4.1

954 66 31
                                    

Bugün 35. Bölümden sonrasını attım. Atlamadan okumayın sakın. Zaten atacağım iki bölüm kaldı.

Medya: Esin'in nişan elbisesi.

***
2 ay sonra

Saçlarıma şeklini verdikten sonra elindeki düzleştiricisinin fişini çektim. Aynadan kendime baktığım da az çok eski halimi görür gibi oldum. Tek fark yüzümde bitmek bilmeyen gülümsememdi.

Saçlarım çoktan eski rengine dönmüştü. Pembe Esin değildim artık. Boya akalı baya olmuştu ama tam anlamıyla kendine yeni gelmişti saçlarım. Caner'de bu hallerimi daha çok sevdiğini söylüyordu. Zaten beni ilk gördüğü zamanlar orjinal rengindeydi saçlarım.

Bugün bizim istememiz ve nişanımız vardı. O kadar heyecanlıydım ki anlatamazdım. Evliliğe bir adım daha yaklaşıyorduk.

Evlenme teklifini aldığım gün dün gibi aklımdaydı. O günden sonra yüzüğümü annemlere göstermiştim. Herkes acayip mutlu olup sevinmişti. Tabi ki en başta ben vardım.

O günden sonra geçen iki ay ikimiz içinde güzeldi. Birbirimize güzelce alışmıştık. Ondan hiçbir şekilde çekinmiyordum. O da benden tabi ki. Yine bu geçirdiğimiz iki ayda derslerime yoğunlaşmıştım. Mezuniyetime dört ay gibi bir süre kalmıştı.

Mezun olmadan nişan ve istemeyi aradan çıkartmak istemiştik. Birkaç gün önce bohçalarımızı alıp vermiştik. Her şeyin o kadar peşine düşülmüşti ki hiçbir eksik yoktu. Bu işlerde en başta annelerimiz vardı. Onlar bizim ilişkimiz için çok çaba sarf ediyorlardı.

Bunlar dışında geçtiğimiz iki ayda Güneş ve Semih evlenmişti. Zaten nişanlı olan çiftimiz bir anda evlilik haberini duyurmuştu. Çok güzel sade bir nikah ile halletmişlerdi. Onlar için çok mutluydum.

Aynada son kez kendime bakıp toparlandım. Makyajımı her şeyimi evde halletmek istemiştim. Nedense böyle küçük ve önemli şeyler aile içinde olması huzurlu hissettiriyordu.

En sonunda odamdan çıkmış içeriye gelmiştim. Her şey çok güzel gözüküyordu. Çok güzel süslenmişti etraf. Ortada duran E ve C harflerine bakarak sırıttım.

Bu sırada içeri Erva girmişti. Üzerine giydiği mavi elbise çok yakışmıştı. Maşallah en az ablası kadar güzeldi. Duygularım tavan olunca Erva'ya baktım. O da bana aynı şekil bakıyordu. Ben bu kıza kıyamıyordum ya.

Kendime çekip sıkıca sarıldım. İlk biraz kollarımda çırpınsada sonradan karşılık verdi.

"Yaa abla saçım bozulacak."

"Aman be bir sarılayım dedim ne var? Bozulsun saçların benden önemli mi?" Kollarımdan çıkıp kenara çekildi.

"Kusura bakma ama on saat uğraştım bu saçlara."

"Salak. Evleneyimde gör sen çok peşimde dolaşırsın." Diye cırladım. Bu cırlamaya annem odaya girip bizi odadan attı.

Yani çok emek vermiştik ve kavga edersek bozarız diye düşünüyordu. Ama ben niye kendi nişanım için emek verdiğim şeyi bozayım. Deli miyim ben?

Annemi umursamadan çalan kapıyı açtım. Kızlar gelmişlerdi. Açelya ve Güneş. Güneş'in dediğine göre Semih erkek tarafı olacakmış bu yüzden Caner'ler ile gelecekmiş.

Bunu duyunca ona artık fav eniştem değilsin mesajı atmıştım.

Kızlarla sarılmış odama geçmiştik. Son kontrolleri yapmaya başlamıştık.

....

"Hadi kızım sen kahveleri yap getir." Annemin demesiyle ayaklandım. Benim ardımdan bizim kızlarda gelmişti.

