YANGIN

33 3 23
                                    

Evet 2.kitapla karşınızdayım. İnşallah bol okumalı ve bol yorumlu bir seri olur. Zaten bu seriyi 2 kitap yapmayı planlıyorum. Ama bir ihtimal tabi 3 kitapta olabilir, o yüzden şimdiden net bir durum söyleyemem. Keyifli okumalar. Seviliyorsunuz.♡♡♡

Yunus Emre'nin de dediği gibi,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yunus Emre'nin de dediği gibi,

Sular hep aktı geçti,
Kurudu vakti geçti.

Nice han, nice sultan
Tahtı bıraktı geçti.

Dünya bir penceredir,
Her gelen baktı geçti.

Baron'da bu Dünya'nın penceresinden bakıp geçmişti. Hiç beklenmedik ölümü ve ölümünün getirdiği soru işaretleri mıh gibi çakılıp kalmıştı bu dünyada. Cinayetiyle ilgili hiç bir delil bulunamamıştı. Üzerine de Fatih ve Ceren'in yaşadıklarından sonra çoğu şey de değişmişti. Fatih, belinden vurulmasının ardından yürüme yetisini kaybetmişti. Yürümek için bir sürü ameliyata girmiş ve fizyoterapi almıştı. Bu süreç boyunca Ceren hep Fatih'in yanında olsa da Fatih, Ceren'den daha çok uzaklaşmıştı. Polisliği yaralanmasından ötürü son bulduğunda, bütün tedavi süreçlerini Nilüfer ve Alparslan'ın evinde geçirmişti.

Kazadan sonra Nilüfer ve Alparslan düğün yapmaktan vazgeçmiş, bunun üzerine sadece aile arasında sade bir nikah yapmışlardı. Ne kadar bunu Fatih istemese dahi Nilüfer, Fatih'i dinlememiş ve," İyileşince yaparız düğünü!" diyerek Fatih'i geçiştirmişti. Evlendiklerinden birkaç ay sonra Gülsüm doğum yapmıştı, ve nur topu gibi Yeşim adında bir kızı olmuştu. Kızına ablasının ismini vermişti. Nilüfer ve Alparslan, Yeşim'i evlat edindiklerinde bu kararları kendilerinden çok Fatih'e iyi gelmişti. Bebek sanki ona mucize gibi gelmişti. Yeşim'den sonra iyileşmesi daha da hızlanmıştı. Çoğu zaman Yeşim ile birlikte uyumuşlardı. Talat ile birlikte Yeşim'i alıp bebek olsa da parka oyun oynamak için çıkartıyorlardı. Geçen zaman içerisinde Talat ve Kevser'de bir yılın ardından evlenme kararı almışlardı. Kevser'i abilerinden istemek için Kürşat Bey ve Memati Bey gitmişlerdi. İkisi de o gün Talat'a," Senin artık iki baban, iki annen, ve bir sürü kardeşin var. Sen bizim ailemizsin," demişlerdi. Hayatları son yaşanan olaydan sonra yavaştan da olsa düzelmeye başlasa bile soru işaretleri hiç bir türlü peşlerini bırakmamıştı.

Yaşamlarını devam ettirirken, bir yandan Nilüfer büyük bir hırs ile Neriman'ı aramaya koyulmuştu. Baron ölünce Gülsüm daha da rahatlayarak bildiği her şeyi daha hızlı ve çekinmeden anlatmaya başlamıştı. Anlattıklarıyla hem Korkut'un arsasındaki laboratuvar, hem de daha Baron'a ait bir sürü yer baskınlar ile ortadan kalkmıştı. Garip olan şey ise onca baskına rağmen polis Neriman ile ilgili hiç bir iz bulamamıştı. Neriman ile birlikte daha hiç göremedikleri Ümit'in de varlığı onları rahatsız etmeye yetiyordu. İki senelik araştırmaya rağmen Nilüfer, ikiliden hiç bir iz bulamamıştı. Zülfikar kolyesinin kime ait olduğu ve Baron'un kim tarafından öldürüldüğü kendisiyle birlikte mezara gömülmüştü...

GÜNÜMÜZ...

"Nereye geldik annem, babanın yanına geldik. Hadi gel sürpriz yapalım babaya!"

Nilüfer, kucağındaki Yeşim ile şefkatle konuşarak hastanenin beyaz, loş ışıklı koridorunda ilerlerken, koridorun sonuna doğru geldiğinde kapının önünde durdu. Önünde durduğu kapının üzerinde yazan 'Alparslan Akay' yazısına kısa bir süre baktığında yüzünde kocaman bir gülümseme peydah olduğunda, kapıyı iki kez tıklattı. Kısa bir sessizliğin ardından "Gir!" diye içeriden Alparslan'ın yorgun sesi gelmişti.

Nilüfer ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin