1. EN BAŞTAN

14K 1.3K 2.7K
                                    







Ve işte buradayız. Seneler önce tek başıma çıktığım yola şimdi yüzlerce insanla beraber tekrar adım atıyorum. Yanımda olduğunuz için teşekkür ederim, varlığınız için ne kadar minnettarım bilemezsiniz. Bölümden sonra sohbet etmek için Twitter'da olacağım. Tepkilerinizi merakla bekliyorum. İyi okumalar! Oylar ve yorumlar unutulmasın lütfen. Bakalım bu hâlimizi sevecek misiniz? Çünkü biz çok değiştik de...


1. EN BAŞTAN



Au/Ra, Assassin

Madison Beer, Follow The White Rabbit

Kitabın çalma listesi için Wattpad profilimdeki linke basabilirsiniz. EDİN adındaki playlist.

Karanlığa saklanmayı başarabilen canavarlar, ne zaman ortayı çıkmaları gerektiğini de iyi hesaplarlar.

Çünkü öylece karanlığın içinde gizlenirken, her insanın sadece karanlığın içinde, bir başına kaldığında, gece vakti olduğunda ortaya çıktığı zaaflarının hepsine hâkim olurlar.

Hakkımda düşünmeden söyleyebileceğim tek şey ismim ve yaşım, belki bir de doğum tarihim. Ayza. On dokuz. 21 Aralık 1999.

Kendimi pek fazla tanımıyoru.

Ama herhangi birisi beni çok kolay tanıyabilir.

Yüzüme baktığında ne düşündüğümü anlayabilir. Onu sevmiyorsam muhtemelen yanındayken belli ederim. Gerilirim. Gözlerimi deviririm. Kaçar ve giderim. Onu seviyorsam ise... Peşini asla bırakmam.

O da benim peşimi bırakmaz sanarım bu yüzden.

Ama hakkımda emin olduğum nadir şeylerden birisi de benim terk edilmeye mahkum olduğum.

"Baban son bir hafta içerisinde sana ulaşmaya çalışmadı mı?"

Karakolun içi kalabalık ve gericiydi. Derin bir nefes alarak kafamı kaldırdım. Son birkaç dakikadır yaptığım tek şey oynadığım parmaklarımı izlemekti. Gözlerimi ellerimden çekerek bana bakan polis memuruna döndüm. Kırklı yaşlarının ortasında, belki de sonlarında olan esmer bir adamdı ve mesai yüzünden oldukça yorgun düşmüş görünüyordu, bunu gözatlarındaki mor torbalardan anlayabiliyordum. Geçen aylarda durmadan karşımda bu adamı bulduğumdan, artık yüzüne oldukça aşinaydım. Sonunda beni rahat bırakacaklarını düşünmüştüm ama gecenin bir yarısında beni yine kapımdan alıp buraya getirmişti.

"Size aylardır dediğim gibi," dedim derin bir nefes alarak. Bu gece bunu üçüncü soruşuydu. "Babam bana ulaşmaya çalışmadı. Senelerdir çalışmadığı gibi." Masaya doğru eğildiğimde, "Neden gecenin bir yarısı buradayım?" diye sordum. "Mesai saatinin dışında beni çağırmanız doğru mu?"

"Buradasın çünkü babanı bulmak istiyorum," dedi adam. İsminin Hakan olduğunu biliyordum. "Böylece onun sonsuza dek hapiste çürüyeceğinden emin olabilirim. Buradaki asıl soru şu, sen babanın bulunmasını istiyor musun istemiyor musun?"

Gergin bir sesle "Babamın hapse girmesini neden isteyeyim?" diye sordum.

Bu cevabım karşısında gülerek "Elimizdeki sicile bir bakalım," dedi. "Uyuşturucu satıcılığı. Adam kaçırma. Adam yaralama. Ruhsatsız silah taşıma ve şimdi de... Cinayet." Gülerek geri çekildiğinde, "Damarlarında dolaşan kanı taşımasının bir önemi var mı gerçekten?" diye sordu. "Baban bir canavar ve emin ol, sen de o içerideyken çok daha iyi nefes alırsın bu dünyada."

EDİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin