19.

1.8K 121 90
                                    

Gençler, okunma oranına göre yıldızlar çok düşük ya!! Yıldız butonuna basın ki şu lanet etiketlere girebileyim. 💥

Yemek yedikten bir süre sonra, İlhami'yi daha fazla rahatsız etmemek için odama çekildim. Çünkü orada bulunduğum her dakika sırtı daha çok geriliyor, anlatacaklarını geri yutuyordu.

O sıralarda dakikalar birbirini kovalarken, bende odamdaki boş olan sandalyeye oturmuş, yere serilmiş halının kırmızı, siyah ve beyaz ipliklerin nasıl birbirleriyle harmanlanarak sanat haline bürüdüğüne boş gözlerle bakıyordum.

Derken bir duvar ötesinde sesler bir anda kesildi ve kulak sızlatan bahçe kapısının sesi kulağıma ilişince ifadem sabitlendi.

"Selam aleyküm baba....Ooo İlhami beylerde buradaymış" amcamın sesini duyar duymaz, kaşlarım çatılı anında pencerenin önünde bitiverdim.

"Aleyküm selam oğlum, hoş geldin!!"

Dedemin uyarı dolu sesi amcama pek etki etmemişti olacak ki dönüp dedeme bakma tenezzülünde dahi bulunmadan, kışkırtıcı bir ifadeyle elleri belinde bağlı, gözleri İlhami'nin üzerindeydi

Ninem kadar, dedemin de bu durumdan çokça rahatsız olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. Ki, onların bu tavırları birşeyi idrak etmeme neden oldu.

Madem hem köylü, hemde amcam İlhami'den nefret ediyor. Peki dedem!! kimseye lafını esirgemeyen adam neden İlhami'ye torpil geçiyordu. Ninemin yeğeni diye mi? Bir zamanlar en yakın arkadaşının oğlu diye mi? Yoksa İlhami'ye karşı gerçekten bir itibarsızlaştırma mı vardı köyde...

Kısık karalarımla, bir İlhami'nin sertleşen, çatılan kaşlarına, birde lakayt tavırlar sergileyen, ben oldum delisi amcama bakıyordum.

Hakan'la göz göze geldiğimde ise, yutkunarak üzgün bakışlarla bana bakmaya başladı. Onun mağrur ve biçare bakışlarını gördüğümde, sabır çekerek kendimi bahçeye attım.

Amcam beni görse de, tek çizgi haline gelmiş dudaklarıyla başını sallayarak, kısılı gözleriyle tekrar önüne dönüp kendinden hayli uzun olan adama döndü.

Göz kırparak sırıttı "İlhami, karın seni bekliyor evde, ne oturmuş dedikodu yapıyorsun anamla!!" dudağının kenarıyla hesap sorar gibi konuşup baş sallayınca, bezgin bir nefes verdim. Ulan sanki onu ilgilendiren bir durum varmış gibi...

Başımı döndermeden, yan gözle İlhami'ye baktığımda burnundan soluk alıp veriyordu. Amcam tekrar haddi olmayan bir cümleye başlangıç yapacaktı ki, İlhami dakikalardır yumruk yaptığı elini masaya sertçe vurup arkasında kalan sandalyeyi ayağıyla geriye fırlattı.

Sandalyenin arkadaki duvara çarpmasıyla bir ayağı kırılıp diğer tarafa savruldu.

Arada dedem var diye sinirden renk değiştiren yüzüyle amcama parmak sallayarak "Sanane lan karımdan, çocuğumdan. Kaç kere daha, söylemem gerek size, evimin etrafında kuşunuz dahi uçmasın fitneciler, dalavereciler!!" gönlünden geldiği gibi küfür edemiyordu. Çünkü aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyıktı.

Hakan'da yerinden sıçrayıp İlhami'nin koluna dokunarak "İlhami abi sakin ol." dediği an, amcam şiddetli bir tokat ensesine vurup, öfkeyle ensesinden tuttuğu gibi arkaya doğru fırlattı oğlunu.

"Siktir git lan eve, kaç kere dedim lan sana bunla konuşma diye" Hakan düşmekten son anda kurtulup elini ensesine atarak gözleri dolu, yumrukları sıkılı, atik bir hareketle bahçeden koşar adım çıktı.

Ayaklarım arkasından koşmak istese de İlhami'nin ağız dolusu küfürlerine ve amcamın sol gözüne yumruk inmesine şahit olduğumda, koşar adım araya girmek istedim.

YASAKLI GÜNAHLAR    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin