3.7

1.3K 89 13
                                    

Bölümü yazarken Esin'den daha beter oldum. Karnımda bir ağrı sürekli kalp çarpıntılarım vardı. Bir süre mola verdim. 10 dakika da yazacağım bölüm resmen saatler sürdü.

***

Sinirimden kudurduğum bir biçimde yavaş yavaş hazırlanmaya başladım. Konuştuğum kişinin Caner olduğuna mı? Yoksa Caner'e Caner'i anlattığımamı yansam bilmiyordum.

Onun efendimli mesajından sonra benim başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. O an elim titremiş telefonu yere düşürmüştüm. Benim kim olduğumu bile bile onu anlattığımı bile bile konuşmuştu.

Beni kandırdığını düşündüğüm de gözlerim dolmuştu. Benimle o kadar konuşup duygularımla oynasaydı her şeyi bir kenara bırakır üzerine atlardım.

Kendisi beni kandırmadığını, ona hiçbir zaman kim olduğunu sormadığımı söylemişti. Evet burada haklıydı. Sormamıştım. Ama neden sormadım? Çünkü ben karşımdaki kişiyi merak etmemiştim. Evet iyi bir insandı onun Caner olduğunu bilmediğim zamanlarda. Ama ben ona karşı merak duygum oluşmamıştı.

Elbette kendim dertlerimi anlattığım kadarda ona da söylemiştim. Rahatsız olduysa engelleyebilirdi. Ama buna girişmediğine göre halinden memnundu. Belki bana anlatsaydı onun kim olduğunu tahmin ederdim.

Bilmiyordum ama acayip bir utanç vardı üzerimde. Ona karşı duygularımı açmayı belki düşünürdüm ama bu şekil olmasını istemezdim. O avukat ve Caner aynı kişi olsun istemezdim. Avukat benim için öylesine konuştuğum biriydi. Caner ise yoğun duygular beslemeye yakın olduğum kişiydi.

İkisini bağdaştırmak istemiyordum. Ama her şeyide anlatmıştım. Gerçekten boş çeneme de yani ya. Ağzımda bakla ıslanmıyor neredeyse.

Sinirlerim gerilmiş bir şekilde odamdan çıktım. Hiç özenip süslenip hâlde değildim. Tadım çok kaçıktı. Ne demek aynı kişi ya!?

Sinirimden ve utançımdan evren değiştirmek istiyordum. Gözümden akan bir damla yaşı silip montumu üzerime geçirdim. Beremi ve atkımıda takıp telefonumu elime aldım.

Ondan gelen mesaj vardı. Tam 15 dakika önce atmıştı ama inadıma 10 dakika oturmuştum. Yavaş yavaş  hazırlanıp onu bekletmiştim. Umurumda değildi. Kendisi beni neredeyse aylardır ayakta uyutuyordu.

Sinirimden gözümden bir yaş daha aktı ve ben yine sinirimle onu sildim. Daha fazla beklemesini istesemde yüzleşmem gereken konular vardı. Kapıya çıkıp botlarımı giyindim.

Şimdi ben herkese ne diyecektim. Kimsenin avukatla konuştuğumdan haberi yoktu. Peki bundan sonrası ne olacaktı? İlişkimiz nasıl kalacaktı? Ben onun suratına nasıl bakacaktım? Kötü bir şey yapmamıştım ama çok utanıyordum.

Botlarımı da aynı yavaşlık ile giyinip kapıyı kilitledim. Açelya, Mustafa ile buluşmuştu. İyiki de buluşmuşlardı. Şu hâlde beni görse ne olduğunu öğrenmeden asla gitmezdi.

Ayaklarımı sert sert yere vurarak ve aşırı yavaş şekilde binadan inmeye başladım. Aşırı derece sinirle doluydum. Her an patlayacak bir bomba olabilirdim.

Yine aynı sinirimle binanın kapısını açtım. Fakat hızlı açtığım için biraz geriye savruldum. Kapıya dik dik bakıp ona da sövmeye başladım. Cidden ben delirdiğimi hissediyordum.

Karşımda arabasına yaklaşmış onu görünce sinirimin yanına birde utanç duygusu basmıştı. Ama ya bu bana yapılır mıydı?

Göz göze geldik. Şu an o ne hissediyordu bilmiyorum ama ben çok çok kötüydüm. Kalbim hızlı hızlı çarparken yanına gittim. Keşke bu kalbim sadece heyecandan çarpsaydı.

Saç Boyası |Yarı Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin