"teninin mükemmel bir renkte olduğunu düşündüğümü biliyorsun"
seminer hâlâ devam ediyordu. taehyung okuduğu son mesaja görüldü atmış, cevap yazamamıştı çünkü jungkook'un çapkınca gülümseyen ifadesi ve îmayla bakan gözleri onu utandırmıştı. o, konuşma yapan kocasına bakmamak için direnirken jungkook'un bakışları bir an olsun onun üzerinden çevrilmiyordu. normalde her bir öğrencide teker teker gezinmesi gereken gözler sadece taehyung'a uğruyordu.
bunu çoğu kişi fark etse de kimse önemsememişti o an.
jungkook'un kendinden emin duruşu, konuşması, sonradan taktığı kemik gözlükleri...bunların birleşimi ve jungkook'un üzerinde duruşu çok epik hissettiriyordu. etrafına baktı taehyung, normalde dersi umursamayan kızlar bile gülüşerek jungkook'a bakıyor, pür dikkat onu dinliyorlardı. taehyung o an gözlerini devirdi, kıskandığını hissediyordu.
"nous te remercions monsieur jeon."
[teşekkür ederiz bay jeon.]seokjin mikrofonu eline alıp konuştuktan sonra jungkook rica etmiş, çıkışa doğru ilerlemek yerine öğrenciler arasına ilerleyerek merdivenden çıkmış ve taehyung'un yanına giderek onun yanındaki boş bir koltuğa oturmuştu. herkes jungkook'un hareketlerini izlerken seokjin gülümsemişti sadece. içinden bir saniye bile ondan ayrı kalamıyor diye geçirdi. magnet gibi birbirlerine çekiliyorlardı. ki bu sırada salondaki gözlerin odağı olan taehyung gerilmiş, oturduğu yerde dikleşmişti jungkook eğilmiş bir şekilde ona bakarken.
"ne yapıyorsun jungkook? herkes bize bakıyor."
"eşimin yanında oturmak istiyorum."
"seminer bitti yalnız, neden gitmiyorsun?"
"sana sorduğum sorunun cevabını henüz alamadım da ondan bebeğim."
sondaki hitapla taehyung'un gözleri büyümüştü. ya biri duysaydı ona bebeğim dediğini, nasıl açıklayacaklardı evli olduklarını? hemen eliyle kapattı jungkook'un ağzını, ancak bu hareketiyle daha fazla dikkat çekebileceğini o an düşünememişti. üzerlerinde olan bakışlar devam ederken taehyung gözlerini kırpıştırdı birkaç kez. bu sırada jungkook ise sadece taehyung'un panik yapışını izliyordu keyifle.
"susar mısın, biri duyabilir."
jungkook hafifçe öptüğü eli çekti dudaklarının üzerinden. koltukta yan bir şekilde otururken taehyung'un endişeli bakan gözlerine bakıyordu. çok sevimli görünüyor, onu öpmek istemesine neden oluyordu. ki zaten cebinde bulduğu şeye anlam veremezken taehyung'un ona görüldü atmasıyla cebindekinin taehyung'a ait olduğunu düşünmüştü.
"duysalar da anlayacaklarını sanmıyorum bebeğim."
taehyung başta anlamadığı için kaşlarını çatsa da sonradan anlamıştı jungkook'un demek istediğini. daha sonra teker teker kalkmaya başladı herkes. taehyung'un gözü hâlâ kendilerine bakıp konuşan kızlara kaydığında jungkook'un yanaklarından tutup kendine çekmemek için zor duruyordu. kızın gözlerini devirdiğini görmesiyle daha da sinirlendi. neden sadece geçip gitmiyorlardı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loving you right
Fanfictionsevgilisi için kore'den fransa'ya gelen taehyung, monsieur jeon'la beyaz evlilik yapmak zorunda kalır.