Omfgg 4. bölüm müüü şaka mıııı??? Bu bölümde Wooyoung'a da San'a da çok hak vericeksiniz. İkisi de bi yerde haklı. Of ağlıcam ikisine de çok aşığım. San gibi birini bulamazsam ölümüne bekarlıktan devam✌️ anyway Choi yazarınız size iyi okumalar diler🤍🤍🤍
~~~~~~~
İki saatin ardından Wooyoung duygusuz ve kıpırdamadan koltukta otururken Eric de hemen yanında Jiwoong'la oynuyordu. Wooyoung aklını oynatmak üzereydi. Neydi bütün bunlar? Wooyoung delirsin ve bu bahaneyle velayeti Eric alsın diye oynanılan bir oyun muydu? Aklına bundan başka bir şey gelmiyordu. Şizofrenin tekiyle aynı evdeydi. Her şeyin bir kabus olmasını diliyordu içinden defalarca.
"Hey, Wooyoung. Neden bize katılmıyorsun? Jiwoong seni çok özlemişti oysa."
Wooyoung kafasını hafifçe Eric'e çevirmişti. İçinden yüzünü parçalara ayırıp vücudunu delik deşik edip derisini yüzmek istiyordu ama tek yaptığı Jiwoong'u kucağından almak olmuştu.
"Siz biraz Jiwoong'la oynayın baba oğul, ben de duş alıp geliyorum. Bugün epey terledim."
Wooyoung hiçbir şey dememişti Eric yukarı çıkarken. Eric yukarı çıktıktan sonra Wooyoung da hemen arkasından gitmişti. Bir şeyler yapmalıydı. Eric duş almak için banyoya girdiği gibi çok sessiz hareketlerle odaya girmişti. Çekmecelerden çok acil ihtiyacı olabilecek eşyalarını almıştı. Küçük bir el çantasına yerleştirip aşağı inmişti. Jiwoong için bir miktar para ve kıyafet aldıktan sonra arabalardan birinin de anahtarını çantanın içine atmıştı. Çantayı arka bahçeye koyduktan sonra San'ı aramıştı.
"Alo San, lütfen bir şey demeden beni dinle. Evin konumunu attığım anda evden çıkıp buraya gelebilir misin? İnan hiç bu kadar zor durumda kalmamıştım. Çok ihtiyacım var. Gece yarısı bana yardım etmen lazım. Sana saati gelince konumu atacağım. Lütfen bana yardım et. Başka kimsem yok yemin ederim. Yemin ederim hiç kimsem yok senden başka."
"Tamam Wooyoung, sakin ol öncelikle. Sen bana konum atar atmaz sana yardıma geleceğim. İnan bana yanında olacağım."
"Teşekkür ederim."
Telefonu kapattıktan sonra hızla aramayı silmiş ve hiçbir şey olmamış gibi Jiwoong'la oynamaya başlamıştı. 2 dakika dahi geçmeden Eric duştan çıkıp aşağıya gelmişti.
"Yumurcak, hala uyumadın mı sen?"
"Uyku vakti henüz gelmedi. Ondandır o."
"Bugün bir tık erken uyuyabilir bence. Ha yakışıklı? Baban çok özledi babayı. Bize biraz izin vermeye ne dersin?"
Eric Jiwoong'u Wooyoung'tan alıp hoplata zıplata odasına götürmüştü. Çok geçmeden onu yatağına bırakıp iyi geceler dileyerek gelmişti Wooyoung'un yanına. Ayakta duran genç adama yaklaşıp sıkıca sarılmıştı tekrar. Uzaklaşıp yüzünü avuçları arasına koymuş ve Wooyoung'un yüzünde gezdirmişti gözlerini.
"Seni gerçekten çok özledim. Sen de beni özledin değil mi?"
Wooyoung zoraki gülümsemeyle başını sallamıştı yalnızca.
"Biliyordum. Beni hep sevdin değil mi? İnanmayacaksın belki ama ben de seni hep sevdim. Sadece sevgini test ettim diyebilirim. Ve sen testi geçtin. Eğer dün akşam evde kalmayı seçseydin kapı dışarı edecektim ancak sen bana olan aşkından beni bir başkasıyla görmek istemediğine karar verip doğru olanı yaptın."
Alnına öpücüğünü kondurduktan sonra dudağına yönelmişti. Wooyoung karşılık vermeyince dudağını ısırmıştı. Wooyoung anın şokundan çıksa da travmaları tetikleniyordu. Ona karşılık verirken gözünden yaşlar akmaya başlamıştı. Ondan gerçekten nefret ediyordu. İğreniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yan Benimle | WooSan
أدب الهواةWooyoung şimdilerde ondan nefret eden bir adamla birkaç yıl öncesinde çok severek evlenmişti. Şimdi ise hayatı ve çocuğu arasında bir seçim yapmaya zorlanıyordu. Wooyoung'un sürekli gittiği cafede bir çalışan olan, aynı zamanda Wooyoung'un kalbine...