4

840 96 81
                                    


Kontrol edemeden atıyorum hatam varsa kusura bakmayın. Düzyazı yazmak benim için ölüm gibiydi birazcık beklettim sizi  o yüzden neyse iyi okumalar umarım beğenirsiniz ✨

*

Ayaklarım geri geri giderken kendimi fakültenin önünde buldum. Şu an içeri girmek dersliği varmak ve sevgili hocamı beklemek işkence gibi geliyordu bana. Sabrım tükenmek üzereydi çünkü bir kez daha beni dersten atarsa öfkeme hakim olabileceğimi sanmıyordum.

İstemeye istemeye fakültenin merdivenlerini çıkmaya başladım hemen  köşede beni görünce el kol işaretleri yapan  arkadaşlarımı küçük bir baş selamıyla geçiştirdim şahsen şu an gram konuşma isteğim yoktu kimseyle.
Klasik "bu dönem mezun oluyor musun? Minho hoca sana neden taktı, yine ne işler karıştırdın Jisung?" gibi cevabını bilmediğim soruları yanıtlayacak keyfim yoktu zaten bu soruların cevabını bilsem sorunumu çözerdim değil mi?

Ben de istiyordum mezun olmayı arkadaşlarım gibi gerçekten yetişkin sayılmayı, ciddiye alınmayı ama içimdeki on sekiz yaşındaki Jisung buna pek fırsat vermemişti yıllarca.

Okulun ilk yılı katıldığım toplulukta tanıştığım arkadaşlarımla bir müzik grubu kurmamız, hafta sonu sahne aldığımız bar işinin haftada dört güne çıkması, grup işinin yanında da biraz sorumsuz oluşum, kaçırmış olduğum sınavlar, devamsızlık yüzünden alttan aldığım dersler benim suçum değildi.

Kabul etmiyordum kim olsa baskı dolu lise yıllarından sonra böyle sapıtırdı. Hatıralarla dolu mutlu, tasasız bir öğrenci hayatı yaşamak istedim ve yaşadım. İsteyen bencil diyebilir bana, okulum uzamış olabilir, her yıl babamdan ve Changbin'den aynı nutukları dinlemiş olabilirim ama pişman değilim çünkü geriye dönüp bakınca mutlu bir Jisung görüyorum.

Artık hayata yetişmem gerektiğini biliyorum. Kendi sorumluluklarımı üstlenmeliyim  oturduğum evin kirası, faturaları ve birçok harcamam gibi. Yetişkinlerin tabiriyle 24 yaşında bir "asalak" gibi yaşamak yavaştan canımı sıkmaya başlamıştı çünkü her girdiğim ortamda söylenen sözler, üstümdeki imalı bakışlar rahatsız ediyordu.

En basiti arkadaşlarımın arkadaş ortamına girdiğim zaman ya da bir akraba buluşmasında mezun olmadığımı, bir işimin olmadığını öğrendiklerinde verdikleri aşırı tepki gözlerini oyma isteği uyandırıyordu içimde "ayağa kalkıp sen mi bakıyorsun bana neden rahatsız oldun" diye bağırıp çağırmak yerine sırf arkadaşlarıma, aileme ayıp olmasın diye içim öfkeyle kaynarken yüzümde samimiyetsiz bir gülümse ile sakin kalmaya çalışıyordum böyle zamanlarda.

Bana göre sosyal statü, akademik başarı çok abartılıyordu. Sana ne mesela benim mesleğimden işimden. Sohbet ederken banka hesabım mı güldürüyor seni ya da mutsuzken statüm mü teselli edecek seni, neden belirli bir yaşı geçtikten sonra her tanıştığımız insan ilk mesleğimizi soruyor bize?

Kendi dünyamda gayet mutluydum. Diyorum ya hiçbir şeyden pişman değilim arkadaşlarım mezun olmasaydı üniversite grubunda çalmaya devam bile ederdim tabii Changbin sağ olsun aylarca başımın etini yemiş ve bu dönem mezun olmam için elimden geleni yapmamı söylemişti hatta cümlesini de tam olarak şöyle bitirdi " bak lütfen başka bir şey istemiyorum senden yeter ki al şu diplomayı sonra istersen yat yine evde." tam olarak buydu dertleri saçma bir diploma işim var veya yok kimsenin umrunda değildi bu.

Artık diplomasız  şımarık bir zengin çocuğun değil de diplomalı çalışmayı tercih etmeyen  şımarık bir zengin çocuğu olacaktım hepsi için daha iyi bir cvydi bu.

Tüm bunlar artık bunalmama sebep oluyordu mutlu Jisung'a yavaş yavaş veda ediyordum yani. Mezun olmak için almam gereken krediyi hesapladım sonunda ve hesapladığım gibi giderse tüm derslerimi verip bahar dönemine kalmadan bu dönem mezun olacaktım. Her şey istediğim gibi gidiyordu sonunda arkadaşlarım da babam da susmuştu ta ki alttan aldığım Calculus dersimin hocası değişine kadar.

Calculus : Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin