( Her başarısızlığın arkasında bir başarı vardır . Belki bunu çok geç fark edecektim ama , benden , benliğimi aldıklarında bende onlardan kimliklerini alacaktım..)Bazen masalların sonu da kötü bitebiliyordu. Bunu zaman geçtikçe anlamıştım. Büyüdükçe masalların doğruluk payının olmadığını da anlamıştım,masallar çocuklar içindi ve ben çocuk değildim ve bunun farkındaydım.
Bir çukura düşmüştüm ve bu çukurdan çıkmamın tek yolu kendimi öldürmekti. Böyle düşünüyordum ya da böyle düşündürüyorlardı. Elimdeki jilete baktım, azıcık aşağı indirsem damarımı kesip bir kaç saat sonunda kan kaybından ölebilirdim.
Çok acı çeker miydim? Ya da acı çekmek yerine ilaç mı bulmalıydım . Jilet hâlâ sağ bileğimde ve ben bastırmak için kendimi cesaretlendiriyorum. Boynumu eğdim , beni mühürledikleri yer gerildi ve canım yandı , yerimde inledim. Hayır ben cesaretli biri değildim.
Kapı sesi geldi, tokmağı çeviriyordu biri ama önemsemedim. Biri bağırıyordu sanki ama yine de ayırt edemedim. Sanki tüm hislerim tümden kendini kapatmıştı ama bu benim elimde değildi. Jilet hâlâ sağ bileğime yaslı neden sağ? Sağ elimi daha çok kullanırım ve daha kuvvetli, neden jileti sağ elime alıp sol bileğimi kesmiyorum? Hem kalp solda değil mi belki kalbe giden bir damarı keserek hemen ölebilirdim.
Lisede biyolojiden nefret ediyordum ve insan vücudu hakkında gerçekten hiç bir bilgim yoktu.
Belki de bu kadar yaşaman gerekiyordu...
Ama ben hiç mutlu olmamışım ki, ben yeni evlenmiştim neden mutlu olmama hayat izin vermiyordu . Jileti sol elime aldım, sağ bileğime yasladım. Sesler yankıya dönüştü, görüş açım bulanıklaştı. Yavaşça ayağa kalktım. Hızlı bir ölüm olmalıydı ve beş dakika içinde ben huzurlu bir şekilde gözlerimi kapatmalıydım. Lavabonun kenarlarına tutunarak ayağa kalktım ve aynadan kendime baktım. Hayır bu çok kötüydü ,beni mühürledikleri yer kanamış ve ince bir çizgi halinde göğsüme doğru akmıştı. Yine görüş açım bulanıklaştı, aynada kendimi bir silüet gibi gördüm.
Jileti elime aldım ve elimdeki kana baktım. Jileti öyle bir şekilde sıkı tutuyordum ki her iki elimin de avucunu parçalamıştı ama ben ne ıslaklık ne de acı hissetmiştim. Vücudum uyuşmuştu ve şah damarıma yasladım. Kapıdan hâlâ sesler geliyordu ama umursamadım.
Kapı kırıldı sanırım , sarsıldım. Boynuma jileti vurdum ama bir inleme sesi geldi. Sonra jileti biri elimden aldı. Yere düştüm, ölecektim. Yavaşça ölümü bekledim .
Bekledim.
Gözlerimi açtım ve kapattım.
Acı hala yok.
Çırpınmıyorum da .
Biri beni kendine doğru çekti, bu denek 5' ti. Konuşuyordu ama anlamıyordum. Sert bir tokat attı bana.
Çok konuşuyordu ve beni sürekli sarsıyordu. Gözlerim ellerine odaklandı, elleri boynumu tuttu. Evet jileti boynuma gelmişti, gözlerimi kapattım, ölümü bekledim.
Ölüm geç geliyordu. Kulaklarım çınlıyor sürekli başım dönüyordu. Midem bulanıyordu ve sesler vardı. Sürekli sarsılıyordum sanki biri beni sürekli kendime gelmem için düzeltiyordu.
İlk önce avuç içlerim ağrıdı, gözlerimden yaş aktı. Ayaklarımı kendime doğru çektim. Başımın dönmesi durdu ama hâlâ midem bulanıyordu. Nefes alış verişlerimi duydum ve kulağımda müthiş bir çınlama. Gözlerimi açtım, yine kapattım. Lavabodaydım ve yere uzanmıştım. Denek 5 'in dizine. Kapıya baktım, kapı kırılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI OYUN- 18:46
Misterio / SuspensoBedenim acı içinde titriyordu, ama titremelerimi umursamıyordu. " Burdan çıkmamız için birimizin ölmesi gerekiyor." Kaçması için kurban ettiği bendim değil mi? " Beni öldürecek misin?" Elindeki ip benim nefesimi kesecekti, oysa o ip ile dün bana...