Yıllar Önce Düşen Ateş

133 57 1
                                    

Keyifli okumalar dilerim. 🔥

Aldığım nefes ciğerlerime battığında sabitlediğim elimden destek alarak yattığım yatakta dönerek sırtüstü uzandım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aldığım nefes ciğerlerime battığında sabitlediğim elimden destek alarak yattığım yatakta dönerek sırtüstü uzandım. Ağrıdan kasılan vücudum henüz birçok işlevi yapmam için engel olsa da direnmek için üstün bir çaba sarf ediyordum.

Ağrılardan çok düşünceler yoruyordu aslında aciz bedenimi. Bitmek bilmeyen, sürekli üstüne üstüne koyulan, beni dipsiz bir kuyunun sonsuzluğunda hapseden düşünceler...

Hala hastanede olmam gerekirken diretmelerim sonucu dün taburcu olmuştum, orada geçirdiğim her dakika eski hastane günlerimi hatırlatıyor kabuk tutmuş yaralarımı deşiyordu.

Yatırıldığım günden bu yana benimle ilgilenen ve evde de aynı özeni gösteren doktor ve hemşireler dışında konuştuğum pek de kimse yoktu. O günden sonra kimseyi görmemiştim, görmek istememiştim. Ara sıra Alparslan geliyor ve bir konuşma açma umuduyla sorduğu soruları kestirip atarak kısa cevaplar veriyordum, çoğu zaman onunla konuşmak bile güç geliyordu. Kabuğuma çekilmiş gibiydim.

Arkasından iş çevrilen biri olarak verdiğim haklı bir tepkiydi bu. Canım yanıyordu, hem de çok. Ne yaparsam yapayım içim asla soğumuyor aklımın hep bir kenarındaki konuşmalara karşı koyamıyordum. Sürekli olarak bu hayatı boşuna yaşadığım ve ömrümün bir yalandan ibaret olma düşüncesi beynimi kemiriyordu. Tabi bir de katlandığım onca eziyetin bir hiç uğruna olması.

Çalınıp aralanan kapıyla düşüncelerimden ani bir çıkış yaşarken kaldırdığım başımla içeri kimin girdiğine baktım. Doktor Koray Bey ya da hemşire Ahu Hanım'ı görmeyi beklediğim sıralarda kapı ve pervaz arasında takılı kaldığım iki çift göz ilişti. Cansu ve Enes.

Farkında olmadan çatılan kaşlarımla yüzlerine bakmayı sürdürdüğüm sıralarda çekingen bir tavırla odanın içine girdiler. Dağılmış yüzleri ve yorgun bedenleriyle en az benim kadar halsiz olduklarını gördüğümde içimde anlam veremediğim tuhaf bir burkulma yaşandı. Ne yaparsam yapayım onlara ne kadar kızsam da aramızda hissettiğim ve koparıp atamadığım bu bağ kendimi yenilmiş hissettiriyordu.

''Eslim, nasılsın?''

Sorduğu soruyla sessiz kalırken kapatıp açtığım gözlerimle derin bir nefes aldım.

''İyiyim.'' Bir anlık duraksadığımda içimdeki o dürtüye karşı koyamadan yeniden konuştum. ''Siz nasılsınız?''
Ne cevap vereceklerini bilemez halde şaşıp kaldılar, muhtemelen onlarla konuşmayacağımı düşünülmüşlerdi. Dakikalar öncesine kadar bende öyle düşünüyordum...

Aralı dudaklarını kapatarak başını milimlik hareketlerle hızla salladı Cansu. ''İyiyiz.'' Başını çevirerek bunu teyit etmek ister gibi baktığında tıpkı onun gibi donakalıp şaşalayan Enes abi onayladığını belirten bir ifadeyle konuştu.

''İyiyiz, iyiyiz. Biz şey diyecektik, ne diyecektik?''

''Biz aslında, biraz konuşalım mı?''

''Ama iyi değilsen yorgunsan bekleriz.''

ESLİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin