N'abersiniz canlarımmm? Biz geldik, iyiyiz. Umarım siz de iyisinizdir. Çünkü hep iyi olun, gülen yüzleriniz asla solmasın. Sizi hiç görmesem bile hepinize gülümsemenin aşşırı yakıştığına eminim. Sizi seviyor, öpüyor ve bölüme uğurluyorum. Çok kalp hepinize💜
🍝
Arel, artık sık sık gelmeye başladığı Ferislerin evinin önüne yaklaştı. Alp ön koltuktan indi, bu yeri kıza bırakacaktı elbette. Bu inatçı ve çekingen genç kadının onlar zorlamadığı sürece öne geçmeyeceğine emindi. Onu önde görse bindirmelerinin kesinlikle daha zor olacağını biliyordu.
Arel de arkadaşına uyarak şoför koltuğunu terk etti. Elini cebine atıp telefonunu çıkardı ve aramak için can attığı numaraya bastı. Bir iki çalıştan sonra çağrısı karşılandı.
"Ay geldiniz mi? Beklettiğim için çok üzgünüm ama bana bir iki dakika daha verir misiniz? Sabah sabah bir türlü otobüs kartımı bulamadım da." Arel, onun bu telaşına gülümsedi.
"Güzelim sakin ol. Hem ne yapacaksın kartı biz bırakacağız işte seni."
"E dönüşte lazım olacak ya. Off, ben hep aynı yere koyarım ki. Nereye kayboldu durup dururken?" Arkadan Feris'in bir şeyleri kurcaladığını belirten sesler geliyordu. O esnada kesinlikle düşürdüğü eşyalar olmuştu. Bunu destekler gibi mırıldandı.
"Ay ay! Ay hay aksi ya! Bir siz eksiktiniz şu an!" Arel yeniden güldü. Sonra başka bir ses daha dahil oldu.
"Canım kızım, ben de bulamadım bir türlü. Sen git gecikme artık, başka bir çaresine bakarsın yoksa geç kalacaksınız. Birine rica edersin olmaz mı?"
"Haklısın Hayriye abla, teşekkür ederim sen de uğraştın bir sürü. Öptüm o zaman sizi, hadi kaçtım ben."
"Selam söyle." diye seslendi Arel.
"Ay ödüm koptu sen hâlâ hatta mıydın?" Arel bu kez sesli gülmeye başladı.
"Evet, hadi gel bekliyoruz."
Genç kız aceleyle Arel'in Hayriye ablaya söylediklerini iletti, kardeşini öptü ve dışarı koştu. Arabanın önünde onu bekleyen beylere el salladı.
"Kusura bakmayın lütfen. Cidden sinir oldum. Bir türlü bulamadım." İkisi de gülerek sorun olmadığını söyledi. Arel yaslandığı arabasından uzaklaşıp kolunu genç kıza doladı.
"Hoş geldin güzelim, inan seninle aynı sabahı paylaşmak beklemeye değer." Genç kız da çekingen bir şekilde ona karşılık verirken gülümsedi. Uzaklaştıklarında gözlerini kaçırıp Alp'e döndü. Alp de sırıtarak onları izliyordu.
"N'aber bücürük?"
"Bücürük mü?"
"Evet bizim yanımızda biraz minik kalıyorsun sanki, ne dersin?" İki erkek de aynı anda daha dik durduğunda Feris kaşlarını çatıp dudaklarını büzdü.
"Ne kadar ayıp insanın boyuyla dalga geçilir mi?" Alp bu tepkiye kahkaha attı. Elini kızın saçlarının arasına uzatıp karıştırdı.
"Çok komiksin minik kuş. Sadece çok sevimli biri olman hoşumuza gidiyor. Kızma bize, merhamet et." Feris hâlâ kötü kötü bakıyor gibi dursa da dudaklarındaki bastırmaya çalıştığı tebessümü gizleyemiyordu. Arel başını iki yana sallayıp olaya el koydu.
"Uğraşma benim kızımla. Sabah sabah zaten sinirleri bozulmuş. Yola koyulalım da geç kalmayalım bir de ona gerilmesin şimdi." Feris, ona hayran bir ifadeyle bakakaldı. Onu artık bu kadar iyi tanıyor olması yine de şaşırtıyordu. Okula geç kalma ihtimalinin bile onu gereceğini kız hiç dile getirmeden bilebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Makarna-Yarı Texting
Ficção Adolescente05**: Makarna mı istiyorsun? Makarnayla başlayan konuşmanın spagetti gibi birbirine dolanmasını okumaya var mısınız? Bir deli ve bir daha da deli tesadüfi bir şekilde konuşmaya başlarsa ne olur? Öğrenci yemeği diyerek geçmemek gerekiyormuş demek ki...