TUTSAK

32 10 0
                                    

Hayatım korkularımdan ibaretti ve korkularım hayatımı oluşturuyordu.

Daha çok küçüktüm, salonun aralık duran kapısından içeri annem ile babama bakıyordum, her zaman ki gibi kavga ediyorlardı. Babam anneme küfürler sıralıyor, annem başka bir adamla yatmadığını inkar ediyordu. Babam buna inanmadığını söylese de annem haklı çıkmak için bağıra çağıra babamın üzerine yürüyordu.

Benim gözüme takılan şey ise babamın tam sırtının hizasında, pantolonuna sokuşturulmuş silahtı. Kabzasını görüyordum. O zamanlar da silahın ne demek oluğunu bilmiyordum. Söylendiğinde aklımda canlanan soru işaretlerinden biriydi.

"Duyarsa duysun, umrumda değil!" demişti annem benim için. "Nasıl olsa o da senin gibi annesiz yaşayacak."

Cümlenin kişide ne derece etkisi olduğunu bilmesem bile üzülmüştüm. O an babam için üzülmüştüm. Bu duygunun açık hali acımaktı, ben de babama acıdım. Yüreğindeki o boşluğu ama aynı zamanda kanayan yarasını ilk o zaman gözlerinde görmüştüm. Ama babam o duygusunu sinirlenerek göstermişti.
Babam elini anneme sadece kaldırdığı anda annem ona vuracağını sanıp bir anda masada duran vazoyu babamın kafasına hızla geçirmişti. Vazonun parçaları yeri bulurken refleks ile gözlerimi kapattığımda yerimde sıçradım. Sıçradığımda kapı biraz daha aralanmış, artık herşeyi daha açık görmeye başlamıştım, onlar farketmemişlerdi bile.

Annem gözlerindeki yapay şaşkınlıkla babama bakarken aslında pek de üzülmediğini anlamıştım. Çünkü bile bile yaptığı açıkça ortadaydı.
Babam acıyla inlediğinde elini başından çekti ve avucundaki kana baktı. Kan olduğunu şakağından süzülen damladan anlayabilmiştim. Korku dolu gözlerle onları izlerken babamın agresifçe ve sabırsızca elinin silahına gittiğini gördüm, çıkarıp hiç düşünmeden annemi vurduğunda tek duyabilmişliğim annemin son çığlıklarıydı. Yerde kanlar içinde tıpkı Cansu gibi yatan anneme baktım ve çocuk aklımla çığlığı bastım. Babam yerde yatan anneme bakmayı kesip birden bana dönmüştü. Babamın beni de vuracağı korkusundan olabildiğince hızlı odama koşmuştum. Arkamdan kapıları kapatsam bile bulunamayacağımı zannediyordum.
En son hatırladığım, odamın eşiğine takılıp yere çakıldığımın ve sonrasında babamın arkamdan gelip bana acı gözler ile bakmasıydı.

Babam da tıpkı bana şu an ki yaklaşan herif gibiydi. Gözlerinde acımasızlık ve anneme karşı duyduğu nefret ve kin. Ama tek farkı beni babamın vurduğu gibi vurmamasıydı.

Ben ise eskisi gibiydim. Çocuk Sara. Aslında hiç değişmemiştim. Gözlerimde korku dolu bakışlar ve süzülen yaşlar olan. Yanımda ise benle aynı duran çocukluğum vardı. Ürkek gözlerle bir bana bir adama bakıyordu. Tekrar vurulmaktan korkuyordu.

Bana bakarak "Ne yapacağız?" diye sordu incecik sesiyle. Bir yanıt veremedim çünkü her yanıtım yalan olabilirdi. Çocukluğumu ümitlendiremezdim, özellikle ümitsizlik içinde yaşamışken. Her cevabım bir yara daha açabilirdi, ama ben buna izin vermeyecektim. Daha da açılsın istemiyordum.

"Benden ne istiyorsun?" Bağırışım boş odayı çınlatırken o kadına benzediğimi farkettim; Annem. İstemediğim bir kişiye dönüştüğümü anladığımda kendimi sevmeyi sürdüremiyordum çünkü o kadının ki gibi olsun asla istemiyordum.

"Ne istiyorsun?" diye tekrar ettiğim suratına bakarak. "Annemin yerini mi öğrenmek istiyorsun? Söyleyeyim sana, onu söyleyecek kişi ben değilim, benden asla laf alamazsın!"

Karşımdaki iri herif her sessiz kaldığında içimdeki siniri damarlarımda hissediyordum.

Sabırsızca "Konuşsana," diye bağırdım. "Konuş o zaman!" Yerdeydim geri geri gidiyordum, sırtım soğuk duvara yaslandı. Soğukluğu aynı korkum gibiydi. Kuru ama kavurucu. Bu sefer ellerim duvardan destek aldığında herif hızlıca gelip eğildiğinde sert tokadınıyüzüme geçirdi. Yüzüm yana dönmüşken kendimi tutamayıp güldüğümde herifin tuhaf bakması üzerimde yoğunlaşırken gülüşüm kahkahalara dönüşüyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 31, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAYATIN İNCE ÇİZGİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin