9. BÖLÜM

479 39 88
                                    

TUVALDEKİ KADIN

.

.

Şarkı;

Kaçış - Serdar KESKİN

!!!!!!!!!!!!!!!!! OY SINIRI 33, YORUM SINIRI 33 !!!!!!!!!!!!!!!!

Sınırlarımız sürekli 3 sayısına yer verecektir, hıh! İlle de 3, bana ne!!!!

21.01.2024

14.33

9. BÖLÜM

İmkansızı oldurmak insanın elindeyken nasıl çaresizliği ilk yol olarak seçebilirdi ki? Kendine acıma duygusu, o anki çareszliğin psikolojideki yeri, aklın önüne bariyer koyuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İmkansızı oldurmak insanın elindeyken nasıl çaresizliği ilk yol olarak seçebilirdi ki? Kendine acıma duygusu, o anki çareszliğin psikolojideki yeri, aklın önüne bariyer koyuyordu. Oysaki duygusuz insanlar, akıllarını en etkili kullananlardı; çünkü onlar, hissetmediklerini rollere bürünerek hissettiriyordu.

Duygusuz, kalpsiz ve vicdansız...

Bu duygulara aklında yer veren kimselerden korkmak gerekiyordu. O insanlar, belki haksız bir düşünceye mahal verecekti ama yeryüzünde barınması ve hayatını sürdürmesi son derece tehlikeli kimselerdi. Yalnızca kendi duyguları ön plandayken, içlerinde insanlığa dair bir belirti görmek pek mümkün değildi.

Zaaflar, insanı kendisi kılan tek güçtü.

Şans, ilk kez benden yana olmuyordu fakat öylesine imkansız olduğuna inanmıştım ki, tam karşımda çatlayan ve hatta kırılan cam, şansımı belki de ilk kez arşa çıkarıyordu. Müziğin gücü, Tanrı tarafından kutsanmış kurtuluş anahtarıydı.

"Bu gerçek..." diye mırıldandım kendi ana dilimde mırıldanarak. Ellerimi boşluğa uzatırken sanki gördüğümün halüsinasyondan ibaret olup olmadığını ölçüyordum ama hayır, tamamen gerçekti. Çellomla o rezonans tınısını oluşturabilmiştim. Titreşen camları, mırıldanırken keşfettiğim rezonans notasıyla çelloda resmen uygulamıştım.

"Kurtuluyorum!" Sağ gözümden akmaya başlayan gözyaşına tezat gülümsüyordum. Kıkırdıyor ve kahkaha atıyordum. Ama ağlıyordum. Delirmedim, sadece özgürlüğü hissedebiliyordum. Vakit, müzğin dilindeki BPM ile bana varlığını hatırlatırken cam fanustan kırık cam parçalarına dikkat ederek çıktım. İki-üç basamaklık olan boşluktan yere atlarken çellomu sıkıca tutuyordum. Ve o camlar, buradaki mahkumiyetin giysilerini kabaca yırttığında gerimde kalan o beyaz elbisenin parçası, yüzümdeki tebessümü artırdı.

Ben sahiden o fanustan çıktım! Tanrım, kurtuluyorum! İlk kez özgürlüğün kıymetini biliyorum ve bu lanet yerden kurtuluyorum!

"Sevgilim!" Gözlerim doldu. "Bekle beni, geliyorum!" Tek gözyaşı damlası yerdeki varlığını korurken bu odanın şahit olduğu anlar, film şeridi gibi gözlerimden geçti. İlk geldiğim andaki çaresizliğimden o cam fanustan çıktığım ve etrafı süzmeye korktuğum anlara kadar... Çello çaldırıyordu, beni resmediyordu. İki farklı renge sahip gözünün tam rengini çözememem, kriz anında kendime engel olamayacak olmamdandı.

TUVALDEKİ KADIN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin