13.

2.3K 110 118
                                    

Lütfen yorum ve yıldız butonuna basın arkadaşlar 😘

İlhami'den

Sabah iki tane minik elin göğsüme dokunmasıyla, gözlerimi araladım ve güne pozitif uyanmıştım lakin bu pozitiflik hali çok kısa sürdü.

"Gel oğlum mamanı vereyim" diyen muşmula bir suratla karşılaşmam bütün hayat enerjim gitmişti bir anda.

Bazen, yatağımda oturup, yumruk yaptığım elimi çeneme koyarak düşünüyordum. Eskiden nasıl oldu da Hatice'ye aşık olup evlenmiştim diye. Çünkü evlendikten aylar sonra birden 180 derece dönerek, hayatı hem kendine, hem de bana zorlaştırıp zehir etmekten geri durmuyor, sürekli baba evine gitme gibi planlar yaparak beni herkesten soyutluyordu.

Sabır çekerek, yorganı üzerimden attığım gibi etrafa keskin, bir o kadar da bezmişlik bürünen bakışlar atarak, dalgın dalgın merdivenlerden aşağıya indim. Annemi salonda bulamayınca, odasına uğradım. Orada da göremeyince, alt dudağımı ağzıma alarak sinirden dişledim ve "Hatice!!! Anam nerede?" diye soru soruverdim.

Cevap gelmeyince tekrar "Hatice!!" bağırıp merdivenlerden teker teker yukarı çıktım.

Odaya yetiştiğimde, elimi kapının pervazına yaslayarak odayı kısaca radarıma aldım ama hiçbir şey gözüme ilişmiyor, çarpmıyordu. Bakışlarım nihayet Hatice'nin kucağındaki oğluma kaydığında en sakin ses tonumla "Anam nereye gitti?" sakince soru sordum. Çünkü oğlum, biberonda mamasını içiyordu.

Başını kaldırıp cevap verme tenezzülünde dahi bulunmadığında "Son kez soruyorum. Eğer cevap vermezsen ananın evine siktirlerim seni"

Pes deyip bana bakmadan, kafasını yana sallayarak "Çıktı, halanlara gideceğim dedi"

Tek kaşım birden havalanarak sinirle buruşan bir ifadeyle "Hasta haliyle niye tek başına gidiyor, niye bana haber vermiyorsun kızım" son kelimede sesim yüksek çıkınca, oğlum yerinden sıçradı. Agzımın kenarıyla sabır çeke çeke kapıdan içeri adımladığımda, sanki kendisini dövecekmişim gibi elini havaya kaldırıp

"Dokunma oğluma, dokunmaya hakkın yok" diye çıkışmaya başladı, hemde oğlumuzun ciyak ciyak ağlayan sesini umursamadan. Bu durum gittikçe beni şoke ediyor, onun düzeleceğine, bana kadınlık yapacağına olan inancım, umutlarım hergün biraz daha ölüyordu. Resmen evde bir lanetli gölge gibi turluyir, huzursuzluk çıkarıyor, hergün yeni bir vakasıyla karşılaşıyordum.

Öfkeyle Hatice'nin yanına diz çöküp anlık gelen sinirle, boynumu hafif kendisine eğip kolunu sertçe tuttum ve sıkabildiğim kadarını sıkıp "Senin yüzünden ne bir huzurumuz kaldı bu evde, ne de bu eve adım atasım var artık....ama bekle sen, yarın sana boşanma evraklarını vereyim. İmzala sonra da, seni babanın evine siktir edeyim de gör"

İlk defa duyduğu bu cümleler onu beyninden vurulmasına neden olmuştu. Keşke çok önceden yapabilseydim diyordum şimdi "Ya-yapamazsın İlhami yapamazsın nolur...." işaret parmağımı dudaklarına değdirip öfke kusar gibi "Susss, bunu sen istedin. Hemde aylardır sana dil dökmeme rağmen"

"İlhami nolursun ben ne yaparım sonra, köylü ne der bize"

Tıslayarak "Kess" diye gürleyip, oğlumu kucakladığım gibi kendimle beraber aşağıya doğru götürmek için adım atacaktım, lakin ayaklarıma kapanan ve hüngür hüngür ağlamaya başlayan kadınla, tek bir adım dahi atamıyor, yerimde kımıldayamıyordum.

Elimi Hatice'nin omzuna koyup sertçe geriye itsemde, tekrar bacağıma tutunmaya başladı.

Sabır çekerek "Hatice ağlama, aylardır ağlıyorsun, aylardır sana kızım yapma etme diyorum ama yok" ardından belimi hafif kırıp kucağımda ağlayan oğlumla elimi Hatice'nin çenesine atarak, gözümü gözlerine diktim "Bitti kızım, anladın mı? Bitti. bundan sonra bana ancak ana, bacı olursun"

YASAKLI GÜNAHLAR    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin