"bana nefes alıyormuşum gibi hissettir"
sabah saatleri, taehyung uyanmış fakat gözlerini açamamıştı. biraz aralamaya çalıştığında gözleri acıdı, birkaç kez kırpıştırdı kirpiklerini ve göz bebekleri ortamın ışığına alıştıktan sonra tamamen açıp etrafına bakmaya başladı. jungkook etrafta görünmüyordu ve taehyung yalnız uyandığı için üzülmüştü. aralarındaki her neyse birbirlerinden haberleri vardı ama kimse tek kelime edip netliğe kavuşturmuyordu olayları.
taehyung gözlerini ovuşturarak kalktı yataktan, cidden hiç ama hiç sevmiyordu yalnız uyanmayı. bununla birlikte jungkook'la tanıştığı ilk zamanları hatırladı. ona yalnız yaşamaya çok alıştığını ve biriyle yaşamayı tercih bile etmeyeceğini söylemişti. şimdi ise tam tersi jungkook'un varlığı olmadan uyanmayı tercih etmiyordu. çok ama çok alıştırmıştı kendine.
kollarını geriye atarak gerindi öncelikle, daha sonra birden jungkook'un banyodan çıkıp taehyung'a doğru gelmesi beklenmedikti. nereden çıktığını bile anlamadığı beden ona yaklaşıyordu. üstelik üzerinde hiçbir şey yoktu, sadece altında gri bir eşofman vardı ve bu görüntü taehyung için tehlike arz ediyordu. arsızca süzdü bedeni.
"uyandın demek." dedi jungkook, iyice yaklaşmıştı taehyung'a. taehyung, jungkook'un yapılı bedenini baştan aşağı süzerken gözlerinin dövmelerinde kaybolmasına engel olamamıştı. çok merak ediyordu her bir dövmesinin anlamını, acaba sorsa anlatır mıydı? "ben de uyanmanı bekliyordum, günaydın."
"günaydın."
taehyung gülümseyerek mırıldandığında gözlerini bir an olsun kırpmadan jungkook'u incelemeye devam etti. sonunda jungkook yanına ulaştığında beklenmedik bir şekilde dudaklarını taehyung'unkilerle birleştirdi. taehyung, yaşadığı şokla hareket bile edemezken jungkook öpücüğü derinleştirmiş, elini taehyung'un yanağına koyarak bulunduğu yeri okşamaya başlamıştı. yanaklarından tutarak kendine çektiği bedeni bir an olsun bırakmıyordu.
temasları deli ediyordu insanı.
taehyung'un dilini yakaladıktan sonra dudakları arasına alarak emmeye başladığında taehyung, üzerindeki fazlalıklardan kurtulmak istemişti. jungkook ise bunu anlamış gibi ellerini yavaşça yanaklarından kollarına, oradan da beline indirip tişörtünün eteklerinden tutmuştu. dudakları saniyelik ayrılırken taehyung nefes nefese kalmış, deli gibi jungkook'un onu dudaklarının arasına almasını istemişti.
ki öyle de olmuştu.
hızlı bir başlangıç olmuştu, jungkook tişörtü bir kenara fırlattıktan sonra dudaklarını taehyung'un dikleşmiş göğüs uçlarına kapattı. diliyle yavaş bir yol çizdikten sonra dişleri arasına alarak çekiştiriyor, taehyung'un kendinden geçmesine neden oluyordu. taehyung, can havliyle ipeksi görünen siyah saçlara geçirdi parmaklarını. onu kendine daha da bastırmak istiyor, sıcacık dilini her bir noktasında aklını kaybedene kadar hissetmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loving you right
Fanficsevgilisi için kore'den fransa'ya gelen taehyung, monsieur jeon'la beyaz evlilik yapmak zorunda kalır.