Kayıp Rıhtım | Minsung/Ot8

10~ ⚓

'O benim şapkam!'

'Hyung sen dün gece bunu takmamıştın ki'

'Hayır Jeongin bunu takmıştım üstüne kapşonun şapkasını geçirmiştim görmediniz'

'Aa anladım ve bekle neden o adam şapkayı maske üstünden kokluyor maskeden koku alamaz ki'

Gözlerim hala kocaman açık bir şekilde ekrana bakıyordum. Oradaki iki adam da bekliyordu yaptıkları bir şey yoktu. Sadece o maskeli olan şapkamı kokluyordu.

Ardından ikisi de kamerayı fark etmiş olacak ki hemen bulundukları yerden kaçmaya başladılar ama kaçarken o kaslı olan yerden bir taş alarak kamerayı parçaladı. Neyseki kayıtları kamera parçalanmadan önce kopyala ile merkez bilgisayarına aktarıyorduk.

'Buna inanamıyorum'

'Bende Giselle bende inanamıyorum'

'Başkomiserim şimdi ne yapacağız?'

'Dün gece son gemi kalktıktan sonra gitmediklerine göre hala Busan'da olmalılar. Arama emrini gizlice çıkartın. Çevreyi geniş tutsunlar aradıkça daraltırız'

'Emredersiniz efendim'

Tüm birimlerin gizli ajanlarına iletim gönderilmiş arama başlatılmıştı. Tüm limanların başına ekip konulmuş giriş çıkışlar ağır arama kontrolü ile alınacaktı.

'Başka bir kayıda geç Yeosang'

'Hemen efendim'

Liman görüntüleri açtı. Bir kaç tanesini izledikten sonra 6. Kayıtta yine o adamı görmüştük. Saat dün gece 10:40 sularındaydı. Bu bizim evden çıkıp yolda olduğumuz saatti.

Kaslı adam yüzüne maske takarak konteynerlardan birinin arkasına doğru ilerledi.

'Yeosang'

'Hemen efendim'

Kamerayı yakınlaştırınca daha net göründü. Üstünde olan kıyafetler bile belli oluyordu. Ama sorun şu ki dün gece kavga sırasında sanki üstünde sadece dar bir gömlek vardı. Burada ise gömleğin üstünde hem kravat hemde ceket vardı. Hangi ara çıkarıp yanımıza gelmiş?

'Köşeye bakın'

Jeongin'in işaret ettiği yöne doğru baktık. Kadraja çok fazla girmeyen yarısının zor göründüğü biri daha vardı. Arkasını biraz daha dönmesiyle maskesi ve tek gözünde bir bandaj olduğunu gördük.

Bununda kapşonlusundaki şapkası kapalıydı.

'Yeosang'

Yeosang görüntüyü durdurup yakınlaştırınca önüne düşen saçların rengi belli oluyordu.

'Mavi?'

'Açık mavi'

'Tanıdık ge-'

'Neye bakıyorsunuz çocuklar?'

'Hyunjin yanımıza gelmişti. Eğilip baktığımız yere bakınca şaşkınca konuştu.

'Bir saniye ya Lee Felix değil mi bu? Bunun en son bize resmi geldiğinde saçları sarıydı hangi ara mavi olmuş'