0.8

156 16 15
                                    

Omfg... 2456 kelime oldu millet. Okuması çok zor ama güzel bir bölüm oldu. Bir sonraki bölümde biraz kızışacak. Eric'in durmaya niyeti yok ama Wooyoung'un da yok. Bu yüzden çatışmalı olacak biraz. Anyway, çok tatlı bir son oldu ağlıcam. İyi okumalar bebeklerim😭🤍

~~~~~~~~

Ertesi sabah Choi San erkenden kalkıp işe gitmişti. Wooyoung onu uğutladıktan sonra Seomghwa'nın gelmesini beklerken iş ilanlarına bakıyordu. Artık bir yerden başlamalıydı.

Öğretmenlik diploması vardı ancak Jiwoong'tan dolayı pek de yanaşamıyordu. Belki Jiwoong'la beraber gidip gelebileceği bir iş bulurum umuduyla bakıyordu ilanlara. O sırada Seonghwa gelmişti zaten.

"Hoşgeldiniz, hoşgeldin prenses."

"Hoşbulduk, gel üzerini çıkarayım senin."

Seonghwa gözü her tarafı kapalı kızının üzerini çıkarmıştı.

"Nasılsın, ne yapıyorsun?"

"İş ilanı bakıyordum."

"Çok iyi, hadi beraber bakalım. Babacım sen de yanımızda durur musun?"

"Olur, resim çizebilir miyim?"

"Tabii ki, çantanı getir bana."

Küçük kız çantasını alıp gelmiş ve Seonghwa'ya uzatmıştı. Seonghwa çantadan resim defteri ve boya kalemlerini çıkarıp masanın üzerine koyunca küçük kız oturup bir şeyler karalamaya başlamıştı. O sırada Wooyoung Mingi'nin dün Jiwoong için aldıklarının yanı sıra getirdiği pastayı dilimleyip getirmişti.

"Bir şey mi kutlandı?"

"Hayır, dün Mingi Jiwoong için biraz alışveriş yapmış, gelirken pasta da getirmişti. Yemeyi unutunca bize kaldı."

"İyi olmuş aman. Neyse konuyu dağıtmayalım. Şimdi bir sorum var. Sen üniversiteyi bitirebildin mi?"

"Evet, öğretmenlik diplomam var. Sınıf öğretmenliği."

"E süper bu. Hemen öğretmenlik ilanlarına bakalım."

"Jiwoong için sıkıntı olur diye pek sıcak bakamıyorum. Onu kime bırakacağım? Okula götüremem."

"Bu da soru mu canım, bizimkiler ne güne duruyor? Birkaç saat idare etsinler işte. Merak etme hepsi iyi bakıyorlar. Denendi onaylandı."

"Yok ondan şüphe etmiyorum zaten. Yeterince yük olduğumu düşünüyorum. Bence daha fazlası artık aşar beni."

"Ne? Ne yükü? Saçmalama istersen. Hayır canım, yük falan çok ayıp. Biz sana yeni hayatını kurman için yardımcı oluyoruz o kadar. Sakın böyle düşünme bir daha."

"San da öyle söyledi. Ama olmuyor, yani hep siz bana destek oluyorsunuz, hep siz bana iyi geliyorsunuz. Daha doğru düzgün tanışmadık bile. Elinizden geleni yapıyorsunuz bizim için. Bense sadece günden güne size yük oluyorum."

"Böyle düşünmen beni çok üzdü. Eğer başka şartlar altında tanışmış olsaydık eminim ki senbütün bunların karşılığını misliyle yapardın, ancak biz bunu istediğimiz için yapmıyoruz. Biz birinin hayatını kurmasına yardımcı oluyoruz. Sana iyi gelmeye çalışıyoruz ve sen de bize iyi geliyorsun. Jiwoong da aynı şekilde. Baksana hep bir aradayız. Bunu sağlayan sizsiniz. Aramızdaki bağı tekrar kuvvetlendiren sizsiniz. San'ın duygularını bize açmasını sağlayan ilk kişisin, San'a bu kadar iyi gelen ilk kişisin. Resmen San'ı hayata bağladın be. Sadece güçlü bir baba değil güçlü birisin de."

Wooyoung Seonghwa'nın dedikleriyle gülümsemesini gizleyememişti.

"Hah, şöyle ya. Gülümse, gül hep. Bana bak sen sadece sevgiline mi gülüyorsun yoksa? Öyleyse trip atıyorum hemen."

Yan Benimle | WooSanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin