Bundan neredeyse iki sene önce kurguladığım, karakterlerin isimlerini bile belirlediğim fakat yazmaya cesaret edemediğim o kurguyla geldim.
Umarım seversiniz.
Başlama tarihinizi alabilir miyim?
Güzel okumalar 💗
Elif Buse Doğan - Candan İleri
"Anne, ellerim aşındı. Yemin ediyorum cam cam olalı bu kadar temizlik görmemiştir ya!" Diyerek isyan ederken bir yandan da bir bacağım pencerenin pervazında diğeri pencerenin altındaki sandalyedeyken misafir odasının camını siliyordum.
"Çok konuşma, o tamam diğer cama geç." Annemin mutfaktan bağırarak verdiği direktifle sandalyeyi alarak diğer duvardaki cama geçtim. Bir odada neden iki cam vardı, bende çözebilmiş değildim.
Yine bir ayağımı dışarıya sarkıtırken aşağıdan bir ses duydum. "Kız evde kaldın diye intihar edeceksin değil mi Ahu? Gel sana söylediğim delikanlılardan birini seç de kurtul kızım."
İki ev yanımızda oturan melike teyzenin bağırmasıyla oflayarak aşağıya eğildim. "Aynen melike teyze," diye bağırdım ona bakarak. "Baktım olacak gibi değil elimde camsille intihar edeyim dedim. Başka çaresi yok." Melike teyze anlamsızca bakarak başka bir şey demeden elindeki market poşetleriyle evine yürüdü.
"Vallahi yeter ya. Mezun olduk daha işe başlamadık diye evde mi kaldık ya!"
Camsil sıktığım camı bezle iyice sildim. O camda bittiğinde derin bir nefes vererek kendimi koltuğa bıraktım.
Ben yirmi iki yaşında yeni mezun bir edebiyat öğretmeniydim ve her öğretmenin kaderini yaşayarak henüz çalışmaya başlayamamıştım. Neredeyse iki aydır evdeydim ve bu yüzden annem beni her saniye kullanmaktan çekinmiyordu. Okuduğum yılların acısını çıkarıyordu.
Biz iki kardeştik. Benden altı yaş büyük abim vardı ve o da savcıydı. Onun savcı olmasıyla bulduğum her an gurur duyuyordum.
Annem ev hanımı babam ise emekli bir hemşirdi.
Ankaranın bir mahallesi olan Piyale mahallesinde yaşıyorduk. Kendimi bildim bileli bu mahalledeydim ve herkesi benimsemiştim.
Piyale de oturan neredeyse herkes birbirine yoldaş olurdu. Tabii ufak tefek çıkardıkları dedikodular bunların tuzu biberiydi.
Piyale Mahallesi; Kuaför Meliha ablasıyla, kahveci Rüştü amcasıyla, dedikoducu Amine teyzesiyle, bakkal Ökkeş abisiyle, mahallenin en genç evlisi Metin abi ve Pınar ablasıyla, minik kafesi olan Uğuruyla herkese bir aile olmuştu.
Herkesi severdik fakat karşı komşumuz olan melek teyzeler bizim her şeyimizdi. Annelerimiz gençken en yakın arkadaşlarmış ve kocalarını da arkadaş edip çocukları doğmadan bu mahalleye taşınmışlar. Hatta öyle yakın arkadaşlarmış ki çocuklarını bile planlayarak yapmışlar.
Benim abim ve melek teyzenin büyük oğlu olan Yaman abinin arasında iki ay vardı yalnızca. Benim abim iki ay büyüktü. Ben ve melek teyzenin kızı Mercan ile ise benim aramda dokuz ay vardı, bizde ise Mercan benden dokuz ay büyüktü.
Mercan benim arkadaş olarak sınırlayamayacağım kadar yakınımdı. Her şeyimdi. Bebekliğim, çocukluğum, bütün yaşlarım onunlaydı. Onunla mezun olduğumuz bölümlerimiz bile aynıydı.
Yaman abi ise mimardı ve bir şirkette çalışıyordu. Artık o kadar yakın olmasak da küçüklüğümüzde birbirimizin dibinden ayrılmazdık. Yaman abiyle de aramda abim gibi altı yaş olsa da küçükken en iyi oyun arkadaşım oydu. Şimdi ise eskisinden eser kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYALE MAHALLESİ
Fiksi Remaja"Ahu, Ahu'm, Ah'ım..." Sesi fısıltıdan ibaret olsa bile acısını içimde hissettim. "Ellerim sızlasa, teninden derim, gözlerim sızlasa gözlerinden derim, burnum sızlasa kokuna özlemimden derim." Derin bir nefes aldı. "Söylesene Perikızı, şu içimdeki...