Güneş ve Açelya misafir kahvelerini hazırlarken bende Caner'in kahvesini yapıyordum. Ben ona tuz yerine bal koymak istiyordum aslında. Ama canım arkadaşlarım tuz koy diye ısrar ediyordu. Peki ben Caner'e kıyabilir miydim? Hayır. O fazla acı şeylere katlanamazdı. Bu yüzden koymayacaktım.

Kahveleri hazırlamıştık. Ben tüm ısrarlara rağmen bal koyacakken annem mutfağa girmişti.

"Esin nerede kaldınız kızım?" Annemi ilk defa bu kadar panik görüyordum. En başta bizim evlenmemizi çok istesede üzülüp ağladığını yakalamıştım. Canım annem hem evleneyim istiyor hem de üzülüyordu.

"Geliyoruz anne sen içeri geç." Yanına yaklaşıp sakinleştirdim.

"Tamam." Dedi ve içeri geçti.

Bende arkamı dönüp arkadaşlarıma baktım. Açelya'nın elinde bal kutusu vardı.

"Balı koydun mu?" Diye sordum.

"Evet hayatım bol bol koydum. Çocuk şekerden gidebilir." Dediğinde kıkırdamıştık.

Hızlı hareketlerle kahveleri tepsilere koyduk. Kızlar misafirlere kahveleri dağıtırken ben Caner'in önüne gitmiştim. Ona kahveyi uzatırken göz göze gelmiştik. Aklıma dolan geçmişteki görüntülerle kıkırdadım.

Güneş'in nişanında da aynı durumu yaşamıştık. O da gülümseme bakıp gülümsedi.

"Teşekkür ederim." Dediğin aynı o anki gibi hissetmiştim. Tek farkı karşımdaki adama aşık olmamdı.

"Rica ederim. Afiyet olsun." Onunda yüksek ihtimal aklına aynı anı geldiği için gülümsemesi daha da büyümüş gamzeleri ortaya çıkmıştı. İç çekerek onlara baktım ve geri çekilip tepsiyi kenara koydum.

Caner'in hemen yanına oturdum. Benim kahvemde yanda duruyordu. Herkesle birlikte kahvemi yudumlamaya başlamıştım. Orta şekerli kahvemin tadına varacakken Caner öksürmeye başlamıştı. Kahvemi kenara koyup ona döndüm.

Suratı kıpkırmızı olmuştu ve öksürüyordu. Ne olduğunu anlayamadan hemen yanındaki suyu uzattım. Sudan bir yudum aldıktan sonra daha fena öksürmeye başlamıştı. Allah allah ne oluyordu bu çocuğa?

Panik içinde Erva'dan su istemiştim. Hızlıca mutfağa geçip başka bir su getirmişti. Suyu hızlîca Caner'e verip işmesini sağladım. Bu sırada kahvesine el atıp bir yudum aldım. Ağzıma gelen acı tatla yüzüm buruştu. Suyuna da aynı şekil bakınca ve aynı sonuçla karşılaşınca bakışlarım kızlara düştü.

Hepsi bana bakıp sırıtıyordu. Kahvede bir çok tat vardı ama suda yoğun bir tuz vardı. Salak arkadaşlarım beni bal diye keklemişlerdi. Sevgilime dönüp baktığımda normal suyu içince kendine geldiği belliydi. Bu sırada Sami amca lafa girmişti. Oğlunun bu haline sırıtıp bakıyordu.

Caner ise bana 'sen ne yaptın, ölüyordum.' adlı bakışını atıyordu. Dudak büküp kızları işaret ettim. Onlara dik dik bakıyordu. Kızlar ise hiç utanmadan sırıtmaya devam ediyordu.

....

"Allah tamamını erdirsin. Mutluluğunuz daim olsun çocuklar. Allah ikinizi de pişman etmesin İnşallah." Topluca bir amin faslından sonra Caner'in dedesi kurdelemizi kesmişti.

El öpme faslına sıra gelince herkesle sarılmıştım. Annem gözleri dolu bakınca kıyamayıp bir daha sarmaladım onu.

Annemden ayrıldıktan sonra Caner'e bakıyordum. Bana gamzeleriyle gülüyordu. Gidip ona da sarıldım. En sonunda fotoğraf için toplaşıp kocaman bir aile pozu vermiştik.

Bir ara Erva'nın nişan kurdelemi yutacağından bahsetmesini duymuştum. Salak kız. Bizim kızlar arasında tek bekar kalacağını sanıyordu. Hâlbuki ona bakan Burak'ın bakışlarını daha fark etmemişti.

***
Erva birlikte yutalım kurdele.

Saç Boyası |Yarı Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin