Vay be... Final oluyor... Güzeldi bee. Severek yazdım ve 12. bölümü gerçekten çok kötü bi psikolojiyle ağlayarak yazmıştım. Bu bölümü ondan 5 gün sonra yazmaya başladım ve şimdi de hastalıktan ölüyorum✌️☠️ anyway guys. Taslakta onlarca kitap duruyordu. Geçen gün temizleme yaptım. 10'a yakın sildim. 10'a yakın hala duruyor. İçlerinden birini seçip onu paylaşacağım finalleri yayımladıktan sonra. Sizi seviyorum. Okuduğunuz için oy ve yorum atmış olanlarınıza oy ve yorum için çok teşekkür ederim. İyi ki okudum dediğiniz bir fic olsun isterim. Umarım da öyle oluyordur ficlerim. Omg sizi seviyorum gerçekten...🤍🤍🤍
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Evlilik teklifini edişinin üzerinden 3 ay geçmişti. İkili düğün hazırlıklarına başlamıştı. Wooyoung hiç olmadığı kadar heyecanlıydı. San belli etmek istemese de ondan daha heyecanlıydı. Sonunda sevdiği adam resmiyette de onun oluyordu. Daha ne dileyebilirdi ki?
Wooyoung erkenden kalkıp derse gitmişti. Bu haftaki son dersiydi. Diğer derslerini iptal etmişti düğünleri için. Bu yüzden bugün oldukça yoğundu. O dersteyken San da Jiwoong'laydı. Baba - oğul gezintisine çıkmışlardı kahvaltılarından sonra. Market alışverişini de yaptıktan sonra Yunho ve Mingi ikilisiyle buluşmuşlardı.
Mingi "Hoşgeldiniz, hoşgeldin paşam. Of çok özledim seni."
Mingi Jiwoong'u dizlerine oturtup onunla konuşmaya çalışıyordu. Yunho da San'la düğün hakkında konuşmaya dalmıştı. Eksiklerin listesini tamamladıklarını eleyerek çıkarmışlardı. Son 1 hafta bunlarla uğraşacaklardı. Seonghwa, Hongjoong ve kızları hala tatildelerdi. Bu yüzden onlara telefon üzerinden bir şeyleri danışıyorlardı. Jiwoong'un sadece San'a değil diğer üyelere de alışmış olması çok iyi olmuştu. Bu sayede kargaşa da harap olmamış olmuştu.
"Yeosang ve Jongho grubu ayarlayacaklar onda sıkıntı yok. Kıyafetleriniz için provanız var, dans için provanız var. Dekorlar ben ve Mingi'de. Biz onu hallettik say. Olacak olacak sakin ol sen."
"Çok heyecanlıyım lan, içim içime sığmıyor. Wooyoung'a belli etmemeye çalışıyorum ama harbiden bayılacak gibi hissediyorum. Sonunda lan."
"Heyecanını yesinler. Tatlı heyecanlar bunlar. Darısı bize diyelim."
"Mingi bayılır bu arada."
"Buna adım kadar eminim."
İkili kendi aralarında gülerlerken Mingi Jiwoong'la beraber parka karışmıştı. Akşama doğru hava biraz soğumaya başlayınca ayaklanmışlardı. O sırada Wooyoung aramıştı.
"Efendim sevgilim."
"Benim dersim bitti. Sen mi gelip alırsın ben geçeyim mi eve?"
"5 dakikaya kapıdayım."
"Tamam o zaman. Bekliyorum."
"Bekle bakalım."
Telefonu kapatıp arkadaşlarıyla vedalaşmış ve Jiwoong'u da alarak arabaya binmişlerdi. Çok geçmeden varmışlardı da.
"Hoşgeldiniz."
"Asıl sen hoşgeldin. Keşke içerde bekleseydin. Ellerin buz gibi olmuş."
"Ya içerde bekleyecektim ama bir kere dışarı çıkınca kapı kapandı. Şifreyi de bilmeyince kaldım kapıda."
"Oy ölürüm sana. Kaloriferi açayım ısınır şimdi."
San kaloriferi açarken Wooyoung arka tarafta bebek koltuğuna oturtulan oğluna dönmüştü. İkili arasında tatlı konuşma sürerken arabayı çalıştırmış ve kısa sürede eve varmışlardı. Wooyoung üzerini değiştirdikten sonra Jiwoong'a duş aldırmış ardından da uykuya götürmüştü. Yarım saat kadar sonra uyutmuş ve odadan çıkmıştı. Salonda koltukta oturan sevgilisinin yanına gelip kolunun altına girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yan Benimle | WooSan
FanfictionWooyoung şimdilerde ondan nefret eden bir adamla birkaç yıl öncesinde çok severek evlenmişti. Şimdi ise hayatı ve çocuğu arasında bir seçim yapmaya zorlanıyordu. Wooyoung'un sürekli gittiği cafede bir çalışan olan, aynı zamanda Wooyoung'un kalbine...