ikiye on kala - DLGB
Kısa bölümlerden sonra size uzun bir bölümle geldimm
Ve attığım diğer bölümleri okumayı unutmayın.
***
Esin: Sana demeyi unuttum
Esin: Geçen tekrar karşılaştık onunla
Esin: Geçenki kız vardı yanında
Esin: Hatta kızla tanıştım falan
Esin: Acayip saçma bir ortamda kala kaldım
Esin: Neyseki duygularım yoğun değildi
Esin: Ama Güneş'e de aşk olsun
Esin: İnsan der Esin kendini kaptırma
Esin: Siz imkansızsınız
Esin: Ne bileyim beni eve bırakınca evleniriz sanmıştım
Esin: 😭😭😭
Esin: Erva beni bekliyor hasta hasta ders anlatacağım
Esin: Bunlarda da hiç insaf yok
Esin: Ablam hastalıktan sürünüyor demiyor
Esin: Anca işine gelince abla şu konuyu anlamadım anlatır mısın de
Esin: Neyse gidiyorum ben
Sohbetten çıkıp üstümü giyinmeye başladım. Bugün yine Burak'ların evine gidecek ders anlatıp dönecektim. Tek fark bugün Erva ile tek tek gidecektik.
O evden ben evimden geçecektim oraya. Üzerime geçirdiğim krem boğazlı kazağın altına kalın siyah bol pantolonumu giydim. Koridora geçip Açelya'nın odasına uğrayıp çıkmadan önce haber verdim.
Sonra montumu giyip atkımı taktım. Savaşa gider gibi hazırlanıp evden zar zor çıktım. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Bu soğuk şaka mıydı? Tamam kışı seviyordum ama bu şekil yaşanmazdı ya.
Yaklaşık bir on dakika yürüdüm ve en sonunda Burak'ların oturduğu binayı gördüm. Acele adımlarla binanın açık kapısından içeri girdim. Sonrasında asansörle oturdukları kata çıkmaya başladım.
Oturdukları kata geldikten sonra duran asansör ile indim. Kapıya yaklaşınca gördüğüm ayakkabılar ile anneminde geldiğini anladım. Umursamadan hızlı ama sakin şekilde kapıyı çaldım.
Yaklaşık otuz saniye sürmeden kapı açıldı. Kapıyı açan kişiye bakmadan eğildim ve botlarımın fermuarını açtım. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim ve bana uzatılan terlikleri giydim.
En sonunda kafamı kaldırıp kapıyı açan kişiye baktım. Belkide görmeyi en son beklediğim kişiydi. Caner.
O bana ben ona odaklanmış bakarken en sonunda o hareket edip arkamda kalan kapıyı örttü. O örtmek için kolunu uzatınca otamatikmen bana doğru eğilmişti.
Suratıma o kadar doladığım atkıdan bile yoğun ve baskın kahve kokusu beni etkisine almıştı. Kapının kapanma sesiyle kendime geldim. Üzerimdeki fazlalık olan atkı ve montumu çıkarıp askılığa astım. O da konuşmak yeni aklına gelmiş gibi konuşmaya başlamıştı.
"Hoş geldin."
"Hoş buldum. İçerideler değil mi?"
"Evet."
Onun yönlendirmesini beklemeden hızlıca salona geçtim. Bu sefer ki manzara beni biraz daha şaşırtmıştı. Beklemediğim şekilde bir ortam yoktu. Annem, Leyla teyze ve tanımadığım başka bir kadın oturuyorlardı ve çay içiyorlardı.