4

739 121 26
                                    

Bütün gün yanında hoş bir kadınla çalışmak Umut'un en sevdiği çalışma şekliydi. Bihter zevkli, bilgili ve gerçekten yetenekli bir tasarımcıydı. Bu durum çalışmayı daha da zevkli hale geriyordu. Tabi güzelliği de bu durumu katlıyordu.

"Akşam olmuş..." diyen Bihter ile gözü kolundaki saate kaydı.

"Evet, çıkalım o halde."

"Olur," diyen Bihter toplanmıştı. Umutta toparlandı ve birlikte odadan çıktılar. Gözü sekreterlerin masalarının olduğu yere kayınca boş olduğunu gördü ve o an kapanmak üzere olan asansör kapısı dikkatini çekti. Eliyle hemen durdurarak "Gel Bihter," dedi. Gamze ve Hale'ye laf attığında cevap veren kişi Hale oldu. Gamze başı önde hiç konuşmadan asansörden hızla inmişti ve soğuk bir "İyi akşamlar," diyerek yanlarından uzaklaşmıştı. Birkaç saniye arkasından baktı ve daha sonra yanındaki kadına dönerek "Seni eve bırakayım," dedi.

"Arabam var."

"Şansıma küseyim o halde."

"Umut..." diyen Bihter hafifçe gülümsemişti.

"Bir gün arabasız gel ve seni evine bırakmama izin ver."

"Düşünebiliriz," diyen Bihter'in soğuktan titremesi ile "Seni bekletmeyim hadi, üşüdün..." dedi ve bir eliyle omzunu sıvazladı.

"Peki, görüşürüz o halde."

"Mutlaka görüşeceğiz," diyen Umut onun buz tutmuş elini ellerini arasına alarak hafifçe öptü ve sıcak nefesini üfledi. Karşısındaki kadın ona gülümseyerek el salladı ve gitti. Güvenliğin getirdiği arabası ile hızla arabasına bindi. Hava buz gibiydi ve şu an sıcak evine gitmek istiyordu bir an önce. Onun gibi çapkın bir adamın bu kadar evcil olması da hayatın zıtlıklarından biriydi.

Evinin otoparkına arabasını park ettikten sonra bahçesindeki çiçeklerin yanına gitti ve hepsini şefkatle okşadı. Kıştan dolayı bazıları açamamış olsa da soğuğa dayanıklı olup açanların yapraklarına sevgiyle dokundu. "Güzellerim benim..." diye fısıldadıktan sonra evine girdi. Sıcacıktı ve mis gibi ev yemeği kokuyordu. Yardımcı ablası Perihan yine yemeğini yapmış evini gerçek bir yuva haline getirmişti. Mutfağa girerek kendine yemeklerden katarak yemeğini yedi. Tabakları bulaşık makinesine yerleştirdikten sonra odasına geçerek üzerindekileri çıkararak siyah eşofman takımı giydi ve kendine sıcak çikolata yaparak salona geçti ve köşesine kuruldu. Televizyondan rastgele bir şey açtığında eline telefonunu aldı ve Gamze'nin numarası üzerinde parmakları oyalanıp durdu. En sonunda mesaj attı. Ama mesajına aldığı cevapta akşamki soğuk tavrıyla aynı olunca onu en hassas noktasından, işinden vurdu. İşini ne kadar sevdiğini ve umursadığını biliyordu. Tabi beklediği gibi olmuştu ve hızla mesajına cevap gelmişti. O an aklına gelen bir şeyle ondan şu anki halini gösteren bir fotoğraf istemişti. Şu anki halini gerçekten merak etmişti. Daha doğrusu ev halini... Bu isteğine cevap yazması uzun sürünce, onu kızdırmak için bir mesaj daha atmıştı ki saniyesinde cevap geldi. İçinde oluşan garip heyecana takılmamaya çalışarak mesajı açtı ve fotoğrafı hemen büyüttü. Üzerinde siyah uzun kollu bir pijama takımı vardı. Sarı saçlarını topuz yapmıştı. Yüzünde yorgun, mutsuz ve kızgın bir ifade vardı. Büyük ihtimal bu fotoğrafı istediği içindi kızgınlığı. Gülümsedi. Birkaç dakika daha fotoğrafa baktıktan sonra çok güzel olduğunu söyleyerek, iyi geceler yazdı ama bir cevap almadı. Gülümsemesine engel olamadı.

******

 Uykusuz geceler bir iken ikiye, iki iken üçe ve daha sonra da bir haftayı bulmuştu neyse. Birkaç saatlik uyku ve iştahsızlık iyiden hayatını berbat etmeye başlamıştı. Buna engel olamıyordu. Umursamayacağım, takmayacağım dedikçe her şeyi daha fazla takıyor daha fazla umursuyordu. Kalbi ondan tamamen kopuk hareket ederken bu durumun sonuçlarına bedeni katlanıyordu. Kafası artık kazan gibi olmuştu. Bir an önce hafta sonuna girmek istiyordu ama o da çözüm olmayacaktı onun için. Zira yarın Yavuz Bey'in düğünü vardı ve herkes orada olacaktı. O da katılmak zorundaydı, kaldı ki katılmak da istiyordu.

Ateşle DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin