Bölüm/4

122 17 10
                                    


Bir ağaç gölgesi lazımdı, büyüklüğü ile güven veren, korkularımı gölgeleyecek bir şemsiye, yaslanacak bir destek...

                                        -Rabia Eren Eşme

...

Ben karşımdaki hayal kırıklığı yığınına baktım, onun ise belki de tanımaz bakışları vardı.

"Büyümşsün."dedi gür sesiyle.
Sokakları değil bu dört duvarı anımsatmıştı bana sesi, buradaki yabancılığı.

Büyümüştüm, kader başımı okşamış, hayat büyütmüştü beni.

"Niye geldin?"dedim ve sesimin soğuk çıktığını farkettim.

İlk başta samimi olmayan gülüşü belirdi yüzünde, ardından bir adım attı bana doğru. Bu benim gerilememe neden olmuştu.

"Evime gelirken böyle bir karşılama hayal etmemiştim. Sarılmak yok mu abine?"dedi en iğrenç şekilde. Bu yüzsüzlüğü onun yerine benim canımı acıtırken ona iğrenerek baktığıma emindim.

"Yıllar sonra her şeye rağmen tüm yüzsüzlüğünle gelirken mi hayal etmiştin?"
Baştan aşağıya süzdü beni, sonra karşısında ben yokmuşumcasına ilerledi.

"Görmeyeli çene kası yapmışsın bücür."dedi yıllar önce aynı hitapla.
Ardından hızla ona yetişmek için yürüdüğüm günleri hatırlıyordum. Benim halimle 'Daha hızlı bücür.'diyerek uğraşırdı. Sözleriyle daha da hırslanarak hızlanıyordum ve ben o günlerde bu günlerden habersizdim.

Beni sarsarak gittikten sonra saniyelerce öyle kalmıştım kapıda.
Kendime gelerek kapıyı kapattım ve mutfağa ilerledikçe sesler artıyordu.

"Bir bitkiden farksızsın diyorum. Kendine gel artık!"diye bağırıyordu merhametten bile habersiz olan adam.
Annem ise tabiki yine sessizliğine bürünmüştü.

Mutfağa girdiğimde kalktığım sandalyeye oturmak yerine tezgaha yaslanarak ikisini izlemeyi tercih etmiştim. Dahil olmayıp izleyicilerden olma taraftarıydım her zaman.

"Tamam konuşacağın da yok senin o zaman uzatmanın manası yok."diyerek mutfaktan çıktı. Ne yapacağını merak ederken annemin odasına girdiğini görmüştüm.
Annem ise hala kendi dünyasındaydı.

Onun ardından ilerleme zahmetinde bulunmadan sadece bekledim ne yapacağını.
Odadan gelen seslerin ardından saniyeler sürmüştü görüş alanıma girmesi, elindeki paraları sayarken.

Beynim bu görüntüyü algılamaya çalışırken artık bu gün yaşadıklarımı beynimin kaldıramadığını farketmiştim.

"Sen ne yaptığını zannediyorsun?"diye sormuştum, ona doğru ilerlerken.
Beni hiç dikkate almadan para saymaya devam ediyordu.

Bu duruma daha fazla sinirlenirken aniden gelen cesaretle elindeki paraları çekip almıştım.

Bu sefer o bana ters ters bakarken tekrar paraları almaya meyletmişti ancak izin vermemiştim.
"Asıl sen ne yaptığını zannediyorsun?"

"Hakketmediğini sana vermiyorum. Şimdi tekrar yıllarca gelmemek üzere çık bu evden!"dedim yine kendimden beklemediğim bir cesaretle.
Bu aralar neydi benim bu denli cesaretim?

"Fazla cesaret zarar bücür. Şimdi çok gitmemi istiyorsan o elindekileri ver bana."dedi tekrar almak için uzanırken ama geri çekilmiştim.
İzin vermeyecektim!

"Zarar gelecekse cesaretimden gelsin, salaklığımdan değil abi!"dedim iğneleyici ses tonumla. Neyi ima ettiğimi anlamış olacak ki yine o samimi olmayan ama mide bulandırıcı gülümsemesi belirdi yüzünde.

Sondan SonsuzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin