0.5

552 47 8
                                    

"amcam bir anda suratıma kapattı,gelmemi istemiyor nedense..." dediğimde en yakın arkadaşım abigail'ı ingiltere'deki evime uğraması için ikna etmiştim,o eve yürürken ise bir yandanda benimle konuşuyordu

"eminim ki önemli bir şey yoktur liva,baban kötü olsa amcan öyle der miydi hiç" dediğinde içimden hiç inanmak gelmiyodu

eğer iyiyse gelmeme izin verirdi...

on beş dakikadır odamda,yatağımın üstünde oturmuş bir vaziyette abigail'dan telefon gelmesini bekliyordum

ve gelmişti,işte telefonum çalıyordu

"bir sıkıntı var mı abigail?" dediğimde abigail biraz sessiz kalmıştı,işte bu sessizlik korkutmuştu

"çöpünüzde bir sürü içki şişesi var,bir camınız kırık,babana bakmaya çalıştım ama sanırım koltukta yatıyor,uyuyor..." dediğinde gözlerimi sımsıkı kapattım

o iyi değildi...

"tamam abigail,bir yolunu bulup geleceğim oraya,söz veriyorum sen şimdi eve git,ingiltere'ye geldiğimde görüşürüz..." diyip telefonumu kapattığım gibi kendime ufak bir çanta yapmaya başladım

acilen ingiltere'ye gitmem gerekiyordu...

gece çok geç vakitler olmuştu,herkes uyurkenki o saati seçmiştim

nefesim bile duyulmayacak sessizlikte odamdan çıkıp çantamı sırtıma asmıştım ve merdivenleri çok yavaş bir şekilde inmeye başladım,ama merdivenlerin o berbat gıcırtısı beni ele verebilecek türdendi

merdivenleri indiğimde ise mutfaktan ses geldiğini duymuştum,sanırım birisi uykusundan uyanmıştı

hemen adımlarımı bahçeye çıkan kapıya yönlendirmiştim,ordaki çitlerin üstünden atlayıp gidebilirdim buradan

hızlıca bahçeye çıktığımda sırt çantamı çitlerden daha öteye fırlattım ama bir sorun vardı,çitler üstünden atlayamayacağım kadar uzundu,yani atlayabilirdim ama bu benim içim çok zor olucaktı

zar zor bahçe çitinin üstünden tutunduğumda kendimi yukarı zar zor kaldırmıştım,şimdi ise bacağımı kaldırıp öbür tarafa atmaktaydı

ve bunuda başarılı bir şekilde yaptıktan sonra dengemi kaybedip sertçe sırt üstü yere düşmüştüm

bir yandan bir elimle sırtımı tutarken diğer yandan ise durduramadığım göz yaşlarım akmaya başlamıştı,tanrım çok sert düşmüştüm

çok fazla sesli tepki vermeden ayağa kalkmaya çalışmıştım ama yerde resmen kıvranıyordum

çünkü çitin dibinde koca bir taş vardı ve tam onun üstüne düşmüştüm

zar zor ayağa kalktığımda çantamı yerden almıştım ama yürümek benim için çok zorlaşmış gibiydi,resmen duruşum değişmişti

o sırada başıma aldığım sert bir darbeyle yere yığılmıştım

tanrım burdan kaçmak imkansız mıydı?

"iyi misin?" derken birisinin bileğimi baş parmağıyla ovduğunu hissetmiştim

yavaşça gözlerimi açtığımda yanı başımda jude'u görmüştüm,bu saatte uyanarak neden tüm planlarımı sabote etmiştin jude bellingham

"başım ve sırtım,berbat halde..." derken derin bir nefes verdim,cidden berbat haldeydik,başım,dizim ve ben

"hırsızı gördüm,üst katta,odamdan çıktığım gibi onu karşımda gördüğümde afallamıştım,hemen zaten kaçtı,peşinden giderken senin yerde yattığını gördüm..." dediğinde gözlerim tamamen açılmıştı,mutfaktan gelen sesi duymuştum,cidden hırsız mıydı o?

"denise ve mark uyanmadı mı?"

"onların korkmasını istemiyorum,hırsız bir şey çalamamış zaten" dediğinde yattığım yerde kalkmaya çalışırken yüzüm ekşimişti

"kimse uyanmadan gitmem gerek jude..." dediğimde jude hemen beni durdurmuştu

"çantanı gördüm,nereye kaçıyorsun bu saatte,cidden burası berbat bir yer mi?"

"ne,hayır,sadece evime dönmek istiyorum,babam berbat halde..." dediğimde jude hemen cevap vermişti bana

"annem amcanla konuştu,baban çok iyi,lütfen artık rahatla..." dediğinde başımı sağa sola sallayıp tüm acılarımı umursamadan hızlıca yatağımdan kalkmıştım

o kadar hızlı kalkmıştım ki jude buna tepki bile verememişti

ayakkabılarımı bile giymeden yakalanacağımı bile bile ondan kaçmaya,bahçede koşmaya başlamıştım

o evden uzaklaşmak istiyordum,bu halde şuan asla ingiltere'ye gidemezdim,yalın ayak ve ceketsizdim,nereye gidebilirdim ki...

"liva!..." diye bağırmıştı arkamdan jude

onu umursamadan koşuyorken hızlıca kolumdan tutup beni durdurmuştu,kolumu elinin arasında kurtarmaya çalışırken beni daha fazla tutamayacağını farketmişti ve kollarını belime sarmıştı

"bırak beni jude,yalvarırım!" diyerek hala çırpınıyordum ama beyefendinin umrunda bile değildi bu

"hiç bir yere gidemezsin..." dediğinde o kadar yorulmuştum ki çırpınmaktan kendimi onun kolları arasına bırakmıştım

ayaklarıma batan taşlar canımı çok yakıyordu ama şuan çimlerin üstünde olmak bir nebze olsun iyi hissettirmişti

"bana güven liva,baban iyi,sana söz veriyorum seni ben ingiltere'ye götüreceğim,beraber gideceğiz ama şuan olmaz,lütfen..." dediğinde kollarını yavaşça gevşettiğinde beni dikkatlice çimlerin üstüne yatırmıştı

"çok inatçısın..." derken gülümsediğini görmüştüm

"ailesiz kalmanın acısını şuan anlayamazsın jude,senin mutlu aileni görünce aklıma asla ailemle yaşadığım bir an bile gelememişti,asla öyle bir anımız bile olmamıştı..." derken yavaşça gözlerimi kapatmıştım

"biz aileyiz artık liva,bizimle kalıyorsun artık,sende bu ailenin bir parçasısın,belki farkında değilsin ama annem seni kızı gibi görüyor,hep kızı olsun istemişti,sen onun için öyle oldun..." dediğinde gözümden yavaşça bir yaş daha akıp yanağımdan süzülmüştü

kızı gibi mi görüyordu...

jude yavaşça beni çok sarsmadan eve doğru yürüyordu,biraz dışarda konuşmak bana iyi gelmişti

belkide iyi gelen şey onunla konuşmaktı...

"liva,uyanık mısın?" diye sorduğunda sadece 'evet' anlamına gelen bir ses çıkarmıştım

bu soruyu sorduktan sonra beni bir yere oturtmuştu,eve gelmiştik ve beni verandadaki en güzel köşeye oturtmuştu

ayağımdaki taşları yere attıktan sonra gözlerime bakmak için yüzümü elleri arasına almıştı,tanrım,ne yapıyordu böyle

"jude..." diye sessizce söylediğim şeyle kolumu alıp boynuna sarmıştı ve dikkatlice kolunu bacaklarımın altından geçirdiğinde beni büyük bir çevikle kucağına almıştı

kapıyı zar zor açıp ayağıyla kapattıktan sonra merdivenleri çıkmaya başlamıştı,onun kucağında olmak içimde değişik hisler uyandırmıştı,farklı bir histi hissettiğim şey

odamın kapısını açıp içeri girdiğinde beni dikkatlice yatağıma yatırmıştı

"evden kaçma konusunu falan kimseye anlatmayacağım,aramızda..." dediğinde burukça gülümseyip jude'a sırtımı dönmüştüm,ingiltere'ye gitmemin yasak olduğu bir yerde daha fazla duramazdım,durmak istemiyordum ama durmam gerekiyordu

kapım kapandığında ise jude'un odamdan gittiğini anlamıştım,derin bir nefes verip sırt üstü yattığımda bir süre tavana baktıktan sonra gözlerim kendiliğinden kapanmıştı

un pais diferente ~ jude bellinghamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin