9. "BİR KARIŞ TOPRAK"

753 31 33
                                    

                                         Sagopa kajmer-Maskeli Balo

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sagopa kajmer-Maskeli Balo


9. "BİR KARIŞ TOPRAK"


Her şeyin başladığı noktada, derin bir solukla beraber açılan göğüs kafesimin etrafına yayılan is kokusu; şimdi tam da enseme sarılıydı. Her an ölecek kadar yorgun, yıpranmış ve ilk andan sırtımı yasladığım adamın göğsüne girebilecek kadar da ufalanmış ve yaralı hissediyordum.

Bu savaşı kazanacağız demişti. Göğsünde ki yaralarını kenara çekip açtığı o boşlukta beni saklamak isterken en güçsüz anında, en güvende hissettiğim mavilerine tutunamadan başka bir adamın güçlü elleriyle yere düşürülmüştüm.

Dizlerim yara içindeydi, harelerime dolanan yoğun titreme; ensemde hâlâ hissettiğim derin bir bıçağı aratmayan kesik acı tüm içimde dolanıyordu.

Zihnimin en uçuk kısımlarına kan sıçratan katil bir ressamdan farkı olmadığını göstermişti. İlk andan sırtımı bedenine yaslayıp keskin zehrini usulca kanıma doğru bıraktı ve acısını iliklerime kadar hissettiğim buruk bir kırgınlık ile beraber sersemleşmemi sağlamıştı. Hem de ilk andan. O an direnen gözlerimi kapatmamak için savaşan içimde ki kız çocuğu son bir umut başımda dikilen adamı arasada sert kalın postallarıyla beraber küçük taşları eze eze, sanki benim kalbimi ezmek istediğini gösterircesine uzaklaşmıştı.

Bu savaşı hiçbir zaman kazanamadınız. Mırıldanışı hâlâ bir ürpertiyle beraber bedenimde dolaşan kanımı ansızın donduruyor; sonra içli ağlayışlarımı örtüp bana sarılan adamın sıcak baskısını anımsayıp göğsüm sakinlikle çöküyordu.

Bedeni kaskatıydı. Aldığı sık nefesler saniye saniye inip yükseliyordu. Bazen ansızın nefesini tutuyordu, belime daha sıkı kollarını sarıp yüzümü inceliyor; sert avuç içini bir anlık şüpheyle kalbimin üzerine yaslayıp düzensiz atan kalp atışlarımı kontrol ediyordu ve daha çok ağlamaya başlıyordum.

Delirmenin sınırındaydı.
En çok delirdiği neden bütün bunlar olurken benim yanımda olmadığınaydı.

Neredeyse kolları arasında belki daha da dağılacağım korkusuyla dudaklarının temasını omzumdan çekmiyordu ve yarım saattir olduğu gibi derin bir nefesle beraber ciğerilerine tüm kokumu çekip beni afallatıyordu. Hoşuna giden koyu kahve saçlarım yere düşmenin, daha sonra da can havliyle yerden koparılan bedenimin sürtünmesiyle oluşan toprak ve kirle beraber dağılmıştı. Sanki hiç dağılmamış gibi parmakları saçlarımın ucundan başlayıp yukarıya doğru çıkıyordu. Kemikli ellerinin arasında özenle okşayıp omuzlarımdan geriye atmaktan da asla çekinmiyordu.

AYAZ EKSENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin