Yatakta yatan prens'in ateşini kontrol ettikten sonra çok sevdiği saçlarını okşamıştı korsan. Onunla ilgili neyi sevmiyordu ki. Ğördüğü an kopamadığı parlayan gözlerini, dokunduğunda elektrik çarpmışa döndüğü esmer tenini, ismini sevdiren sesini, tadına bakmak için kıvrandığı pembe dudaklarını, ilgilenmediğinde somurtan yüzünü, onu hiç olmadığı kadar masum hissettiren gülümsemesini her detayını sevmişti. Bu duygunun ne olduğunu bilmiyordu, herkesten adını çok duyduğu aşk olabilir miydi? Düşüncelerinde boğulurken son kez işaret parmağının tersiyle prens'in yanağını okşayıp, oturduğu yatağın yanındaki sandalyeden kalktı. Odanın ışığını kapatarak dışarı çıktı.
"Ateşi düştü mü?" Konuşan kapının yanında bekleyen Hyunjin'di.
Minho başıyla onaylayıp, diğer odaya geçti. Koltukta oturan Changbin'in sağ tarafına tekli koltuğa oturmuştu. Changbin'in yanına yerleşen Hyunjinle konuşmaya başlamıştı. "Jisung hasta olduğu için planı biraz bekleteceğiz. Changbin, limandaki adam sağlam değil mi? Bir sorun çıkmasın"
Changbin oturduğu koltukta öne gelerek ellerini birleştirdi. Bu her ciddi konuşmasında yaptığı bir şeydi. "Adam güvenilir ve sadık merak etme. Ancak beklersek dikkat çekeceğiz. Hemen hareket etmemiz daha iyi"
"Ne zamandan söylediğim şeyler sorgulanıyor oldu? Bekleyeceğiz dedim" Minho çattığı kaşları ve gözünden ateş çıkarcasına Changbin'e diktiği gözleri ile korkutucu görünüyordu.
İkili koltukta oturan çift bir birine baktı. Hataydı, korsan liderin söyledikleri sorgulanmazdı. Eğer ki bu olursa liderin zayıflığı olarak görünürdü. "Sorgulamak değil sadece plan zarar görmesin diye söylemiştim. Tabiki bekleyeceğiz"
Minho prens'i şimdiden koruyamamasının sinirini arkadaşından çıkardığının farkındaydı. Çattığı kaşları düzelmiş, yüzü daha sakindi şimdi. "Biliyorum dostum, teşekkür ederim" Ardından kalkıp Changbin'in omzunu sıkıp gitmişti. Bu özür dileme şekliydi korsan'ın
Korsan odasına geçip yatağa yatarak gözlerini kapatmıştı. Önceler uyumadan önce aklında dönen planlar, kan, bağırışmalar yoktu artık şimdi sadece kahve saçlı oğlan'ı düşünüyordu. Bu açgözlülüktü belki ama onu her zaman yanında tutmak istiyordu. Gülümseyerek uykuya teslim olmuştu.
______________________________
Prens gözlerini zorlukla açmıştı. Pencereden düşen ışık rahatsız etse de gözlerini kırpıştırarak yavaşça yatakta oturdu. Etraf yabancı olduğu için bir süre ne olduğunu hatırlamaya çalıştı. Aklına gelen korsan'ın soğuk elleri prens'i heyecanlandırmaya yetmişti. Ayaklarını yataktan sarkıtıp yere bastı ve ayaklandı. Kapıya yönelip açtı ve odadan çıktı. Üç kapı görüş açısındaydı şimdi. Açık olan tek kapı'ya gitmişti. Hyunjin ve Changbin masada bir şeyler konuşup gülerek yemek yiyordu.
"Ah Jisung, gelsene! Hiçbir şey yiyemedin dün gece" Hyunjin prens'i farketmişti.
Jisung çekingen adımlarla masaya adımladı ve çiftin karşısına oturdu. Minho etrafta görünmüyordu. Çok merak ediyordu korsan'ı.
"İyi misin bugün?" Changbin dalgın oğlan'ı düşüncelerinden ayırmıştı.
Jisung başını kaldırıp, ikiliye bakmış ve başını sallamıştı. "İyiyim, bana baktığınız için teşekkür ederim"
Hyunjin gülümsedi ve prens'in tabağına yemesi için bir kaç şey koydu. "Aslında biz değil Lee Know baktı. Ateşini düşürene kadar hepimizin suyunu çıkardı"