Selam nasılsınız 🧚🏼♀️ öncelikle bu kadar beklettiğim için özür dilerim gerek ülke gündemi gerek özel hayatımdaki yoğunluklar derken bölüm yazacak ruh haline ulaşmam biraz uzun sürdü 🙏🏼 neyse upuzun bir bölüm getirdim size hatam varsa kusura bakmayın iyi okumalar diliyorum 💚 yorum yapmayı ihmal etmeyelim lütfen 🧚🏼♀️
Bölümü okurken şu şarkıları dinlemenizi tavsiye ederim 🥺
nothing but thieves -lover please stay
Canozan- acıtır gibi severek
Kres - yarım kalan şarapUyandığından beri içi içini yiyordu jisung’un öyle ki sabahın erken saatlerinde uyanmış ne yaptığını bilmeden evin içinde dolanıyordu. Toplamaya çalıştığı odası hala zihni gibi karmaşık gözüküyordu gözüne zaten başladığı işe de devam etmesi saniyeler sürüyordu bir işi bitirmeden diğerine atlayarak evin içini dört dönmüş Minho'nun gelişini bekliyordu.
O gelince ne söyleyeceğini aynanın karşısında prova bile etmişti bir an. Söze nasıl başlamalıydı? Ya da hangisinin inadı daha ağır basacaktı? En önemlisi ise ne kadar ileri gideceklerdi bu konuyu tartışırken? Bu düşüncelerin hepsi dünden beri Jisung'un zihnini ele geçirmiş uyumasına bile izin vermemişti. Tek bildiği bir şey vardı ne pahasına olursa olsun minho’yu ikna edecekti.
Nerede kaldığını sormak için arayacaktı ki ondan önce mesaj atmıştı minho. Okulda işinin çıktığını, biraz geç kalacağını söylüyordu mesajda seni seviyorum yazmayı da ihmal etmemişti sonuna. Bu durum canını sıkıyordu Jisung’un. konuşmaktan kaçtığının farkındaydı işin sonunda kalplerinin kırılacağını hissediyordu sanki o da.
Zaten sabahtan beri toplamaya çalıştığı evini toplayamamış uykusunu dahi alamamışken elini oynatacak hali de yoktu Jisung’un. Kahvaltıya da es geçerek salonda minho’nun oturmayı sevdiği köşeye bıraktı kendini. Ne zaman bir işi olsa kucağındaki laptopı ile bahçeyi gören camın önündeki okuma koltuğunu kurulurdu minho saatlerce de kalkmazdı ne zaman ki Jisung’un canı sıkılır ve ona sırnışmaya başlarsa laptopın yerini jisung alırdı. Birçok gülüşlerine, öpüşlerine şahit olmuştu bu köşe.
Şimdi de jisung saatlerce oturabilirdi burada. Minho gelene kadar duvarı izleyip öylece durmak hatta hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Sanki hayatın onunla bir derdi vardı. Ne zaman mutlu olduğunu hissetse, umarsızca koşmaya başlasa hayat önüne bir taş koymayı ihmal etmiyordu. sonunda da üstü başı toz, yara bere içinde bir jisung bırakıyordu ardında. Yine öyle hissediyordu göğsü daralıyor, minicik bir sorun bile dünyanın en zor meselesi haline geliyordu onun için.
Gece de uyuyamamış olmanın verdiği yorgunlukla yavaş yavaş kapanıyordu Jisung'un gözleri çok değil bir iki saat kestirip minho gelmeden önce uyanacaktı en azından kendini uykunun kollarına teslim ederken öyle düşünüyordu.
🎴
Minho karanlığa gömülmüş evin kapısını usulca aralayarak girdi içeri. Birkaç kere zile basmış açılmayınca da şifreyi girerek açmıştı kapıyı tam da düşündüğü gibi uyuyordu jisung. Bu huyuna çok kızıyordu madem uyuyacaktı daha rahat bir yere uzanabilirdi. Okuma koltuğunda iki büklüm kalmış üstüne bir örtü bile almadan uyuması hiç hoşuna gitmiyordu. yine aynı manzara ile karşılaşınca iç çekerek yaklaştı sevdiği çocuğa. Çok güzeldi her haliyle kalbini sıcacık eden bir güzelliği vardı. Yemek yerken,çalışırken,konuşurken uyurken… her haline tapar hale gelmişti minho.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Calculus : Minsung
FanfictionMezuniyeti için uzatmaları oynayan Jisung'un yeni bir sorunu vardır o da calculus hocası Lee Minho.