¿şato mu hapishane mi?

779 35 13
                                    

Her gün olduğu gibi bugün de Eyüboğlu konağı üzerinde kara bulutlar dolaşıyordu.
Karanın müştemilata yerleşmesi köksüzler ve Barbaros hariç herkesi rahatsız etmişti. Özellikle Hümayı. Odasından dışarı adım atmak bile artık yük oluyordu Hümaya.

Sonunda kahvaltı için aşağı inmeye hazır olduğunda merdivenlere doğru ilerledi. Aşağıda olan biteni duymak istercesine adımlarını yavaşlatıp dikkatlice etrafı dinledi.

Nefret ettiği o sesten tek bir eser yoktu ortalıkta. Yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirerek salona doğru yürüdü.
"Günayd..."-yüzüne yerleştirdiği gülüş bir anda solmuştu. Bütün aile masadaydı. Kara da.

İkilinin gözleri buluştu. Karanın bakışlarının ardındaki o ifadenin kin ve nefret olduğunu göre bilecek kadar aynı hissleri taşıyordu Hüma onunla.Kara yüzünde tek bir mimik olmadan Hümadan gözlerini çekti masaya döndü

"Size afiyet olsun ben şirkete gidiyorum. Gülayşe seni de Barbar komiserim bırakır. Yolda da konuşursunuz şu Ragıp meselesini"

"Ama daha yeni gelmiştin. Yemek yemeden mi gideceksin"-Gülayşe Karaya yalvaran gözlerle bakıyordu. Artık kuzeni ve Kara arasındaki bu soğuk savaş bitsin istiyordu. Çünki Karanın Menderes cinayetinde hiçbir suçu olmadığına adı kadar emindi.

"Yok belli ki rahatsızlık duyanlar var ben kalkayım"-Kara Hümaya bakmadan onun hakkında konuştuğunu belli edecek iğneleyici cümlesini kurduktan sonra masadan kalktı. Hümaya doğru yürümeye başladı. Gözünü bir an bile ayrımıyordu güzel kızdan.

"Günaydın Hüma kuşum. Neden dikildin böyle. Burası senin evin istediğin gibi haraket ede bilirsin"-yüzünde alay edici bir ifade vardı

"Evet burası benim evim. Ve ben seni kovmadan kalktığın için sağol."-Hüma belki yıllarını bu konakta geçirmişti. Evet biraz ürkekti ama bu korkusu Karaya baktığında yok oluyordu sanki.

"Hüma lütfen..kimse kimseyi kovmuyor tamam mı? Artık Karanın bizimle aynı masaya oturmasına alış. Bak ikinizin arasında seçim yapma ikilemine sokma beni yalvarırım"-Gülayşe önündeki boş tabağa bakarak konuşuyordu

"Pardon Lara. Bu ev senindi dimi? Ben hadsizlik ettim. Hüma zaten kim ki? Ya sen bu eve geldikten beri bir kere yüzüm gülmedi benim farkında mısın?"-konuştukca dolan gözlerini bu sefer saklamaya çalışmıyordu Hüma.

Gülayşe anlamak ister gibi Hümanın gözünün tam içine baktı. Bu eve geldiği ilk günü hatırladı. İki kuzen bir birlerine ne de güzel sarılmışlardı. Ama haklıydı Hüma. Gülayşe gelir gelmez babası ölmüştü. Sonra annesinin suçlu olduğunu öğrenmişti. Bu sözler Gülayşeyi yaralasa da Hüma haklıydı. Sonuna kadar haklıydı.

"Hüma quzum, Lara senin kuzenin. Hem sofra da kavga edilir mi? Yapma etme"-Hacer hala Hümayı nasıl sakinleştireceğini bilen tek kişiydi bu evde. Hem de onun tek arkadaşıydı. Ama Hümaya dönüp baktığında bu sefer onu tanıyamamıştı. Gözünden yıllarca gülüş eksik olmayan minik Hümadan kalan sadece kalp kırıklığıydı. Gözlerinden nefret fışkırıyordu sanki.

Kara hemen yanında durduğu kıza kitlenmişdi. Herkes dikkatle Hümanın ne diyeceğini bekliyordu sanki.

"Neden öyle bakıyorsunuz bana..ben bu evde 24 yıl mutlu  yaşadım  sanıyorsunuz değil mi? Tamam belki sen sokakta büyüdün Lara Eyüboğlu ama yıllarca hapishanede büyümekten daha iyidir belki de sokakta büyümek. Belki daha özgür hisseder insan. Beni bu evde seven kimse olmadı biliyor musun? Ama senin kan bağın olmadan seni seven bir ailen oldu Lara. Bu evde kimse asla mutlu olmadı. Amcam hep seni bekledi. Halam amcamın acısına ortak oldu. Annem ve babam...."-durakladı,ne diyeceğini bilmiyordu...gözlerinden akan yaşları yavaşca temizledi sonra Karaya baktı. Çünki Karanın da onu izlediğini biliyordu. Herkes gibi.-"Annem ve babam seni çöpe attıkları için geri dönmemen için içten içe dua ediyorladı belki de. Hepimiz aynı masaya oturduk yıllarca. Yalanlarla dolanlarla bir birimizin gözünün içine baktık. Ya ben amcama kızın geri dönecek sana birlikte sarılacağız dedim. Ama meğer kızını kaçıran benim öz annem ve babammış"

Gülayşe gözlerinden akan yaşları durduramıyordu. Ayağa kalktı kuzenine doğru yürüdü. Ona çok sarılmak istese de şuan doğru bir adım olmaya bilirdi bu.

"Hüma neler yaşadığını istesem de tahmin edemem. Ama sen de benimkini edemezsin. Yıllarca sokakta uyudum ben. Kaç gece aç kalarak,soğuğa dayanarak hayatta kalmaya çalıştım inan saymadım. Ama seni anlamaya çalışıyorum"

"Anlamaya çalıştığın için mi babamın katilini dibimize kadar soktun. Bu adam bu evde olduğu sürece beni yok say tamam mı? Hiç kuzenin olmamış gibi davran."

"Ben bu evde olmak zorundayım çünki.."-Kara ne kadar kabul etmek istemese de Hümaya yaptığının haksızlık olduğunu biliyordu

"Çünki?"-Hüma yavaşca Karaya yaklaştı yüzünde gerçekten merak eden ifade vardı.

"Boş ver anlatsam da anlamazsın prenses. Sen şatonda oturup buraya hapishane demeye devam et. Dışarıda bir gün bile hayatta kalamazsın"

Hüma Karaya ne dese genç adamın ondan  bin kat daha iğneleyici cümle kuracağına emindi o yüzden arkasına bile bakmadan kapıya doğru ilerledi. Hızlı haraketlerle ayakkabısını giyindi. Kapıyı çarparak çıktı.

Kara Gülayşeye döndü "Bana sinirli sana değil,üzme kendini"

"Hayır hepimize kızgın Kara hepimize. Ve ne yazık ki haklı. Peşinden git olur mu? Bi' delilik etmesin"

"Bırakın biraz yalnız kalsın"-Barbar ağzını peçeteyle silerek ayağa kalktı-"Haydii Gülayşem ben de seni işe bırakayım sonra da merkeze geçerim"

Herkes Hüma çıktıktan sonra kendi işine odaklandı ama Kara odanın ortasında ayakta kalmıştı. Sanki beyninde Hümanın nerelere gide bileceğini düşünüyordu...

~

"Allahım bu kız nerede gece yarısı oldu çoktan"-Gülayşe evin içinde durmadan sağa sola yürüyordu endişeden kafayı yemek üzereydi-"Barbarı da arıyorum operasyonda galiba açmıyor..nereye gider ki? Ben Hümayı hiç tanımıyorum"-Gülayşe dolan gözlerini aşağı dikti kimsenin görmesini istemiyordu.

"Off Hüma off bi kere de bela açma kızım başımıza"-Kara masanın üzerindeki telefonu aldı son kez Hümayı aradı açmayacağını biliyordu.

"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.."-telefondan gelen sesle beraber Kara ayaklandı ve kapıya doğru yürüdü

"Nereye Kara oğlum?"

"Merak etme Hacer hala o baş belası yeğenini kanlı canlı getirecem buraya ama ondan sonra ona kızmama izin vereceksin"

Kara kapıya yöneldi hızlı adımlarla dışarıya çıktı. Her geç kaldığı saniye kafasında binbir türlü kötü senaryo kuruyordu çünki..Hava bugün çok soğuktu..Aklına Hümanın ne kadar üşüye bileceği geldiğinde daha da sinirleri bozuluyordu..

?iki kişilik yalnızlık¿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin