliyordu. Ona doğru yaklaştım. Tam o sırada konuştu:
"Hoş geldin Tuana."
"Hoş buldum."
Deyip arabaya bindim. Ardından o da bindi.
Yol boyu hiç konuşmadık. En sonunda gideceğimiz yere varınca Çağan sessizliği bozdu.
"İşte geldik. Burayı beğenmediysen başka bir yere de gidebiliriz."
"Yoo burası güzel."
"Peki hadi girelim."
İçeri geçip en sakin yere oturduk. Çağanla siparişleri verdikten sonra Çağan konuşmaya başladı.
Hahaha bence gene yeterr.
Akşam müsait değilim. O yüzden şimdi attım.
İyi akşamlar... 🩵🩵🩵
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Seçimle Gelen Mutluluk
General Fiction"Onu seçmem yanlış olabilirdi. Ama bana mutluluk onunla gelmişti."