GERÇEKLER

10 5 0
                                    

GERÇEKLER


"Korkunun kaynağı gelecekte yatar. Kim gelecekten kurtulmuşsa, korkacak hiçbir şeyi yoktur."

Milan Kundera

Akay, elinde kaybedebileceği hiçbir şey kalmayınca aklının yatmadığı, içine sinmeyen şeylerin daha çok üzerine gitmiş belki de hayatında yaşayıp yaşayabileceği en büyük şok ile karşılaşmıştı. Nasıl bir hayattı bu? Öylesine olup bittiğini sandığımız her şey nasıl bu kadar birbiriyle bağlantılıydı? Hayat, bir araya gelen tesadüflerin bütününden mi oluşuyordu yoksa rastlantının ötesinde birer tevafuk muydu hepsi? Bir hayat nasıl bu kadar yalan olabilirdi ve bir yalan nasıl bu kadar sürdürülebilirdi, anlayamıyordu şimdi. Bir Sherlock edasıyla, küçük bir sır peşine düştüğünü sanarak geldiği bu şehirden sadece yüzüne değil, ruhuna yediği tokatlarla dönüyordu Akay. "Beliz'in elinden inandığı ve tutunduğu tek şeyi de alır mıyım?" düşüncesiyle türlü kararsızlıklar yaşamış olsa da bir yola çıkmış, vazgeçmemişti bu gizemi kovalamaktan. Şimdi öğrendikleriyle yıkılmıştı adeta. Düşünme yetisini kaybetmiş gibi savruluyordu bir girdap içinde. Anlamsız gelen birçok şey anlamlanmış olsa da sindirememişti Akay bu kadarını. Kaç kurban vardı bu hikâyede? İnsanoğlu yüzyıllardır fethetme arzusu ile yaşamış, yönetme içgüdüsüyle birçok katliam yapmıştır. Yani insanın kötülüğe meyilli bir doğası olsa da bunu değiştirmek veya yönetmek de kendi elindedir. Kötülüğün doğamızda var olması gibi merhamet ve empati de doğamızda var olan duygulardır aslında. Bazılarımız merhameti ve empatisiyle, aklını ve mantık süzgecini kullanırken bazılarımız kötü olana meyil edip merhametten, empatiden, samimiyetten yoksun davranışlar sergileyebilir. İnsan var oldukça iyi ve kötü de hep bir arada olacaktır zaten. Asıl mesele "kötü" olanla hayatımız kesiştiğinde başlar. Bu kesişme bazılarına göre yaşadığımız sınavın bir parçası bazılarına göre değiştirilebilir bir tesadüftür. Hayatımız boyunca verdiğimiz kararların sonuçlarını yaşarız aslında. Geçmişte yaptığımız bir tercihin ürünüdür geleceğimiz. Bazen öngörülebilir olsa da çoğu zaman bilinmezdir. Karar verdiğimiz yol ayrımlarına geri dönüp, seçmediğimizi tekrar yaşasak belki de "tüm hayatımız" bambaşka bir versiyonla karşımıza gelir. Dolayısıyla basit sandığımız, anlık duygularla geçiştirdiğimiz her kararın hayatımız üzerinde geri döndürülemez ve değiştirilemez sonuçları vardır. Akay da bir karar vermiş ve artık değiştirilemez, geri döndürülemez sonuçlar elde etmiştir. Şimdiyse önünde yeniden bir yol ayrımı vardır, yeni bir karar zamanı...
Geri dönüş yolculuğunda hiç uyumamış, öğrendiklerini nasıl açıklayacağını, ne tepkiler alacağını düşünüp durmuştu Akay. Gelirken bu kadar zor olacağını tahmin etmemiş, küçük sırlara ulaşacağını sanmıştı. Öğrendikleriyle şok yaşamış, yıkılmış, dağılmıştı tamamen. Böyle bir senaryo karşısında ne yapacağını hiç düşünmemişti öncesinde, böyle bir senaryo tahmin edilebilir de olamazdı zaten. Ne karar vereceğini planlayamıyordu şu an. "Bilmese de olur" diye düşündüğü ihtimallere hazırdı o. Geçiştirilebilecek gerçeklerle yüzleşmiş olsa bunu Beliz'e anlatmadan ya da daha yumuşatarak anlatıp kapatabilirdi konuyu. Şimdiyse Beliz'e anlatması gereken bir borç olduğunu düşünüyordu bu gerçeklerin. Tek kesin olan kararı Beliz'e açıklamaktı fakat nasıl olacağına dair zerre kadar bir fikri yoktu. Kendi bile sindirememişti henüz Beliz ne yapar asla kestiremiyordu. Evine döndüğünde üzerindeki ağırlığı tarif edebilecek kelimeler bulamıyordu. Odasına gelip eşyalarını bir köşeye bıraktıktan sonra doğruca duşa gitti. Duyduğu, öğrendiği, bildiği her şey suyla beraber akıp gitsin istiyordu üzerinden. Baş edebileceği türden hisler değildi bunlar. Korkunç bir dramın ortasına düşmüştü ve asla kendini sıyıramıyordu bu gerçeklikten. Çünkü Beliz'i çok seviyordu. Kimse hak etmezdi böyle bir yaşamı ve yalanı. Beliz de her şeyden habersiz en masum olandı bu kötüler dünyasında. Akay dahi biliyordu artık her şeyi ama konunun tek muhatabının hiçbir şeyden haberi yoktu hala. Oldukça adaletsiz bir seçenek olduğunu düşünüyordu Akay bu yolun. O yüzden tek istediği Beliz'e anlatmaktı her şeyi. Ağır bedeller ödenecek belki de Beliz'i sonsuza kadar kaybedecekti ama bu yalan ve kötü düzene o da ortak olmak istemiyordu diğer kötüler gibi. Odasına gelip bir kez daha hazırladı çantasını ve tekrar yola çıktı. Bu kez rotası Beliz'in yanıydı. Yol sonu olan bir rotaydı belki de ama umursamıyordu Akay. Doğru tekti ve iyi olan da doğruyu seçerdi...

GÖKYÜZÜNDE SON PERDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin