"Özlediğin gidip göremediğindir;
Ama gidip görmek istediğin..."
Oruç Aruoba"Komutanım söyleyin şunlara gülmesinler yaa!" Dedi İsmail ağlamakkı bir ses tonuyla.
"Allah Allah paşama bak BAŞKA EMRİN VAR MI İSMAİL." Yemekhane penceresinin önündeki askerlerine döndü Alihan.
"Gülün lan daha çok gülün." Tim İsmail'e katıla katıla gülerken, İsmail önündeki soğanları doğramakla meşguldü.
"Komutanım çok yanıyor gözüm yaa!" Bıçağı tutan elinin tersiyle gözünü ovuşturmaya çalışıyordu.
"Cesaretin var mı aşka çarpıyor Komutanımın cezaları bir başka Mecnuncum." Dedi Emre.
Yemekhane timin kahkahalarıyla yankılanırken İsmail hüzün dolu bakışlar attı.
"Olum önümü göremiyorum. Bir görsem mahfedeceğim seni!""Komutanım bu çok konuşuyor diğer çuvalıda kessin aklı ancak o zaman gelir başına." Dedi Emre.
"Yok yok komutanım valla boş durmuyorum bakın." Hızla elindeki soğana bıçak darbeleri indirmeye başladı.
"Keşke ayaklarında dursaydı da gitmeseydin kızın yanına. O zaman hiç böyle şeylere gerek kalmazdı." Dedi Alihan samimiyetsiz bir gülüşle İsmail'e bakarken.
"Bir daha o kızın çevresinde dolaştığını duyarsam yada görürsem daha kötü cezalara hazırlan İsmail.Derin bir ah çekti İsmail. "Ahh ahh keşke kırılsaydı ayaklarım. GÖZLERİM YANIYOR AHHH." Gözlerini sıkıca birbirine bastırıp tezgaha dayandı İsmail. Aşk zalımdı, Alihan komutanın cezaları daha zalım.
Gözlerini kapatıp bedenini salladı Emre kırk yıllık gazino solisti edasıyla
"Yandım yandım ki ne yandım bana soğan doğratan kadın.""Şopar siktir git belanı benden bulacaksın ha." Dedi İsmail. Elindeki bıçağı tehditkar bir şekilde sallıyordu. Cengiz tiyatro misali izliyordu olanları.
Hikmet arkadaşının haline içten içe üzülüyordu. Kerem ve Eylül ise kahkaha atmıyorlardı. Fakat nadir gülümsedikleri anlardan birisiydi.
Alihan telefonunun titreşme sesiyle toparlandı. Yazan numara Nazım yarbaya aitti. "Susun." Dedi sadece askerlerine. Bu onların susması için yeterli olmuştu.
"Derhal odama gel." Dedi telefondaki ses. "Emredersiniz komutanım." hemen albayın makamına doğru ilerleri.Bir anda arkasını döndü. Yüzündeki ciddiyeti bozmadan mutfaktaki çalışanlara seslendi.
"Diğer çuvalıda verin aklı anca başına gelir."Alihan yoluna devam ederken iç çekti İsmail. "Allahııııım neydi günahım. Sevmek suç mu?" ellerini dua eder halde yukarı açtı.
Anında cevapladı Hikmet. "Sevmek değil suç olan. Rahatsız etmek mesele. Rahat bıraksana olum kızı. İstemiyor işte zorla mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Süngü
RomanceDibine kadar yaşanılan acıların yaraları, kabuk tutardı. İzi kalırdı belki ama kabuk tutardı. Yoksayılan yaralarsa her an kanardı...