Taksiden indim ve Damlanın beni kapıda karşıladığını gördüm daha sonra bakış açıma başka bir canlı girdiğinde duraksadım beyaz tüyleri ve yeşil gözleri olan kedi bana bakmaya başlamıştı sessizliği Damla bozdu "Hoş geldin tatlım" Yüzünde kocaman gülümsemeyle bana sarılırken bende ona " Hoş buldum" Dedim kedi bizi umursamadan içeri doğru gittiğinde bende Damlayla beraber içeri girdim "Bişey ister misin çay kahve falan" " Aslında kahve olabilir şekerli ve- " Sözümü kestiğinde diğeceği şeyi merak etmiştim "Sütsüz dimi" Kafamı olumlu anlamda salladım ismini bilmediğim kedi çoraplarımla oynarken ben onun tüylerini okşuyordum Damla tekrardan yanımıza geldiğinde konuşmaya başladık "Söyle bakalım Nil neden burdasın" "Sevgilimde kalıyordum ordan buraya geldim işte" gözlerini devirdi sanki hikaye ona klasik gelmişti "Peki şimdi ne yapmayı planlıyorsun" "Sonra düşüncem Bide lavabo nerde acaba" "Soldan 4. Kapı bulamazsan bana söyle" soldan 4. Kapıya girdiğimde burası lavabo değildi
Siyah Melekten
Bilinmeyen : Sen ne yaptığını sanıyorsun
Siyah melek : Naptığım seni ilgilendirmez
Bilinmeyen : Ayağını denk al kara melek
Siyah melek : Haha komiksin
Bilinmeyen : Alev Yıldırımın ölüm haberini duymak istiyorum
Siyah melek : O iş bende
Bilinmeyen : En son o cümleyi söylediğinden bugüne bilmem kaç ay geçti
Siyah melek : Bana güvenmiyorsan Nilsu yada gidebilirsin
Bilinmeyen : Sana aşığım be Siyah tanrıça
Siyah melek : Salaksın tatlım
Nilsu
"Damla damla" Damla alel acele yerinden kalktı "Noldu" Telaşlandığı belliydi "Tuğra beni çağırıyo" Tebessüm etti "E ne duruyorsun o zaman hadi koş" Damlanın sözleriyle koşmaya başladım bana sahilin orda olacağını söylemişti sahile geldiğimde bir kayalığa oturmuş beni bekliyordu ses çıkararak yanına ilerledim ve kayalığa oturdum "Selam katil" Benden tarafa baktığında yeşil gözlerinde bir gezintiye çıkmıştım bile fakat yolu bilmeyen her zaman kaybolurdu "Neden kaçtın ateş böceğim sana kötü mü davrandım" Kafamı iki yana salladım "Hayır bana kötü davranmadın davranamazsında katil olmana rağmen bana iyi davranan nadir kişilerden birisin" "Sana tek bir soru sorucam ve olumsuz yanıt alırsam uzaklaşıcam senden çıkmıcam bir daha karşına" "Unutma katil benim hakkımda her şeyi biliyorsun fakat merak ettiğin bişey varsa sor içinde kalmasın" derin bir nefes aldı ve verdi "Beni seviyor musun Ateş böceği sana o küçük kızken vuruldum ben o günden bu gune hayatımda olan en iyi şeysin varlığınla beni mest ediyorsun başımı döndürüyorsun anlayamıyıyorum nasıl yapıyosun ama beni delirtiyorsun yinede seni sevmiyorum dersen anlayışla karşı-" Daha fazla dayanamadım ve sarıldım bu kadar güzel konuşması beni kalbimden yaralıyordu aslında o gün benim için bin yıla bedeldi içimde mevsimler değişiyor fırtınalar kopuyor onun kollarında olmak en güzel şeydi şu boş hayatta kokumu içine çektiğini fark ettim "Karamelli bişey misin sen" gülümsedim bende onun kokusunu içime çektim "Hayır peki sen naneli bişey misin" Kokusunun naneli olması beni şaşırtmıştı sırf ben naneli şeker seviyorum diye naneli şampuan ve parfüm mü kullanıyordu bu salak ayrıldığımızda "Katil seni seviyorum sanırım" bu sefer kahkaha atmaya başladı "Gülme lan ilk defa aşık oldum belki" "Yiğit vardı noldu ona" "Hahaha dövmüşsün ya çocuğu bide soruyo ya" eliyle bana dokunduğu anda kendimde bir ıslaklık hissettim bravoo denize düştüm ve şimdi o katil ve mağara adamı bozuntusu karışımı şey beni kurtarmalı çünkü yüzme bilmiyorum ben denizin içinde çırpınırken denize birinin atladığını gördüm katil tüm ihtişamıyla bana doğru gelirken ben yorgun düşmüştüm ve aşağı doğru süzülüyordum katilin elimi tutmasıyla umutsuz kalan bedenim tekrardan canlanmıştı umut hiç olmamıştı bir gram umut beklediğimizde bile katilin belimi tutmasıyla vücudumun irkildiğini hissettim ben nolduğunu anlayana kadar çok geçti katilin zehirli dudakları dudaklarıma mühürlenmişti bile yanlız tek bir sorun vardı nefes alamıyordum katil bunu fark etmiş olacak ki beni hızlıca denizin üzerine çıkarmıştı bana belimden destek verdiği için batmıyor ve yüzü yordum "Salak mısın katil bırak beni" "Senle şimdi Ölmek istemiyorum ama daha lale olcak-" bacak arasına tekme yediğinde susmuştu karaya geldiğimizde sırılsıklamdı ve nedensizce yağmurda yağıyordu "Harika bir bu eksikti dimi" belimden tutarak kendine çektiğinde "Gözlerinin rengi ne renk katil" güldü "Siyah" dizine yavaşça vurdum "Yalancı yeşil gözlerin"" "Sadece sana siyah bu gözler biliyorsun dimi" beni bıraktığında siyah bir araba gelmiş ve bizi almıştı "Ne bu Tuğrayı alınca içinden bide bonus olarak Eray mı çıkıyo yapışık ikiz mısınız siz oğlum" onlar gülerken ben söylenmeye devam ediyordum "Hayır yani dışardan biri bizi görse Tuğrayla Erayı sevgili sanar" Eray Tuğraya doğru yaklaştığında "E Yuh ama yani sizde" dedim gözlerimin açılması ve ansızın bağırmam ikisinide güldürmüştü "Gülün gülün siz daha sonra mezarıma gül koyarsınız" İddaalı konuştuğum için herkes önüne dönmüştü katilin evine geldiğimizde ilk ben inmiştim Arkadan Tuğranın gelmesiyle dahada hızlanmıştım Tuğra koluma yapışınca durmak zorunda kalmıştım "Ateş böceği yapma evin burası ayrıca Çağan dan izin aldım ve şu çakma sarışınında haberi var" "Ona nasıl haber verdiniz vay anasını biz ona ulaşmak için 40 takla atalım elin katili gelsin şıp diye ulaşsın helal lan" baş selamı verdi ve eve beraber girdik o özlediğim koku içime sinmişti "Katil uykum var uyuya bilir miyim" Yanaklarımı sıkarak "Ay benim böceğimin uykusu mu gelmiş bu kadar güzel olmanızın sırrı bu mu yoksa öğlen uykusu mu" elimle omzuna geçirdim ve üst kata çıkmaya başladım "İstediğin odaya gir tatlım istersen banyoda bile kala bilirsin hepsi senin zevkine göre tasarlandı" "Katil sen katilsin odalırın ne renk pembe mi en sevdiğim renkte" "İstersen bak güzelim" Bir katilin evinin genelde siyah tonlarda olması gerekmez miydi Banyoya girdiğimde pes pembe olduğunu gördüm daha çok koyuydu ama çok güzel görünüyordu sarhoş olduğum günde buraya gelmiştim fakat o güne dair neredeyse hiç bişey hatırlamıyordum mutfağa girdiğimde oranında neon pembe olduğunu gördüm hızımı alamadım ve katilin odasına girdim onun odasıda beyazla karıştırılmış bir pembe ydi "Yok artık" Dedim içimden söylediğimi sandığım kelimeler ağzımdan dökülünce arkadan bir kahkaha sesi gelmişti katil tam sürat hedeften şaşmaz bir şekilde bana gelmeye başlamıştı 2 adımda yanıma ulaşınca ilk aklıma gelen soruyu sordum "Katil ayak numaran kaç yahu" "41 seninki kaç" "Davar kızlara ayak numarası sorulmaz odun ya" "Yanlız odunum falanda tek sana yanıyorum be ateş böceğim" ben balkona doğru hareket etmiştim bile "Seni seviyorum" dedim aklımdan geçen ilk cümleyi söylemiştin "bir insana seni seviyorum demek onu sevdiğin anlamına gelmez" bu adamın karizması da neydi böyle beni benden alıyor götürüyordu "Acımasız bir katilim fakat benimde bir kalbim var ateş böceği" o arkasına bakmadan giderken ben arkamı dönmüştüm ve çığlığı basmıştım ıslak kıyafet saçlarımın ağırlığı ile yere çöktüm Tuğra anında yanımda belirmişti kekeliyordum dizlerim ve ellerim titriyordu "k-k-atil o-rda" "Evet ne var orda ne gördün hadi söyle" "Ceset" Dedim tek kelimeydi fakat beni ve Katili mahveden bir kelimeydi dikenleri vardı sanki batıyordu bize ait olan ceset evimdi benim ve ona şu cümleyi söylemiştim "Ev hiçbir zaman 4 duvar 1 çatı değildi" şimdi ona söylediğim cümle şuydu "Boş versene sonuçta sarsılmadan başıma yıkıldı evim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Böceği
Science FictionNilsu küçükken polis kılıklı bir seri katil görmüştür yıllar geçmiş Nilsu büyümüştü ama o içindeki çocuğu büyütememişti Nilsu nun her zaman peşinde olan seri katil Nilsuyu asla bırakmak istememişti