7. Bölüm

612 60 87
                                    


"Her şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın deniz suyu mavi olurdu."
     
                                         George Orwell

"                                               George Orwell

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Elime aldığım kalemi parmaklarımın arasında çevirirken bir yandan da ritmik bir şekilde ayağımı sallıyordum. Diğer elim ise öğretmenler odasının masasına dayanmıştı. Bakışlarım, öğretmeni olduğum 12/C sınıfının listesi ve rehperliğe gönderilecek öğrenciler başlığı altında yazdığım öğrenci listesinin olduğu kağıt arasında gidip geliyordu. Müdür tarafından neredeyse bütün öğretmenlere verilmiş bir talimattı bu.

Alihan'ı gerçekten eski psikolog bir rehberlik hocası olarak tanıyor ve engin bilgilerinden faydalanmak istiyordu herhalde.

Psikolojiden ne anlardı ki bu huysuz herif?
Gerçi geçen gece söyledikleri, ilk başta kafamda çizdiği huysuz adam imajını bir nebze olsa da yaralamış, belki de o kadar sığ bir herif değildir düşüncesinin tohumlarını kalbine ekmişti.

İlk defa sıcak hissetmiştim ona karşı.

Bitirdiğim listeyi, tekli şeffaf bir dosyaya koyup bayıla bayıla aldığım fakat ay sonu ekstresinde canıma okuyan hacmi parası kadar olmasa da geniş olan kahverengi çantama attım. Çanta taşımaktan nefret etmeme rağmen almak zorunda kalmıştım.

Kafamı kaldırıp bir kaç saniye odanın içerisinde gezdirdim gözlerimi. Sol tarafımda Alihan vardı. Bu sıcak takip işi canını ciddi manada sıkmaya başlamıştı. Gereğinden fazlaca yakınımda buluyordum onu. Tam karşımda coğrafya hocası Filiz hoca vardı. Orta yaşlı, hafif kiloluydu.

Onun birkaç adım uzağında ise Naci hoca vardı. Oldukça seyrek saçlarına yer yer kar yağmış gibi beyazdı. Normal insan uzunluğundan kısa bir boyu olması öğrenciler tarafından hocanın ciddiye alınmamasının en büyük sebebiydi. Kısa boyu ve oldukça zayıf bedenini masa kamufle etmiş, onun adına gözüken şey kelinden bir kısımdı.

Onun tam sağında ise Fatih hoca duruyordu. Bu adam ciddi manada sinirimi bozduğundan sarı saçları ve mavi gözlerinde fazla oyalanmadı bakışlarım. Zaten yersiz iltifatları, kendini sürekli övmesi ve üzerine yapışık olduğunu düşündüğüm mavi polarıyla yeterince canımı sıkıyodu.

Poların alakası yoktu ama ona aitti işte canımı sıkması için yeterli bir sebepti.

Kafamı kapıya doğru çevirdiğimde içeri giren ingilterenin 3. Düşesi gibi duran Serap hoca ve dışarı çıkan, jöleden saçları parlayan Akif hocanın kapı eşiğinde karşılaştıklarını gördüm.

Gözlerim kısa bir an için Akif hocanın saçlarında takılı kaldı. Siyah renkli bir saç nasıl bu denli parlayabilirdi? Kaç kutu jöle dökmüştü acaba? Maşallah geleceğimden parlaktı. Bu saçla herhangi bir kalabalıkta kaybolması imkansızdı, zira oldukça dikkat çekiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 06, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SüngüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin