Evine hoş geldin ateş böceğim bu sözleri artık beni sinirlendirmiyordu eğer eski Nilsu burda olsaydı o lanet katilin karşısına geçip sen hayırdır evim falan demeliydi fakat şuanki Nilsu katile tebessüm ediyordu hatta söylemesi güç belki ama bu söz benim hoşuma bile gitmişti katilde benim yanıma gelmişti çoktan benim sesim yokmuş gibi ona bakıyordum konuşamıyordum çünkü eğer konuşursam kekelemeye başlıcaktım "Ateş böceği bişey diyicek misin" o an elime düşen göz yaşımı gördüm ağlıyor muydum peki neden ki o katil benim hayatımı mahvediyordu ve ben onun için göz yaşları döküyordum "A-Annem nerde katil" elinin biri yanağımı bulunca ürperdim eli sıcacıktı bir yuva gibi "Annen güvende sen şu sözleşmeyi imzalada gerisi boş" bana doğru uzattığı sözleşmeye baktım sadece katilin ateş böceği olmayı kabul ediyorsan imzala diyordu bu soktuğumun kağıt parçasını imzalamazsam annem ölebilirdi o yüzden kalemi istedim ve hızlıca imzaladım katilin gözündeki mutluluk ve benim gözümdeki saf sevgi birleşince ortaya biz çıkıyorduk işte Katil bana elini uzattı hiç düşünmeden tuttuğumda göz kırptı ve siyah bir arabaya bindik araba ilerlerken konuşma taraftarı değildik ama gözlerimiz kesinlikle konuşuyordu başını benim omzuma yasladığında kalbim sanki yerinden çıkıcaktı araba durduğunda biraz öne doğru savrulsakta sonra merakımdan camdan dışarı baktım bara gelmiştik gözlerimi Tuğra ya döndürdüm arabadan indiğimizde Tuğra beni Bara doğru sürüklüyordu bara girdiğimizde şaşkındım çünkü burda kimse yoktu "Ateş böceği benimle bir dansa lütuf eder misin " arkadan şarkıyı açtığında şaşkınlığım arttı "İyide ben dans etmeyi bilmem katil" "Kendini bana bırak parlayan yıldızım hadi" derin bir nefes aldıktan sonra Tuğra ya doğru koştum ben bir elimi onun omzuna atarken o diğer elini belime yerleştirmişti ben dans ederken o sadece beni tutuyor gibiydi tabi Tuğranın ayakkabısına 350 kere bastığımı saymazsak olur o kadar "İçecek" kafamı iki yana salladım daha önce bir iki kere Su ve Alev yüzünden bara gelmiştim ama o zaman yanımda Selim Çağan Efe falan vardı şimdi bir katil var Tuğra elinde iki içecekle geldiğinde şaşırdım "Sağır mısın katil" güldü "Dur bir ön yargıyı bırak bu içecek senin sandığın gibi alkollü değil ve ayrıca içinde naneli şekerde var" göz kırptığında elinden bardağı aldım ve teklemeye çalıştım fakat ilk yudumda ağzıma gelen o kötü tatla beraber neredeyse tükürecektim "Yavaş ol güzelim elinden almıcam merak etme" içeceği içerken vücudumun uyuştuğunu fark ettim "Katil bana ne içiriyor sun" gözlerini devirdi "Uyuşturucu içiriyorum ya kızım sen anlamadın mı beni sana zarar vermem ben hemde asla" dediklerine inanmak istiyordum katille sadece bir kaç saattir beraberdik fakat o benim kalbimin en özel yerindeydi içtiğim şey zehirli bişeymiş gibi dursa da içmeye devam ettim başım dönmeye başladı midemin de bulanmasıyla Tuğra ya tutundum "Tuğra çok kötüyüm beni evime götür lütfen" Tuğra yla beraber arabaya doğru gidiyorduk ki benim adımlarım gerilemeye başladığında Tuğra beni kucağına aldı ve arabaya binip oradan uzaklaştık şuan arka koltukta Tuğranın dizine yatıyordum "Katil" kafasını benden tarafa çevirdi hemen "Ateş böceğim" yüzümdeki gülümseme yerimin rahat olduğunu gösteriyordu "Sen Şimdi Yiğit'i öldürdün mü" söylediğim şeye kahkaha atarken Tuğra bana ne içirdi yse şimdiden pişman olmuştu "Daha ölmedi güzelim ama öldür dersen öldürürüm senin emrindeyim her zaman" Elimli yanağına doğru götürdüm "Sencede biraz fazla gecikmedik mi sevgilim" kafasını olumlu anlamda salladı "Geciktiğim için özür dilerim bebeğim çok mu geciktim beni özledin mi" "Hemde çok özledim katil seni bekledim o kadar zaman hiç gelmedin o yeşil gözlerini göstermedin bana" söylediğim şeylerin etkisinde kalan Tuğra elimi daha fazla sıkmakla yetindi "Evine geldik ateş böceği hadi gel" beni tekrardan kucakladı ve arabadan çıkardı açık hava bana iyi geliyordu "İyide burası bizim evimize pek benzemiyo" Gerçekten hiç benzetemediğim bir eve gelmiştik şuan alkolün etkisinde olmamı zaten anlamıştı da unutkanlık nereden gelmişti "Burası senin veya benim değil bizim evimiz" bana sarıldı "Benim tüm evlerimden en güzel olanısın" biz eve doğru ilerlerken yine o sözünü mırıldandım yakında kollarımdasın Tuğra ya bakılırsa çok mutluydu ev gayet güzeldi ve büyüktü burda kaç kişi öldürdün acaba Tuğranın yüzü bana döndü "Genellikle evimde insan öldürmem ama abimi evde öldürmüştüm" benim ağzım açık kalmışken Tuğra hakkında düşündüğüm güzel tüm şeyler saniyesinde değişti "Abi bu kız kim yeni öldürceğin kişi mi" kafamı sola doğru çevirdiğimde Tuğradan küçük olduğu belli olan siyah saçlarıve bir katil olacakmış gibi bakan gözleri beni ürkütmeye yetti "Aylin boş konuşma artık yeter o benim kurbanım değil sevgilim şimdi git" kendimi gösterdim "Aynen öyle bebeğim defol" kız bana yaklaştığında yüzünü ekşiterek geri çekildi "Abi naptın kıza kaç bardak içtiği belli değil bunun" Tuğra gözlerini devirdi "Hadi Aylincim hadi tatlım çekil yolumuzdan bizim biraz işimiz var" Ayline baktım ve "Ya üzüldün mü çen kıyamam kızım ayağını denk al o benim kocam peki ya sen metresim falan mısın" Aylin sizinle uğraşamam der gibi baktıktan sonra aşağı indi bizde yukarı çıktık Tuğra beni bir odaya getirdi "Burası tam olarak ne katil" gülümsedi "Burası senin odan bebeğim" Bir gözüm kapanmıştı bile "he he okey anladım ben" "Ateş böceğim ne anladın banada söyler misin" "Tabiki de beni kaçırdın salak değilim Katil" "Çünkü aptalsın sevgilim ve ben aptal olan bu kıza aşığım" ben yatağa doğru ilerlerken Tuğra düşmeyim diye bana yardım ediyordu yatağa uzandığımda mırıldanmaya başladım "Tuğra eğer ben ölürsem kızın olursa ismini Lale koy eğer erkek olursada Çağan koy olur mu" Gözlerinin dolduğu belliydi " Seni sadece Tanrı öldüre bilir sevgilim onun dışında kimse sana zarar veremez seni yaşatıcam sen benim yuvamsın ve ben hiç enkazda kalmadım" bu sözleri bana çok güzel gelmişti bian onun yuvası bendim Peki ya o benim neyimdi sevgilim hayatım yuvam belki şuan değil ama ilerde kesinlikle saydığım şeylerden biri olucaktı gözlerim kapandı yakında kollarımda olucaksın doğruydu söylediklerini yerine getiriyordu şuan onun evinde onun yatağında yatıyordum ve uyku beni içine çekiyordu bir süre sonra direnmenin gereksiz olduğunu düşündüm ve kendimi uykunun kollarına bıraktım sonrası koca bir hiçti uyumuştum uyandığımda Tuğra yanımda yoktu ben etrafa bakınırken odaya Aylin girdi "Boşuna aranma yok abim" Sarhoşken bile Aylin'i sevmezken şimdi nefret etmiştim yataktan kalktım üstümü düzelttikten sonra kapıya yöneldim Aylin bir kaşını kaldırmış bana bakıyordu Kapıdan geçerken kulağına fısıldadım "Beni öldürcekmiş gibi bakan o gözlerini yuvalarından çıkarırım" Sonrada Ayline omuz attım ve kapıdan dışarı kendimi attım zordu nefes almak bile zordu şu anda yaşamak bile zor geliyordu bana telefondan mesaj lar gelmeye başlamıştı bile Çağanın en üstten nerdesin sen mesajını gördüm Selim ve Efe Kumsalda olduklarını belli eden bir fotoğraf atmıştı Alevde ordaydı Su ise bana kumsala gidiyoruz sende gel yazmış ve konum atmıştı aklımda olan tek şey Şuan da nereye gidicek olmamdı Tuğranın evine gidemezdim Aylinle kesin kavga ederdik Eve gitsem herkes nerdeydin derdi o halde geriye tek seçenek kalmıştı Damla ona gidicektim telefonumdan Damlaya mesaj yazdım
Nilsu : Damla sana gelebilir miyim çok ihtiyacım var lütfen
Damla : Olur tabi gel
Damlanın bana hemen mesaj yazması şaşırtıcı olsada şuan onu düşüncek vaktim yoktu yoldan geçen en yakın taksiye bindim ve Damlanın bana atmış olduğu konumdan evini taksiciye tarif ettim
YAZARDAN
Ateş böcekleriii noldu biliyor musunuz dershanede ki matematik hocam benim yazdığım kitabı gördü ve o ne dedi of ya en azından anlayışlıymış bakmak istediğinde de direk hayır demem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Böceği
FantascienzaNilsu küçükken polis kılıklı bir seri katil görmüştür yıllar geçmiş Nilsu büyümüştü ama o içindeki çocuğu büyütememişti Nilsu nun her zaman peşinde olan seri katil Nilsuyu asla bırakmak istememişti