0.6

996 94 111
                                    

BÖLÜM ŞARKISI
Kolpa- Kafam Senden Bile Güzel

08.05.2022-Askeriye
M.T.A

Kısa bir duş aldıktan sonra ağlamam biraz azalmıştı. Üzerimdeki havluyla kendimi yatağa bıraktım o sırada aklıma gelen tek kişi vardı. Sezgi'yi aradım. Saat sabah 6 olduğu için 4. çalıştan sonra Sezgi'nin uykulu sesi geldi.

"Sezgi." Diye mırıldandım ve tekrar ağlamaya başladım. Bu öğrendiklerim ağır gelmişti. "Sezgi, ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Banyo yaptım ama kendimi temizlenmiş hissetmiyorum."

Sezgi bir kaç mırıltı çıkardıktan sonra telefon yüzüme kapandı.

Ağlamaya devam ederken delirmemek için bir şeyler yapmam gerekiyordu.

Üzerimi giyinip saçlarımı kurutmadan topuz yaptım ve askeriyeden çıktım. Bir taksiye atlayıp şehitliğe gittim.

15 20 dakika içinde varmıştım saat 06.30'du. Saçlarımdan enseme sular damlıyordu.

Gözümden artık yaş akmıyordu. Uzun süredir aklıma gelmiyordu, Kabusuma girmiyordu. Ama bu gece ve bundan sonra bir süre daha Kabusuma gireceğine emindim.

Şehitlikte ilerlerken annem ve babamın yanına vardım. Abimlerin mezarına kısaca bakıp önlerinden geçtim ve yanlarındaki mermere yaklaştım.

"Baba." Diye mırıldandım babamın yanına otururken.

"Dayanamıyorum baba."

Rüzgar ve karga sesleri... başka hiç bir ses yoktu.

"Yalvarırım yardım et baba."

Karga sesleri artarken konuşmaya devam ettim.

"Biliyorum, hissediyorum, inanıyorum. Ölmedin. Eğer gerçekten ölseydin cesedin yanmış olmasına rağmen düşmanların bırakmazdı. MİT personeli olduğunu biliyorum. Yıllar önce Hulusi Amcayla konuşurken duymuştum sizi. Abimlerden kaçmak için askeriyede, odandaki dolaba saklanmıştım. Hulusi Amca sana çok kızmıştı. Koskoca Yüzbaşı, omuzlarında bir sürü yıldızı olan 2 metre dev gibi olan babam Hulusi Amca gibi 170 boyunda torunlarıyla atçılık oynayan bir adamın karşısında öyle korkmuştun ki. Tabii o zamanlar Hulusi Amcanın Albay olduğunu bilmiyordum." Burnumu çekip elimi mezar taşında gezdirdim.

"Benim için en yüksek rütbeli asker sendin. Dedemin paşa olması umurumda değildi, sen benim için büyük komutandın." Dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı.

"Bir gün senin gibi Yüzbaşı olabilecek miyim diye sormuştum baba hatırlıyor musun?" Dedim hıçkıra hıçkıra ağlarken.

"Bir kaç yıla olacağım. Selim'le aynı rütbedeyim. Oğuz, Yüzbaşı oluşunu görmeni çok istemişti. 18 yaşıma girmeme bir kaç ay kalmıştı. Yetim hane müdürü abimler beni alabiliyor olmasına rağmen bir sürü prosedür çıkarmıştı, meğersem planı farklıymış. Bir sürü para saymışlar eline. Abimlerin şehit törenine bile katılamadım ben. Gazetelerde Arseller dağıldı mı? Diye haberler yapıldı. Anneme eziyet eden yengelerim beni arayıp öyle aşağıladılarki." Toprağa oturmuş ağlaya ağlaya babama bir şeyler anlatmaya çalışıyordum. Konudan konuya atlamıştım. Geldiğim zaman ne konuştuğumu bile hatırlayamıyordum.

Yanaklarımı elimle silip ayağa kalktım ve yere oturduğum için toprak olan kıyafetlerimi silkeledim.

Annemin yanına geçip mezar taşını öptüm. Aklım karışıktı hemde çok karışıktı.

"Ne yapacağın hakkında hiç bir fikrim yok..." diye mırıldandım.

Annemin mezar taşının yanına oturmuş öylece toprağı okşuyordum. Gelen geçen insanlar bana deliymişim gibi bakıyordu. Artık konuşmak bile istemiyordum, ağlamak istemiyordum, kalkmak yürümek istemiyordum.

KIDEMLİ ÜSTEĞMEN (DÜZENLEMEYE GİRDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin